Fotoğraf sanatçısı Alper: İnsanın acizliğini gökyüzünde anladım

MURAT ÖZTEKİN

Alp Alper, fotoğrafçılık ile uçma tutkusunu bir araya getiren bir sanatçı... Alper, Türk Hava Yolları’nda ayda 30-40 saat kokpitte görevli olarak çalıştığı yıllarda, gördüğü güzellikleri karelemek istedi. 1999 yılında gönüllü bir ekiple Türkiye’yi havadan fotoğraflamaya başlayan sanatçı, sınırları zorlayarak dünyanın birçok ülkesinde de çalıştı ve çektiği enstantaneleri 3 ayrı kitapta topladı. Alp Alper, bu fotoğraflarını dünyanın çeşitli yerlerinde açılan sergilerde görücüye çıkardı. En son Yunus Emre Enstitüsünün desteğiyle Budapeşte’de sergi açan sanatçı Alper; Köstence, Bükreş ve Viyana’da da yeni sergilerle sanatseverlerle buluşacak. Biz de kendisiyle fotoğrafçılık macerasını konuştuk...

Fotoğraf sanatı binlerce fit yükseklikte nasıl icra ediliyor?
Biz öncelikle çekim yapılacak yerleri harita üzerinde seçeriz ve oraya karadan ulaşırız. Çünkü haritada kale olarak işaretlenmiş bir yeri, gidip incelediğinizde geriye iki tuğla kalmış şekilde bulabiliyorsunuz. Gittiğimiz yerde de ışık yönünü hesaplayıp, koordinatları tespit ettikten sonra uçuşa geçiyoruz. Helikopterin ulaşamadığı yerlere de küçük uçaklarla gidiyoruz. Güneş doğarken hedefe uçup ilk periyodu çekiyoruz, bir sonraki periyot ise güneşin batımına doğru başlıyor.  

Dünyayı ne kadar hava irtifaından fotoğraflamak mümkün?

Gökyüzünde en yükseğe çıkıp fotoğraf çekmek gibi maksadımız yok. Amacımız doğrultusunda dünyanın güzelliklerini en iyi şekilde fotoğraflayacağımız yükseklikte olmamız gerekiyor. Ben genelde bin feet ile 5 bin feet  (300 metre- 1,5 km) arasında çekim yapmayı seviyorum. Çünkü en güzel açılar bu yükseklikten yakalanıyor.

Hangi hava vasıtalarında yapıyorsunuz çekimlerinizi?
Türkiye’deki çekimlerde her bölgede farklı hava taşıtlarını kullanma durumu oluyor. En çok tercih ettiğim hava aracı helikopter ama zaman zaman paramotor (motorlu yamaç paraşütü), microlight (motorlu yelken kanat) Cessna172  gibi hava araçlarını da kullanıyorum.

 

BAZEN GÖZLERİM DOLUYOR
Yerküreyi, yükseklerden karelemenin en güzel yanları ne?
Uçmak çok zevkli bir tutku ve bu tadı alan asla bir daha bırakamaz. Ben uçma zevkini, fotoğraf tutkusu ile birleştirince yerkürenin güzelliklerinin zevkini 3. boyuttan yaşadım. Kimi zaman gördüğüm güzellikler karşında nutkum tutuldu kimi zaman ise gözlerim doldu. Ama nerede uçarsam uçayım kendi ülkemin semalarında aldığım mutluluğu hiçbir yerde alamadım.

Peki, fotoğraf çekerken neler düşünüyorsunuz yukarılarda?
Uçtuğunuzda dünyanın güzelliklerini farklı bir boyutta görüyorsunuz. Allah’ın yarattığı bu güzel evrende yaşamanın önemini ve insanın aslında ne kadar aciz olduğunu yukarıda daha net kavrıyorsunuz.

BİZE KARTALLAR EŞLİK EDİYOR
Nereleri havadan fotoğrafladınız şimdiye kadar?
Bugüne kadar Türkiye’nin her bölgesinin yanı sıra Kıbrıs, Ruanda, Madagaskar, Güney Afrika ve  Mozambik gibi ülkelerde uçup hava çekimleri yaptım. Türkiye’de uçarken benim için tarihî ve tabii güzellikler olarak iki önemli kriter vardı. Dolayısıyla antik şehirler, camiler, göller, ırmaklar ve dağları kareledim. Uçarken bazı sürprizlerle de karşılaşabiliyorum; bazen bir flamingo sürüsü, bazen de bir kartal bana eşlik edebiliyor.

Bu şekilde fotoğraf çekmenin bazı zorlukları da olsa gerek?
Uçmak zevkli ama uçtuğunuz yer, arazi durumu ve hava şartları bazen işinizi zorlaştırabilmekte. Hava fotoğrafçılığında maalesef bir anın tekrarı yok. Yaptığınız yanlış bir hareketin bazen çok büyük bedeli olabiliyor. Bu yüzden çok iyi bir planlama ile yola çıkmak başarının anahtarı.