Ortak Mutabakat Belgesi ne vadediyor?

Sesli Dinle
A -
A +

Millet İttifakı’nın büyük beklenti ve eleştirilerin ardından beklenen ‘Ortak Mutabakat Metni’ nihayet açıklandı. Oldukça çok madde içeren mutabakat metnini dün itibarıyla incelememi sona erdirdim.

 

Metin incelendiğinde kendi içerisinde üç kategoriye ayrılabilir.

 

Birinci kategori içerisine alabileceğimiz bölümde ortalama tüm vatandaşların itiraz etmeyeceği genel geçer ifadeler var.

 

Mesela ‘beş yıl içerisinde kişi başına düşen millî gelir tam iki katına çıkacak’ cümlesi gibi, kim hayır der Allah aşkına.

 

‘Nasıl olacak bu?’ dediğinizi duyuyorum, genel geçer ifade deme sebebim de bu yüzden zaten.

 

Bir diğer örnek ‘kadın ve genç girişimciliğe yönelik özel teşvik paketleri hazırlayacağız.’

 

Zaten mevcut ama demek ki daha iyi teşvik paketleri hazırlayacaklar.

 

Bunun gibi yüzlerce örnek metinde mevcut.

 

İkinci kategori ise zaten yapılanın tekrarı niteliğinde yazılmış mahcup ifadeler. Bu konuda da birçok örnek var ama takdir edersiniz ki buraya sığdırmam mümkün değil.

 

Mesela ‘şehir içi ve şehirler arası yolcu ve yük taşımacılığında başta modern raylı sistemler, metro, demir yolu, deniz yolu ve iç su yolları olmak üzere alternatif ulaşım türleri ve sistemlerini devreye sokacağız.’

 

Bu ülkede 1400 km sıfırdan yüksek hızlı tren hattı, yüzlerce km metro devreye sokuldu ve hizmete alındı, geçtiğimiz hafta 34 km uzunluğundaki İstanbul Havalimanı Metrosu devreye alındı, her gün Cumhurbaşkanı Erdoğan bir ulaştırma projesini devreye alıyor.

 

Peki bu hizmetleri görmüyorlar mı?

 

Görmediklerini sanmam zira Sivas yüksek hızlı tren hattı devreye alınırken, Temel Karamollaoğlu Sivas meydanında Sivaslılara hızlı trenin hizmet olmadığını, göçü hızlandıracağını söylüyordu. ‘Adam otobüsle gidip sıkıntı çekeceğine trene binip İstanbul'a biraz daha hızlı gidecek, bu hizmet değil’ diyordu!..

 

Şimdi hizmet olmadığını iddia ettiği konuyu metne aldırıp altına da imza atmış.

 

Hayırlı olsun, zararın neresinden dönse kârdır.

 

Bunları saatlerce konuşup sayfalarca yazabiliriz ama asıl önemli olan üçüncü kategori.

 

Bu kategorideki ifadeler ya Ali Babacan’ın tabiriyle Batı’dan aferin almak için kaleme alınmış ya da HDP’ye ve KHK ile atılanlara selam vermek maksadıyla yazılmış ifadeler.

 

 

 

Dış Politika

 

 

 

Dış Politika bölümünde Kıbrıs millî davamızdır denilmiş ama tekrardan yaşama açılan Maraş konusundaki siyasetleri ne olacak tek satır yazılmamış. KKTC’deki Geçitkale SİHA üssü ve KKTC’ye kurulacak donanma üssü konusunda tek satır yok...

 

Neden? Çünkü o zaman Avrupalılar Ali Babacan’a ‘aferin’ demez de ondan!

 

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki yalnızlaştırılmasının önüne geçilecek denmiş.

 

Stratejik derinliğe sahip Davutoğlu keşke iki satır da nasılına dair bir madde koydurmaya muvaffak olabilseydi.

 

Mesela hem Afrika siyasetine hem Doğu Akdeniz konusuna, Libya ile olan anlaşmaya dair tek bir atıf yok. Oysa Libya ile imzalanan anlaşma birilerinin böğrüne saplanmış bir ok gibi.

 

Neden tek kelam atıf yok?

 

Çünkü aferin alamazlar, zaten o yüzden CHP Libya tezkeresine de açıkça hayır dedi.

 

ABD ile ilişkiler eşitler arası bir anlayışla kurumsal bir temele oturtulacak denilmiş.

 

ABD’ye kadar gidip hamburger yiyip döneceğinize keşke ABD’li muhataplarınızın yüzüne bakarak bunları demiş olsaydınız!

 

ABD büyükelçisi ile bir ayda dört kez ne konuştunuz diye ısrarlı sorulara muhatap kaldığınızda keşke yukarıdaki ifadeyi tekrar edip ‘bunları söyledim’ diyebilseydiniz.

 

Sınırlarımızın dibinde önce terör örgütünü teşkilatlandıran sonra da binlerce tır dolusu silah ile donatan ABD’ye dair tek kelam edemeyip bu iki satırı mı yazabildiniz metne?

 

Elbette yukarıda dediğim konulara metnin içinde yer verememelerinin sebebi sadece ABD ile olan ilişki biçimleri değil, metinde yazanları satır satır takip eden bir HDP gerçeği. HDP burada yazılanlara göre ortak aday çıkarıp çıkarmamaya karar vereceğine göre, kaleme alınan her bir satır son derece önemli.

 

Azerbaycan ile olan ilişkilerde özellikle ABD ve Fransa’yı son derece rahatsız eden Şuşa Beyannamesi ve bu kapsamda Azerbaycan’a verilecek askerî desteğe dair metinde bir ima yok, olan biten kardeşlik bağları ile izah edilmiş durumda.

 

F-35 projesine geri dönüşe dair girişimlerde bulunacaklarının belirtilmesi keza son derece önemli.

 

ABD, AK Parti hükûmetlerine karşı göstermediği cömertliği, uslu çocuk olmaları karşılığında ve oyunu ABD tarafından çizilen dairede oynamak kaydıyla Millet İttifakı’na gösterebilir.

 

Kuşkusuz Millî Muharip Uçak (MMU) projesine dair tek kelam edilmediği için F-35 konusuna dair bu yazıda detay yazmayacağım fakat MMU’nun başarıya ulaşmadığı bir durumda, F-35 projesi 50 yıllık bir ABD bağımlılığı anlamına gelir.

 

Savunma, güvenlik, terör ile mücadele ve savunma sanayiine dair konuları ayrı bir yazı ile değerlendireceğim için şimdilik F-35 konusunu da burada kapatıyorum...

 

Afrika ile olan ilişkilerin sadece kıtada temsilcilikler açılmasıyla kalmayacağının söylenmesi ise tam bir garabet zira 2003 yılında Afrika’ya olan ihracat toplamı 2,1 milyar dolar iken gelinen noktada 23 milyar doları aşmış durumda.

 

Hâl böyleyken ülkenin çok boyutlu Afrika açılımını görmemek için siyaseten kör ve vicdanların nasır bağlamış olması gerekir.

 

Devam edeceğiz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.