Gönül insanlarını Türkiye’ye tanıtmıştı

Düzenleyen:
Gönül insanlarını Türkiye’ye tanıtmıştı

KÜLTÜR - SANAT Haberleri

Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz yönetmen Hüseyin Aydemir, Hacı Bayram-ı Veli, Mehmed Emin Tokadi gibi zatları anlattığı filmleriyle hep “bir kalıbı” kırmanın mücadelesini verdi.

İrfan Özfatura
Eskişehir doğumlu bir bozkır çocuğuydu Hüseyin Aydemir... Anadolu Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölümü’nden mezun olduktan sonra İstanbul’a geldi. TGRT’nin kurulduğu yıllarda çekirdek kadroda yer aldı. Genç ve heyecanlıydı, her türlü hatanın kabul gördüğü emekleme yıllarında bile ustaca işler çıkardı. Kalem ehliydi, kasetlerden menkıbe dinlendiği günlerde o da halkaya katıldı. Gönül insanlarını günümüz insanına tanıtabilmek için değişik yollar aradı. Aziz Mahmud Hüdayi’yi Üsküdarlı bir sandalcının, Hacı Bayram-ı Veli’yi Rüzgâr Halil adlı bir kamyon şoförünün gözünden anlattı. Gazavatı Hayreddin Paşa ile coşturdu, Bişri Hafi ile ağlattı. Emir Sultan, Akşemseddin, Merkez Efendi, Osman Bedreddin gibi manevi zirveleri o sevimli üslubu ile anlattı, gençlerin bilmesini sağladı. 
3... 2... 1 MOTOR!
TGRT’ye filmler çekmeye başlayınca kendi yazdığı senaryoları da beyaz perdeye aktarma şansı yakaladı. 1993 yılı çok bereketli geçti. Hüdayi Yolu, Hasat (Hacı Bayram-ı Veli), Beyaz Gece (Mehmet Emin Tokadi) filmleri büyük heyecan uyandırdı. Hüseyin Aydemir derviş gönüllüydü, mütebessim bir insandı. Tecrübelerini gençlerle paylaşmaktan keyif alırdı. Kimsenin moralini bozmaz, hevesini kırmazdı. Senaryo getirenlere, kısa film çekenlere “işte bu” der, sırtlarını sıvazlardı. Ona göre mühim olan kişinin talip olması, sevmesi, istemesi, dert edinip yola çıkmasıydı. Teknik pürüzler öyle de böyle de giderilirdi ama heyecanı olmayan biriyle iş yapılamazdı.
TAKLİTÇİLİK Mİ, ASLA!
Hüseyin Aydemir aynı zamanda bir İstanbul sevdalısıydı. Zaten ona göre sinema şehri yansıtan ayna, şehre tutulan fener olmalıydı. Taklitçilikten hoşlanmazdı, gelgelelim sinemanın kuralarını Batılılar koymuşlardı ve biz çizgilerin dışına çıkamıyorduk. Artık bu kalıplar da kırılmalıydı. Öyle bir fırsatı olmadı çünkü akciğer kanserinin pençesine yakalanmıştı. Nitekim bu amansız hastalık sebebiyle daha 52 yaşındayken sevenlerini öksüz bıraktı. Hüseyin Usta, filmleri seyredildikçe, kasetleri dinlendikçe hatırlanacak. Ne mutlu ona ki eserleri var ve dualarla anılacak...

Gönül insanlarını Türkiye’ye tanıtmıştı

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...