Left
Lamba

HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__
Lamba
Right

Garez iade-i ziyarete geldi!

Düzenleyen:
Garez iade-i ziyarete geldi!

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Hollywood’un Japonya’dan devşirdiği korkulardan biri olan “Garez” yıllar sonra yeniden çıkageldi. Yönetmen koltuğunda bu defa Nicolas Pesce’nin oturduğu film, beklenen korkuyu vermese de kendine has bir dili ile dikkat çekiyor.

Murat Öztekin - Japon filmlerinin dünyadaki korku türüne hatırı sayılır bir tesiri var. Amerikan sineması “Ringu” (Halka) ve “Chakushin Ari” (Cevapsız Arama) gibi filmlerin yanında yönetmen Takashi Shimizu’nun, uzun saçlı varlıkların insanlara musallat olduğu “Ju-on” filmini devşirip bütün dünyada popüler olmasını sağladı. 2004 yılında yeniden çekilen “Ju-On: The Grudge” yani “Garez”, ulaştığı büyük gişe rakamlarına kıyasla eleştirmenleri ve seyircisini ikiye böldü. Filmin başarısız devam halkaları geldi, dizilere ve oyunlara da ilham kaynağı oldu. Şimdi bu eski korku yeniden ‘hortluyor’. 2020 model “Garez”in (The Grudge) yönetmen koltuğunda bu defa “Annemin Gözleri” filmiyle adını duyuran bağımsız korku filmlerinin usta direktörü Nicolas Pesce oturuyor. “Birisi dehşetli bir şekilde öldürülürse orada bir lanet meydana gelir” fikrine dayanan filmin başrollerinde ise Tara Westwood, Junko Bailey ve David Lawrence Brown gibi isimler yer alıyor.

44 NUMARADAKİ DEHŞET
Parçalı bir zaman yapısı içerisinde anlatılan hikâye 2004 yılının Tokyo’sundan açılıyor. Fiona Landers adlı bir bakıcı kadın, yaşadığı dehşetli hadiseler sonrasında işini bırakıp Amerika’ya dönüyor. Böylece korku okyanusun diğer tarafına taşınmış oluyor. Daha sonra hikâye polisiye bir boyut kazanıyor. Kocasını kaybettikten sonra yeni bir vazifeye tayin olan kadın dedektif Muldoon, dedektif Goodman’la birlikte ormanda bir kadın cesedi buluyor. Hadisenin Reyburn Yolu 44 numaralı evdeki cinayetlerle irtibatlı olduğunu öğrenen kadın dedektif, mütecessis bir şekilde işi kurcalıyor. Zamanda gelgitlerle derinleşen hikâyede, hamile bir karısı olan emlakçı David, satmak istediği eve gidince normal bir yerde olmadığını anlıyor. Karşılaştığı dehşetli şeyler sonrasında dedektif Muldoon’la yolları kesişiyor. Nihayetinde hikâye mekâna hapsoluyor.

Bu Garez niye?
Genç yönetmen Nicolas Pesce, Amerikan bağımsız sinemasından gelen ve başarılı işleriyle dikkat çeken bir isim. Japon kültüründen esintiler olan filmde, onun “müstakil” dokunuşlarını ziyadesiyle hissediyoruz. Aslında bu, esere yeni bir ruh katıyor ve bu yüzden temposu daha düşük bir film ortaya çıkıyor. Hikâyeyi realist kılmak için yoğun bir çabanın olduğu filmde, sahici oyunculuklar buna büyük katkı sağlıyor. Ama eser, seriye alışık olmayanların kolay idrak edemeyeceği dağınık bir anlatıma sahip. Gerilim oluşturacak ancak yeterince korku ökesi barındırmayacak şekilde dizayn edilen filmde, atılan birkaç “dehşet kurşunu” da karavana oluyor. Bunun yanında çamurlu küvetlerden “ce!” çığlıklarına ve saç metaforlarına kadar pek çok klişe de tekrar ediliyor. Evet “Garez” hikâyesinde ciddi eksikleri olan bir film. Ancak bütün bunlara rağmen nispeten kendine has bir dil yakalıyor, böylece vasatın bir tık üstüne çıkıyor. Yine de bize yapılan bu ‘Garez’ sona ermeli! 

Yönetmen
Nicolas Pesce
Tür: Korku
Ülke: ABD

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...