SU, YATAĞINI BULUR...

MGK, devlet ve millet çapında, hâl ve geleceğe dair karar alınan en yüksek mercidir. TBMM adından da belli olduğu gibi milleti, temsil eder, milletin meclisidir. Millî Güvenlik Kurulu’nda ise devlet temsil edilir. MGK’ya istişâre, millî şuur ve muhakemeyle menfaatlerimizin belirlendiği "Devlet Meclisi" denebilir.

 

MV ve CB seçimlerinden sonra MGK, 9 Haziran günü aylık mutad toplantısını icra etti. Türkiye Yüzyıl’ının ilk MGK çalışması…

Toplantıda alınan karar başlıkları şunlardır:

 

Türkiye Yüzyılı, yıkıcı, bölücü ve işgalci terör örgütleri, sığınmacılar, Kosova’daki kargaşa, Rusya-Ukrayna İhtilafı, Azerbaycan ve Ermenistan arasında başlayan itidal dönemi, Sudan’daki

çatışmalardan duyulan kaygı.

 

Türkiye Yüzyılına verilen destek, bu yoldaki çalışmaları güçlendirecektir. Terörün her çeşidiyle mücadeleye aynen devam edileceğine dair alınan karar ise istihbarat, asker, polis, jandarma bütün emniyet unsurlarımız için teşviktir. Bunların dışındaki maddeler, mücavir ve tarihî bağlarımız olan coğrafyamızla alâkalıdır. Bu kalemde Sudan’dan Kosova’ya, oradan Ukrayna ve Rusya’ya ve Azerbaycan ve Ermenistan’a kadar geniş bir harita çizilmektedir.

Sırbistan’la sıkıntı yaşayan Kosova’ya NATO çerçevesinde yaptığımız askerî yardımdan dolayı Genel Sekreter, 3 Haziran tarihli Ankara ziyaretinde Türkiye’ye teşekkür etmişti. Jens Stoltenberg, mevzua ne kadar vâkıftır bilemeyiz ama Kosova bizim için Konya, Kayseri, Kastamonu gibidir. 5 asır boyunca Rumeli Eyaletimizin bir parçası olarak asûde bir hayat yaşadı. Sultan Murad-ı Hüdavendigâr’ın Türbesi oradadır. Sultan Reşad, 1913’te bu türbe önünde sahrada en az 100 bin Avrupa-yı Osmanî teb’a ile Cuma namazı kıldı. Ankara için Üsküp, Tiran, Bosna vs. ne ise Kosova da odur. Sıkıntılarında elbette yanlarında olacağız. Şu var ki Kosova cephesinde asıl tehlike FETÖ yuvalanma ve etkisidir.

 

Sudan da ilgi ve bağlarımız açısından bir Balkan ülkesinden farksızdır. Osmanlı memleketler varlığı, Sudan dâhil kıt’a içlerine kadar uzanıyordu. Bu itibarla Akdeniz sahili Afrika’da olduğu gibi orta Afrika’da da çok işimiz var. Elbette diğer Afrika kesimine bigâneyiz diyemeyiz. Çin, sarı yayılmacılık olarak bu mazlum topraklara yayılırken Türkiye’nin seyirci kalması doğru olmaz. Söylemek istediğimiz şudur:

 

> MGK toplantısında üzerinde konuşulan mes’elelerden sadece 3’ü içe dönüktür. Diğer maddeler bölge ve mücavir coğrafyayla alâkalı…

İçe kapanmayan, cesaretle iç ve dış ihtilafları takip eden, onlara dair görüş ve kararlarını paylaşan bir üst aklın, Devlet aklının, muhkem istişarenin varlığı yarınlarımızın teminatıdır.

 

> MGK bildirisinde Kırgızistan neden yok, orada darbe teşebbüsleri olmakta, FETÖ fitnesi buraya da musallat olmuş vaziyette, MGK neden bir açıklama yapmadı? diye sorulacak bir sual haklıdır.

Ancak; toplantıda Kırgızistan’ın görüşülmediğini düşünmek yanlış olur. Her Türk devleti ve her İslâm ülkesi, Türkiye Cumhuriyeti için birinci derecede önemlidir. Kaldı ki Kırgızistan Cumhuriyeti, TDK-Türk Devletleri Teşkilatı’nın üyesidir. Ankara, mükellefiyet taşıyor. Konu görüşülmüş, istişare edilmiş, gereği yapılmak üzere kayda alınmıştır kanaatindeyiz…

 

Yukarıdan beri kısaca resmettiğimiz manzaranın tercümesi nedir?

Bu malumat, sevindiricidir, Devlet çarkının aksaksız çalıştığının habercisidir.

 

"Devlet Meclisi", gününde toplanmış, seyredilecek yolda kilometre taşları işaretlenmiş, Hükûmet ve Meclis için rehberlik yapmıştır.

 

Aksaksız çalışma, saat mekanizması budur.

 

-Hep mi böyleydi?

 

Maalesef hayır!

 

Turgut Özal’ın Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı zamanlarında bile bildirilerde hiç alâkası yokken toplumu rahatsız eder biçimde "irtica" lafı köpürtülürdü. Özal, öncesi ve sonrasındaysa "irtica" diye zaten milyonlar incitilmişti ve incitildi. 28 Şubat darbesinin, 28 Şubat 1997 MGK bildirisiyle başladığı hatırlardadır. Bin yıl sürmesi hedef alınmıştı. 5 yıl devam etti ama

mazbut vatandaş çok zulüm yaşadı.

 

Koalisyon hükûmetleri ve parlamenter sistem dönemlerinde vesayet sisteminin başı MGK idi. Kurumlar yerini buldu ve bildi. TSK’da darbe anahtarı İç Hizmet Talimatı ve bunun dışında da vesayete açık kapı yok.

 

Öylesine karanlık günlerden bu huzurlu iklime geldik:

 

Az itibar mıdır?

 

60 milyon bir hafta arayla iki kere sandığa gitti tek kişinin burnu kanamadı.

 

MGK, vakarla, mes’uliyyet hissiyle toplanarak yayınladığı beyannameyle dağdaki çobana da üniversitedeki Hoca’ya da evdeki Hanım’a da fabrikadaki işçiye de misafir sığınmacıya da tercüman oldu.

 

Şüphe edilmesin ki Türk Yüzyılı, Türkiye Yüzyılı sağlam ellerdedir. Emâneti, seçmen olgunluğuyla bu ellere basiretle tevdi eden Türk milleti azîz olsun. Bu millet ve onun devleti, Kırgızistan’ın, Kosova’nın, Sudan’ın, Mekke ve Kırım’ın, Doğu Türkistan ve diğerlerinin ümididir.

 

Bu millet dualıdır.

 

Ağzı dualı, gönül erleri var olsun.