Sinemada bu hafta | 22 Mart

MURAT ÖZTEKİN

NİÇİN DEŞİLDİ O ESKİ YARALAR!
Kendilerine “cihatçı” diyen bir grup terörist, 2008 yılında Hindistan’ın Mumbai şehrini kana bulamıştı... Ellerindeki kalaşnikoflarla kalabalıklara ateş açan teröristler, onlarca kişinin ölümüne yol açmış, üç gün boyunca devam eden saldırılarda, can pazarlarından biri de Taj Mahal Palace Otel olmuştu…  Gözler her zaman olduğu gibi bütün Müslümanlara çevrilmişti…
Aslında Mumbai saldırıları, defalarca sinemada işlendi ama bu defa Taj Mahal Palace Otel’de yaşanan gerilimler bir filme mevzu oldu. Yönetmenliğini Anthony Maras’in yaptığı ‘Hotel Mumbai’ filmi tam da Yeni Zelanda’daki cami saldırısının acısının taze olduğu günlerde gösterime giriyor. Kadrosunda Dev Patel, Nazanin Boniadi, Armie Hammer, Armie Hammer, Tilda Cobham-Hervey ve Jason Isaacs gibi oyuncuları barındıran eser, şatafatlı otelde yaşanan hayatta kalma mücadelesini oldukça çarpıcı bir şekilde işliyor. Ancak filmin ideolojik duruşu, hoş bir tat bırakmıyor… 

TERÖR OTELE GELDİ
Filmin hemen başında denizden botlardan inerek şehre dağılan ve cep telefonlarından emirler alan genç teröristler görüyoruz. Radikal kimlikleri değil, İslami cihetleri ön plana konulan bu teröristler, silahlarla şehrin farklı noktalarında insanlara ateş açmaya başlıyor. Can havliyle kaçışanlar Taj Hotel’e sığınıyor ama o kalabalığın arasına teröristler de karışıyor. Kapıdan içeriye giren teröristler, bu defa otel odalarını tek tek açıp insanları katlediyor. Amerikalı eşi David’le otelde kalan Zehra ise bebeklerini dadısına bırakmışken yemek masasında felakete yakalanıyor. Mumbai’nin özel kuvvetler ekibi olmadığı için hayatta kalanlar, sığındıkları mekânlarda ciddi bir hayatta kalma mücadelesine girişiyor. Bu hayat savaşında Arjun adlı otel görevlisi de “tanrı” (!) olarak gördüğü bütün misafirler için hayatını tehlikeye atıyor. Saatler ilerlerken kan ve vahşetin seyircinin gözüne sokulduğu sert bir gerilim ortaya çıkıyor…

Beyaz bir gerilim…
“Mumbai Hotel”, Hindistan’da yaşanan acı terör hadiselerini, ahatsız edici tonda yansıtan bir film. Orijinal bir görüntü idaresinin olduğu eserde, hareketli kameralarla gerilim tonu yükseltiliyor. Ancak daha evvel uzun metrajlı bir film çekmemiş olan Anthony Maras’in eseri, asıl kurbanlar olan Hintliler yerine, Avrupalı ve beyaz karakterleri merkeze alarak bir sömürüye imza atıyor. Zaman zaman terör saldırısından gerçek görüntülere de yer verilerek hamasi Hollywood filmlerinden aşina olduğumuz bir atmosfer ortaya koyuyor. Filmde mizah teşebbüsleri oluyor ama bunların çoğunun boşa çıktığını söylemek lazım. Gerilimin ortasında domuz eti yemeyen iki terörist üzerinden eğlence üretilmeye çalışırken, ortaya problemli bir ton çıkıyor. Öte yandan basit argümanlarla bütün Müslümanlar töhmet altında bırakılırken Sih bir genç, aydın tavırlarıyla yüceltiliyor. Gözlerden kaçmaması gereken bir durum da teröristlerden Pakistan’ın sorumlu tutulduğu filmin, Hindistan ile gerilimlerin zirve yaptığı bir zaman diliminde ortaya çıkması... “Hotel Mumbai” etkileyici çekimlerle istediği gerilimi seyircinin hissetmesini sağlayan bir film. Ancak klişelerle dolu eserin tonu ve terör hadisesine bakışı zihinlerde hiç de hoş bir hava meydana getirmiyor. Eser, aynı mevzuu işleyen “The Attacks of 26/11” ve “Phantom” gibi filmlere de büyük bir yenilik katmıyor.

BANA BENZER DÜŞMANIM
Çok konuşulan korku filmi  ‘Kapan’la Oscar’a namzet olan yönetmen Jordan Peele, yine sıkı bir gerilimle karşımızda. Peele’in yeni filmi “Biz”, yaz tatilinde sahil evine giden Wilson Ailesi’nin tıpatıp kendilerine benzeyen davetsiz misafirleriyle yaşadıkları gerilimi işliyor. Filmde Lupita Nyong’o, Winston Duke, Elisabeth Moss ,Yahya Abdulmateen ve Kara Hayward rol alıyor. Tyler ailesi sahilde geçirdikleri bir günün ardından, el ele tutuşmuş dört kişi görürler. Evlerinde saldırıya uğrayan aile, dört kişinin aslında kendilerinin birebir kopyaları olduklarını görünce paranoyak bir hâle bürünürler. Acı gerçek şudur: Birbirinin klonu gibi olan iki aileden yalnızca biri hayatta kalabilecektir...

O kadar da ‘soğuk’ değil
Oyuncu Liam Neeson, Hollywood aksiyon filmlerinin vazgeçilmez ismi. Özellikle intikamcı baba rolleriyle hafızalara kazınan biri olan Nesson, şimdi filmografisine benzer bir eser ilave ediyor: ‘Soğuk İntikam’...

Norveçli yönetmen H. Petter Moland’ın yönetmen koltuğuna oturtulduğu filmde, Emmy Rossum, Julia Jones, Laura Dern ve Tom Bateman da rol alıyor. ‘Soğuk İntikam’, çocuğu öldürülen bir babanın öç alma mücadelesini mevzu ediniyor.  Hikâye, Kuzey Amerika’daki turistik bir kasabada geçiyor. Filmin merkezinde yer alan kar temizleyicisi Nels, karısıyla birlikte mutlu bir hayat sürdürürken bir gün oğlunun uyuşturucu kaçakçıları tarafından öldürüldüğü haberini alıyor. Hemen intikam için kötü adamların peşine düşen Nels, yırtıcı bir avcıya dönüşüyor; kendi kavgasını verirken iki mafya babasını birbirine düşürüyor.. Akıllara ‘Fargo’ filmini getiren ‘Soğuk İntikam’ tema olarak  Neeson’ın ‘Gri Kurt’ ile ‘Taken’ filmleri arasında bir yere yerleşiyor. İçerisine kara komedi de hapseden eser, beklentilerin aksine sıra dışı bir aksiyon ortaya koyuyor.

Her şeyi değiştiren bebek
Mamoru Hosoda’nun yönetmen koltuğunda oturduğu animasyon film “Mirai”, dört yaşındaki Kun’un kardeşinin doğmasının akabinde gelişen büyüme macerasını işliyor. Klasik bir Japon animasyonu olan filmin hikâyesi şöyle: Kız kardeşi Mirai’nin doğumuyla birlikte artık Kun’un pabucu dama atılmıştır. Kardeşini bir türlü kabullenmeyen Kun, arka bahçedeki bir ağaç sayesinde büyülü bir dünyaya adım atar. Burada büyük maceralara yelken açan Kun’un dünyaya bakışı değişir.

HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ
¥ Ali
¥ Özgür Dünya
¥ Şeytan-i İns
¥ Çat Kapı Aşk
¥ Kuzular Kurtlara Karşı 2
¥ Mirai

EN ÇOK SEYREDİLENLER
¥ Captain Marvel 175 bin 613
¥ Türk İşi Dondurma 116 bin 599
¥ Mucizeler Parkı 81 bin 809
¥ Öldür Beni Sevgilim 75 bin 863
¥ Kadavra 28 bin 157