"Yavuz Sultan Selim Han'a..."

A -
A +
Osmanlı Padişahlarından Yavuz Sultan Selim Han'a 25 Kürt Emirinin yazmış olduğu Arz-ı Hali sadeleştirerek sizlere sunmak istiyorum:"Can-ü gönülden İslam Sultan'ına biat eyledik, ilhadleri zahir olan Kızılbaşlardan teberri eyledik. Kızılbaşların neşrettiği dalalet ve bidatlerini kaldırdık ve Ehl-i Sünnet mezhebi olan Şafii mezhebini icra eyledik. İslam Sultanının namı ile şeref bulduk ve hutbelerde dört halifenin ismini anmaya başladık. Cihada gayret gösterdik ve İslam Padişahının yollarını bekledik. Duyduk ki, Padişah Dulkadir eyaletine gitmiş; bunun üzerine biz de Mevlana İdris'i makamınıza gönderdik. Hepimizin arzusu şudur ki;Bu muhlis ve size itaat eden bendelere yardım edesiniz. Bizim beldelerimiz Kızılbaş diyarına yakındır, komşudur ve hatta karışıktır. Nice yıllar bu mülhidler, bizim evlerimizi yıkmışlar ve bizimle savaşmışlardır. Sadece İslam Sultanına muhabbet üzere olduğumuz için, bu inancı saf insanları o zalimlerin zulümlerinden kurtarmayı merhametinizden bekliyoruz. Sizin inayetleriniz olmazsa, biz kendi başımıza müstakil olarak bunlara karşı çıkamayız. Zira Kürtler, ayrı ayrı kabile ve aşiret tarzında yaşamaktadırlar. Sadece Allah'ı bir bilip, Muhammed ümmeti olduğumuzda ittifak halindeyiz. Diğer hususlarda birbirimize uymamız mümkün değildir. Sünnetullah böyle cari olmuştur. Ancak ümitvarız ki, padişahtan yardım olursa Arap ve Acem Irak ile Azerbaycan'dan o zalimlerin elleri kesilir. Özellikle Diyarbekir ki, İran memleketlerinin fethinin kilidi ve Bayındırhan Sultanlarının payitahtıdır, bir yıldır Kızılbaş askerlerinin işgali altındadır ve elli binden fazla adam öldürmüşlerdir. Eğer padişahın yardımı bu Müslümanlara yetişirse, hem uhrevi sevap hem de dünyevi faydalar elde edileceği muhakkakdır... Baki ferman yüce dergahındır.""Bu yanda Kürt beyleri devlet kapısından asker gönderilmesini ve yardım edilmesini isterlerken Padişahın Zülkadirli iline yöneldiğini duyacak, her biri kederlenip sıkıntıları da bir o denli arttı. Molla İdris'i sıkıştırdılar ki, otağ-ı hümayuna varmak niyetini yolunun rehberi edip, mutlu kapıya Acem uçlarındaki kargaşayı anlata. İran topraklarının açılışında kilit noktası ve de Bayındırlı Hanların taht kenti olan Diyarbekir Kalesinin bir yıldan beri kuşatma altında kaldığını, eteklerinde savaş ve uğraş odununun tutuştuğunu, kaleyi savunanların zor durumda kaldıklarını açıklaya. Ya tasarı dizginlerin Acemden yana çevire ya da, ölçüsüz himmetin zaferlere dayanan, askeriyle yardım yoluna döndere." [Bilgehan Pamuk Tarih Düşünce Dergisi Şubat 26 sayısı]PKK asla ve asla Kürtleri temsil etmiyor. Başta İran, Suriye ve İsrail olmak üzere emperyalist güçlerin elinde taşeron hatta köledirler. PKK, Kürtleri temsil ediyor olsaydı, Kürtleri elektriksiz, susuz ve esnafı siftahsız bırakmazdı.Bu bölgeye yapılan yol, baraj, okul ve diğer çalışmaları yakıp yıkmazdı. İnternette "Artık yeter" adı altında imza kampanyası başlatan gençler; "Bütün Kürtler PKK'lı ya da HDP'li değildir. Biz Türkiye sevdalısıyız" demektedir.Böyle kampanyalarla Müslüman Kürtlerin tamamı hukuki yollarla PKK'yı kınamalıdır. Şu anda PKK Çörçil'in vasiyetini gerçekleştirmek peşindedir: "Türkiye bir fidan olarak kalmalıdır. Sulayın ama kurumaması için sulayın. Ağaç ve bilhassa Osmanlı gibi ulu bir çınar olmak isterse budayın. Bunun için savaş dahil her çareye başvurun."PKK teröründen en fazla Kürtler şikayetçi ve mağdurdur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.