Orta Doğu'nun dertleri mahkemeye çıkıyor

İç çatışmalar, vatanından ayrılmak durumda kalmak ve başka topraklarda ‘mülteci’ olmak... Bunlar, Orta Doğu'nun kökleri çok derinlerde olan problemleri. Dünya kamuoyu, mülteciliğe çare olmaktan çok uzaktayken; sinema, bazen iyi niyetli, bazen de istismarcı bir yolla bu problemi gündemine almış vaziyette. Arap yönetmen Ziad Doueiri de mültecilik üzerinden kurguladığı ‘Hakaret’ (L’insulte) filminde Orta Doğu'nun daha kadim problemlerine ve çatışmalarına, biraz da Batılı bir bakış açısıyla temas ediyor. Bunu da birçok din ve mezhep mensubunun birlikte yaşamaya çalıştığı Lübnan üzerinden yapıyor. Adel Karam, Kamel el-Basha ve Camille Salameh’in başrollerde oynadığı "Hakaret", Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ına da aday...
BÜTÜN ZITLAR KAVGADA…
Film, Lübnan’daki aşırı sağcı Hristiyan Partisinin bir mitingiyle başlıyor. Sonra bu mitinglerde yer alan Hristiyan oto tamircisi Tony ile Filistin’den Lübnan’a göç etmiş inşaat ustası Yasser’in hayatlarına temas ediliyor. Aşırıcı sağcı Tony, ‘su’dan bir sebeple Filistinli Yasser’le çatışmaya başlıyor; balkonunu yıkayan Tony, altındaki Yasser ve işçileri ıslatıyor. Yasser, önce adamın kapısını çalıyor ardından habersiz olarak balkon giderini tamir ediyor. Ancak Tony, yapılanlara kızarak tamir edilen gideri parçalıyor. Bunun karşısında çıldıran Filistinli adam, Tony’e hakaret ediyor ve münakaşa başlıyor. Yasser, sonrasında özür dilemek istese de beddua işitince, Tony’yi darbedip, kaburgalarını kırıyor. Ardından ikilinin gerginliği mahkeme salonlarına taşınıyor.
Burada adalet temalı Hollywood filmlerini hatırlatacak cinsten duruşma sahneleri canlandırılıyor. Acaba Lübnan’da böyle mahkemeler var mıdır diye düşünmeden edilemiyor. ‘Vaka-i adiye’ olarak başlayan bu hadise, tam insani bir noktaya çekilmişken işler ters gidiyor. Sonrasında zaten patlamaya hazır bir bomba gibi olan Lübnan'da millî çapta bir krize ortaya çıkıyor.