Türklerin ilk yurtları

A -
A +
Türklerin göçlerden önce oturdukları topraklar yani anavatan meselesi başta tarihçiler, etnologlar, dilciler, sanat tarihçileri gibi çeşitli uzmanlık dallarından gelen araştırmacılar tarafından muhtelif bölgeler gösterilmişse de tarihçiler Altay Dağlarını, etnologlar İç Asya'nın kuzey bölgelerini, antropologlar Kırgız Bozkır-Tanrı Dağları arasını, bazı kültür tarihçileri de Altaylar-Kırgız Bozkırlarını, dilciler ise Altaylar veya Baykal Gölü'nün güney batısını göstermektedir.
Türklerin anavatanları konusunda, böylece dar bir sınırlama getirmek mümkün olmamaktadır. Bunun başlıca sebebi ise, Türklerin daha ilk zamanlardan beri geniş bir coğrafyaya yayılmalarını, kültürlerini taşımalarından görmekteyiz. Çin kayıtlarından çıkarıldığına göre, Türklerin eski Urallı kavimlerle hem de Arilerle temas kurmalarını göz önüne alırsak, bu sahalarda yaşadıkları ve bütün bu verilen coğrafyada derin izler bıraktıklarını görüyoruz.
Milattan sonraki Türk göçlerine katılan boylar ve zamanları hakkında elimizde kesin ve açık bilgiler bulunuyor. Hunlar, Avrupa'ya ve K. Hindistan'a 375'te, Oğuzlar Seyhun Nehri kıyılarına X. Yüzyılda İran ve Anadolu'ya X ve XI yüzyılda Bulgarlar Karadeniz'in kıyısından Balkanlar'a ve İtil (Volga) kıyılarına (641 ve sonrasında) Macarlarla birlikte bazı Türk boylarının Hazar Denizinin kuzeyinden Orta Avrupa'ya, Peçenek, Kuman ve Oğuzların bir kol halinde IX. ve X yüzyılda Orta Avrupa'ya. Uygurların, Orhun Nehri'nden İç Asya'ya 840'lı yıllardan sonra kütlesel olarak göç ettiklerini biliyoruz. Bunlardan bazılarının (Hun, Oğuz) çok uzun mesafeler alınarak yapıldığı ortadadır.
Türk göçlerinin iki ana karakteristik özelliği vardır. Bazıları yeni vatan kurma amaçlanarak yapılan fütuhat nitelikli göçlerdir. Bazıları ise "sızma" olarak niteleyebileceğimiz göçlerdir. Özellikle asker olarak başka ülke veya devletlere yapılan göç sonunda, birkaç kuşak içinde hizmet ettikleri devlete hakim oldukları veya yeni devletler kurduklarını biliyoruz.
Türk göçlerinin sebepleri araştırıldığında şu gerçekleri tespit etmek mümkündür. Özellikle o dönemin coğrafi, fiziki kapasiteleri göz önüne alınırsa, yüz binlerce insanın göç etmesinin ne denli zor ve problemli olacağı açıktır. O halde göç olayı için önemli acil sebepler olmalıdır. Bunların başında, geçim yani ekonomik nedenler gelmektedir. Kuraklık, meraların yetersizliği, hızlı nüfus artışı, bir başka Türk boyunun baskısı gibi nedenler arka arkaya sıralanabilir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.