Dünya malına sırtınızı dönebilseydiniz eğer

Sesli Dinle
A -
A +
Bunca acıya sebep olan aslında bir açıdan bakıldığında işini iyi yapmayan, üç kuruş daha fazla olsun diye malzemeden kısan mevzuatlara uymayan kimselerdi… Doymak bilmeyen açgözlüler diyorum ben onlara ve onlara iki çift sözüm var. Elbette ki hiçbir zaman dinmeyecek olan doyumsuzluklarının bitmesi ümidiyle yazıyorum bunları. Hatırlasınlar istiyorum bu yalan dünyanın kimseye kalmadığını, kefenin cebinin olmadığını. Şairimizin ağzından şifa gibi dökülen sözlerini de ekliyorum:
"Burası dünya! Ne çok kıymetlendirdik. Oysa bir tarla idi: Ekip biçip gidecektik...”
 
Öyle güzel anlatmış ki yalan dünyayı… Kapılmayalım, unutmayalım ve hep hatırlayalım, diye.
Belki siz de hatırlarsınız, hatırlarsınız da bu açgözlülük son bulur. Zira ne mutluluğu ne de huzuru sadece parada bulamayacaksınız… Eğer tamahkâr ve açgözlülük hastalığından kurtulamazsanız hem kendinize hem çevrenize zarar vermekten öteye gidemeyeceksiniz.
Parayla bulmayı umut ettiğiniz şeyler var… Lakin onu o kadar yanlış yerde arıyorsunuz ki eğer yönlerinizi, amaçlarınızı, düşüncelerinizi değiştiremezseniz hiçbir zaman o umduğunuzu parayla pulla bulamayacaksınız. Aksine olduğunuz yerde çırpınıp duracaksınız. Oysa sahip olduğunuz şeyleri hakla hukukla kazanmayı deneseniz bir de paylaşmayı öğrenseniz mutluluğun da, huzurun da tadına doyamazdınız. Hayatınızı da yaşamaya değer yapabilirdiniz dünya malına tamah etmeye sırtınızı dönebilseydiniz eğer.
 
Marifetname’de de yazar ki:
Dünyaya güvenen pişman olur. Çünkü o seninle kalsa da, sen onunla kalmazsın. Onun için gel dünyadan çıkmadan önce, kalbinden dünya sevgisini çıkar...
Ne demiş Yunus Emre:
“Sular hep aktı geçti./Kurudu vakti geçti./Nice han, nice sultan/Tahtı bıraktı geçti./Dünya bir penceredir./Her gelen baktı geçti.”
     Ebru Ağır
 
 
 
ŞİİR
 

               PARA

 
Para;
Adını duyduğumuzda elimizin kiri,
Kendisini gördüğümüzde ağzımızın suyunu akıttığımız "kutsal" kâğıt.
Para;
Başkalarının yanında insan hayatının önemsiz bir parçası,
Baş başa kaldığımızda ayrılığına dayanamadığımız bir dost.
Para;
Bir aileyi birbirine düşürebilecek kadar güçlü bir ordu,
Hiç eşi dostu olmayana dünya kadar eş dost bulan bir çöpçatan.
Para;
Varlığında insanı bey, ağa, paşa eden bir nişan,
Yokluğunda insanı rezil ettiren bir şeytan…
     Gökhan Acar
 
 

     AŞK-I MUHABBET

 
Gül melül bülbül melül,
Ne gül mesut ne bülbül.
Bu gül ne çok nazlıdır,
Bülbül pek avazlıdır.
Gonca soldu o gitti,
Zahiri aşk da bitti.
Pervane nara attı,
Aşk için canı yaktı.
Çıkmadı hiç de savtı,
Budur âşıkın tahtı.
     Orhan Yavuz Ejder-Akhisar/Manisa
 
 
 

UNUTULMAZ KELİMELER

 
SAVT: Ses, bağırmak. Savt-ı Azab: Daima elem verici azap. Savt-ı Bülend: yüksek ses. Savt-ı Hazin: Hüzünlü ses.
ZALİK: Giden, gidici.
AH Ü ZAR: Ağlayıp inleme.
ŞEAMET: Uğursuzluk, kötülük, bedbahtlık… Devr-i Şeamet: Uğursuz, kötü devir…
SERDETMEK: Tertipli ve güzel bir şekilde konuşmak.
MÜTALAA: Bir işi etraflıca düşünmek, okumak, tetkik etmek. Etüt yapmak.
TAHKİKAT: Araştırmalar. Hakikati ve doğruyu inceleyip öğrenmek için yapılan araştırmalar.
MİZAN: 1-Terazi, ölçü, tartı. 2- Akıl, idrak, muhakeme. Mikyas. 3- Mahşerde herkesin amellerini tartmağa mahsus bir adâlet ölçüsü. 4- Yapılan hesabın doğruluğunu anlamak için yapılan diğer bir hesap. Sağlama.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.