HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__

Biri Türk biri Alman Istanbul’da yola revan

Düzenleyen: /
Biri Türk biri Alman Istanbul’da yola revan
Ralf J. Diemb, Sadık Üçok, Haber

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Sadık Üçok’la birlikte ‘Payitaht’ın sokaklarını fotoğraflayan Alman Ralf J. Diemb “Ne zaman vapura binip Boğaz’a açılsam yüreğim harika hislerle doluyor. İstanbul, büyük bir fotoğraf platosu gibi” diyor.

MURAT ÖZTEKİN

Biri Türk belgesel fotoğrafçısı Sadık Üçok diğeri Alman fotoğraf sanatçısı Ralf J. Diemb… İkisini bir araya getiren şeyse İstanbul’un sokakları ve oralarda geçen sıra dışı hikâyeler… Sosyal medyada tanışan iki isim, birkaç sene boyunca birlikte şehri ve insanları fotoğraflardı. Üçok ve Diemb, bu enstantanelerini bir sergiye dönüştürdü. Fatih Belediyesi İstanbul Fotoğraf Müzesinde açılan ‘İki Gözüm İstanbul’ isimli sergi, sanatçıların hikâyelerle dolu 80’e yakın eserini fotoğrafseverlerle buluşturuyor. Sergideki eserlerde İstanbul’a hem içeriden hem de dışarıdan bir gözle bakış atılıyor. Biz de sergi açılışında buluştuğumuz Sadık Üçok ve Ralf J. Diemb’den hikâyelerini dinledik…

BURASI EVİM GİBİ
1980 yılında öğretmenlik yaparken fotoğraf sanatına başladığını söyleyen Alman sanatçı Ralf J. Diemb, şimdiye kadar 13 defa ayak bastığı İstanbul’un kendisi için eşsiz bir şehir olduğunu söylüyor. İstanbul’u yürekten gelen bir hisle diğer şehirlerden ayırdığını söyleyen Alman sanatçı “Ne zaman vapura binip Eminönü’nden Boğaz’a açılsam yüreğim harika hislerle doluyor. İstanbul’a defalarca geldim, burası benim evim gibi” ifadelerini kullanıyor.
Caddelerdeki ‘gerçek hayatın’ kendisini celp ettiğini kaydeden Ralf Diemb, “İstanbul’da gerçek hayat Şişli, Levent gibi modern yerlerde değil Eminönü, Galata ve Eyüpsultan gibi semtlerde gözlenebiliyor. Şehrin tarihî yerleri hoşuma gidiyor. Modern bölgelerinde ne var bilmiyorum bile…” diye konuşuyor.  

KAMERANIN GÖTÜRDÜĞÜ YERE GİT
“İstanbul’da plan yapmadan yolda düşüyor, kameramın beni götürdüğü yere doğru ilerliyorum” diyen sanatçı Diemb şöyle devam ediyor sözlerine: “İstanbul mimari ve kültürel zenginliği ile gerçekten büyük bir fotoğraf platosu gibi. Burada çok fazla hikâye yaşanıyor ve biz de bu hikâyeleri yansıtmaya çalışıyoruz.”

FOTOĞRAFTA BİRBİRİMİZİ TANIDIK
Türk fotoğraf sanatçısı Sadık Üçok ise Ralf Diemb’le birlikte İstanbul sokaklarında yaptıkları fotoğraf çalışmalarını şöyle anlatıyor: “Enteresan bir şekilde onun baktıklarına ben bakmıyorum, benim alaka gösterdiklerimle de o ilgilenmiyor. O bir yabancı gözüyle, ben de hayatının büyük bir kısmını buraya geçirmiş bir olarak şehri enstantaneledik. Dolayısıyla birbirimizi tamamladık.”
Daha çok Tarihî Yarımada’da çalıştıklarını anlatan Sadık Üçok “Çalışmalarımızda hakiki İstanbul olan Suriçi’ne odaklandık. İstanbul’un ruhunu yaşayabileceğiz yerler burası çünkü... Tarihi Yarımada’dan uzaklaştıkça İstanbul ruhunu kaybediyor” diye konuşuyor.
Daha önce İstanbul’u Avrupalı gravürcülerin resmettiğini söyleyen fotoğrafçı Üçok “Bir belgesel fotoğrafçısı olarak yaşadığımız şehri kayıt altına alıyorum. Sadece tarihi yapıların fotoğrafları değil insanlar da bu nota dâhil. Zira 80’lerde yaşayan insanların bakışları bile bir farklıymış” ifadelerini kullanıyor.  

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...