Eşyalar demlenince antikaya dönüşür!

Eşyalar demlenince antikaya dönüşür!

KÜLTüR - SANAT Haberleri

30 yıllık antikacı Kadir Demir “Bize imtihanını geçmiş, tabir yerindeyse ‘demlenmiş’ eşyalar gelir. Antika merakı, tüketim kültürüne karşı bir duruştur” diyor.

MURAT ÖZTEKİN

Artık “kullan-at” anlayışı hayatımızın tamamına hâkim. Büyüklerimizin eşyaları yıllara meydan okurken şimdikilerin senesini bile göremediği oluyor. “Son teknolojiler” mütemadiyen yenilenirken hâlâ kıyıda köşede kalan emektarlar, sessizce işini yapmaya devam ediyor.
“Eskinin” kalite ve zarafetine sahip antika eşyalar da tek başlarına tüketim kültürüne meydan okuyorlar. Antikacıların İstanbul’daki merkezlerinden biriyse Çukurcuma… “Antikacı bir arkadaşımın yanına gidip gelirken bu işe bir bulaştım bir daha çıkamadım” diyen Cihan Sahaf’ın sahibi Kadir Demir de 30 senedir burada antikacılık yapıyor. Selçuk Yöntem’den Orhan Pamuk’a Nebahat Çehre’den Onur Akın’a birçok tanınmış ismin antikacısı olan Kadir Demir, başlıyor bu kahverengi dünyayı bize anlatmaya…

EŞYALAR DA DEMLENİR
“Bu iş, tırnak içinde bir meslek. Hakikate ise bir tutku” diyen Demir şöyle devam ediyor sözlerine: “Tutku olmasının sebepleri de ‘Ben antikaları çok seviyorum’ tarzında klişeler değil. Antikacılığı tutku hâline getiren şeylerin başında, bu eşyalarda öz ile biçimin, sanatla estetiğin buluşması geliyor.”
Sanat ile antikanın bir birinden ayrı olmadığını söyleyen Kadir Demir “Antika eşyada gözle gördüğümüz bir farklılık vardır. Antikalar, estetiğiyle ustasının birikimini yansıtır. Tabii, bir de üzerlerinden belirli bir zaman geçmiştir. Bize safhasını tamamlamış, imtihanını geçmiş, tabir yerindeyse ‘demlenmiş’ eşyalar gelir. Bu müddet literatürde 100 senedir” şeklinde konuşuyor.

AVRUPALI ÇÖPE ATMAZ
Artık dünyanın her yerinden eşyalar sattıklarına dikkat çeken antikacı Kadir Demir “İnternetin yanı sıra Avrupa’daki fuarlara ve pazarlara giderek de antikalar alıyoruz. Avrupa’da kimse, kullanmadığı eşyayı bizdeki gibi çöpe atmaz. Müstamel eşyalarını, onu tekrar kullanacak birine ulaştırmak isterler. Bu yüzden Batı’da antika ve eski eşya pazarları yaygındır” ifadelerini kullanıyor.  
Kadir Demir, millet olarak antika ve eski eşyalara bakışımızın da sıkıntılı olduğu söylüyor. 30 yıllık antikacı bunu şu sözlerle izah ediyor: Ben başkasının kullandığını asla kullanamam’ sözünü sıkça söylüyoruz. Oysa antika bir ahşap, yeni alınan ve hiçbir özelliği olmayan eşyalardan kat be kat çok keyif verir. Yeter ki bunu bir defa tadın. Mesela benim evime estetik olamayan hiçbir eşya giremez. Antika merakı, popüler kültürün bize dayattığı “Al, kullan, hemen at” anlayışının karşısında olmak demek. Bu, tüketim kültürüne karşı bir duruş... ”

BAZEN SATTIĞIMIZ ŞEYLERE BAĞLANIRIZ
Usta antikacı Kadir Demir, bu işte sınırların olmadığını da şu şekilde anlatıyor: Kalemin de antikası var, çakmağın da… Bunun yanında diş doktoru malzemeleri gibi değişik aletlerin de antikaları mevcut. Benim elimden de çok fazla antika eşya geçti. En fazla iz bırakan eser ise Şeker Ahmed Paşa’nın tablosuydu.

 

Demir, “Peki, elinizdeki antikalarına manevi anlam yüklüyor musunuz?” sualime ise şöyle cevap veriyor: Bazen sattığımız eşyalara bağlanırız. O eşyaları, biraz keyfini çıkardıktan sonra ‘artık tamam’ deyip satıyorum. Ama hakikaten değerini anlayacak olana… Bu iş, gönül işi. Eğer bir eşyayı gönülden isteyen biriyle karşılaşırsam beşte bir fiyatına bile veririm. Geçenlerde yeni evlenen bir genç, antika şamdanıma ısrarla talip oldu. Onun bu hâlini görünce aynısı yaptım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...