Yeni geldiği mahallesinde de sevilen sayılan biri olmuştu...

A -
A +

Fatih Karagümrük’ten ayrılmak zor gelse de bu denilen yapıldı, hayata geçirildi. O çevreye uyum da zor olmadı.

 

 

 

 

 

Lütfü Hoca:

 

- Müftü Bey! Herkes mesuliyetten kaçmak için aklını teslim edecek birini arıyor; aklımıza mukayyet olmamız lazım. Malumunuz akıl; muhatap, mükellef ve mes’ul olmanın, kısaca ‘MÜSLÜMAN bir İNSAN’ olmanın ilk şartıdır. Hani; usûl âlimlerinin buyurdukları gibi, “Teklifin illeti, akıldır” diye...

 

- Âlimle sohbetin tadı da bir başka! Size doyum olmaz ama işleriniz de vardır. Fazla tutmayayım Rabbime emanet olun muhterem Hocam!

 

Ayaküstü hoş bir muhabbetin ardından helâlleşip ayrıldılar. Aldığı evrakın birkaç fotokopisini çektirdi. Orijinalini de sağlam bir plastik zarfa koyarak iç cebine yerleştirdi. İlk iş olarak fotokopileri; Karagümrük Öksüz Mehmed Paşa, Karabaş Veli, Akşemseddin, Hırka-ı şerif Camii Dernek ve Mütevelli Heyetlerine takdim etti. Onlardan da tam destek aldı. Canı istediği zaman istediği cami-i şerife gidiyor, imamlardan, müezzinlerden eksik kalan kısımları tamamlıyordu.

 

Karagümrük’te bütün cemaat Erzurumlu Lütfü Hocayı tanıyor ve pek seviyordu. “Eskiden tek bir caminin mesulüydüm şimdi en az dört caminin, bir Kur’ân-ı kerîm kursunun daim hizmetkârı oldum…” diyordu. Bir hoca efendi senelik izne mi ayrılacak? Lütfü Hoca kesin oradaydı, biri hasta mı olmuş? Lütfü hoca o boşluğu dolduruyor, hizmetler hiç aksamıyordu…

 

               ***

 

Seneler nasıl da çabuk geçiyordu. Yaş ilerledikçe hizmetler ağırlaşıyor, İstanbul’un değişik semtlerine dağılmış evlatlarının ziyareti zorlaşıyordu. İstişare neticesinde Karagümrük Melekhoca Caddesi’nde bulunan dairesi kiraya verilecek, onun yerine evlatlarının çoğunluğunun bulunduğu Beylikdüzü, Yakuplu, Marmara Mahallesinden Marmara Evleri 1. Kısımdan da daire kiralanacaktı. Fatih Karagümrük’ten ayrılmak zor gelse de bu denilen yapıldı, hayata geçirildi. O çevreye uyum da zor olmadı. Kısa zamanda burada da sevilen sayılan biri oldu.

 

Sekiz evladı, toplandı. Anne-babaya nasıl hizmet edeceklerini kararlaştırdılar. Yaz tatillerinde Mehmet Zeki Almanya’dan gelip yanlarında kalacak, diğer on ayda da yedi kardeş ailecek gelip hizmet edeceklerdi. Bu hizmet yarışında hemfikir olundu. Yaş sırasına göre de tatbikata başlandı. Artık birer hafta kararlaştırılan sırayla ve ailecek babalarına taşınacak, misafirlerini kabul edecek, evin günlük işlerini yapacak, lazım gelen hizmetlerini göreceklerdi.

 

Böyle yapmaları, ebeveynleri hem kendi evlerinden, eşyalarından koparmamış oldu, hem de muhabbete sebepti. Uzun müddet devam eden bu hizmet şekli tanıyanlar tarafından da pek takdir toplamış, gıptayla karşılanmıştı.

 

Herkesin unutamayacağı çok hatırası oldu bu uzun hizmet senelerinde.

 

Bunlardan birkaç tanesi şöyleydi:

 

Oğlu Ragıp Karadayı’nın şahit olduğu hatırası:

 

Doksan küsur yaşlarındayken Hacı Babacığımın beli iyice bükülmüştü. Marmara Evleri 1. Kısımdaki evi ile cami arası mesafe neredeyse bir kilometreydi. Beş vakit durmadan, o kadar yolu yürüyor, cemaatle namazlarını kılıyor, aksatmıyordu. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.