Bu artık hayal değil

A -
A +

Şimdiki Boğaziçi Üniversitesinin kökü Robert Kolejine dayanmaktadır. Amerikalı eğitimci ve mimar Cyrus Hamlin ile Amerikalı tüccar C.R. Robert, 16 Eylül 1863'te bir araya gelerek Robert Koleji İstanbul Bebek’te açmıştı. Bu ABD dışındaki ilk Amerikan kolejidir.

 

Bu üniversitenin o zaman Rumeli Hisarı'nın hemen yanına bilhassa burçlara tepeden bakacak bir noktaya niçin konumlandırıldığını biliyor muydunuz?

 

Rumelihisarı, Fatih Sultan Mehmed Han’ın İstanbul’un fethine başladığı ve Bizans’a girmesini sağlayan yegâne hisar olmakla bir önem teşkil eder. Aynı zamanda elbette, İstanbul’u tekrar aynı noktadan manevi olarak fethetmek isteyenlerin misyoner faaliyetlerini gerçekleştirmek için kullanabileceği en zekice konumdur. Yanlış okumadınız… Kolejin kurucu ortaklarından Cyrus Hamlin bunu açıkça ifade eder. Kolejin kilisesinin üzerindeki haç işaretinin bilinçli olarak Hisar Camii'nin hilalinden yükseğe konumlandırılması “bu binanın gücü manevidir ve ebedîdir. O surların yıkılıp gittiğini görecektir” diyerek âdeta sindiremedikleri bir fethin intikamını tasvir eder. Lakin en ince hesapları dahi yapsalar muratlarına eremeyeceklerdir… Müslümanların uzun süre payitahtı ve der-saadeti olarak kalan İstanbul kendinde gözü olanların hayallerinden öteye geçemeyecektir. Peyami Safa’nın deyişiyle  “Ezanın çana karşı en büyük zaferi, beş yüz sene evvel, kiliseden cami hâline getirilen Ayasofya minarelerinden 'Hayye alelfelah' seslerinin yükseldiği andır. Bu sesler devam ettiği müddetçe, İstanbul’u yeniden ele geçirmek ancak delilerin rüyasına girebilir.”

 

Bugün uzun bir uykudan kalkmak üzere olan Türk milleti, cihanşümul gayesini hatırlayıp dirilecek, yıkım tehdidi altındaki dünyanın geleceğine; hakikati ve adaletiyle ışık olarak yeniden Müslümanların dualarında olacaktır… Bu artık bir hayal değil bir bedahettir yani ispatı gerekmeyen aşikâr hâldir. Allahü teâlâ bizleri de bu galebeyi gerçekleştirenlerden eylesin.

 

         Mücella Pamukoğlu

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

    HELAL EYLE

 

 

 

Asker oldum gidiyorum,

 

Anne hakkın helal eyle.

 

Türkiye’mi seviyorum,

 

Baba hakkın helal eyle.

 

 

 

Bana hayal olursunuz,

 

Hep rüyama girersiniz,

 

Abimiz asker dersiniz,

 

Kardeş hakkın helal eyle.

 

 

 

Yine ekinler ekilir,

 

Ağaçlar hep meyve verir,

 

Bana selamınız gelir

 

Bacım hakkın helal eyle.

 

 

 

Beraberce yemek yedik,

 

Bayramlarda neşelendik,

 

Birlikte ağlayıp güldük,

 

Komşu hakkın helal eyle.

 

 

 

Çeşmelerden sular içtim,

 

Tatlı meyvelerini yedim,

 

Derin göllerinde yüzdüm,

 

Köylüm hakkın helal eyle.

 

 

 

Süleyman seni severdi,

 

Senin için can verirdi,

 

Ayrılık saati geldi,

 

Dostum hakkın helal eyle

 

 

 

    Süleyman Usta-Espiye Giresun

 

 

 

 

 

 

 

DUYGU DAMLASI

 

 

 

KİMSE İLGİLENMESE DE: Geleceğin Türk Halk Bilimcilerini yetiştirmek için dijital platformda seminer veren değerli profesör dert yanıyordu: 

 

Kültürün belki üç yüze yakın tanımı vardır ama öyle yeni lisans mezunları var ki bunlardan bir tanesinin bile doğru düzgün tarifini yapamıyor...

 

Bir başka münevver de, yeni nesil kendi alanında çok bilgili ama üç alanda yeterince bilgisi yok. Bunlardan birisi dili, birisi dini, birisi tarihi, diyordu…

 

Kültüründen dilinden dininden ve tarihinden habersiz olan bir kimse yetiştiği alanda bilgisi olsa da o bilgiden kendi ülkesine yeteri kadar yararlandırabilir mi? Öyleyse mesleğimizle ilgili okulumuz bizi yetiştirse de biz de bu dört konuda kimse ilgilenmese de kendimizi yetiştireceğiz… Dilimiz, dinimiz, tarihimiz ve kültürümüz…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.