Damla Sönmez geceye damgasını vurdu!

Damla Sönmez geceye damgasını vurdu!

MAGAZİN Haberleri

Şuan Güllerin Savaşı dizisinde rol alan Damla Sönmez Altın Koza Film Festivali'ne damgasını vurdu. Sönmez 'en iyi kadın' seçildi.

Bu yıl 21'incisi düzenlenen Adana Altın Koza Film Festivali'nde, En İyi Film Ödülü Nesimi Yetik'in Toz Ruhu'na gitse de, dikkatler altı ayrı kategoride aldığı ödülle Nisan Dağ ve Esra Saydam'ın yönettiği Deniz Seviyesi üzerindeydi. Başrollerini Damla Sönmez, Ahmet Rıfat Şungar ve Jacob Fisher'ın paylaştığı film; aşk ve iyileşme üzerine naif bir öyküyü konu alıyor. En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Müzik, En İyi Görüntü Yönetmeni ve En İyi Kurgu dallarında Altın Kozaları evlerine götüren yönetmenler Nisan Dağ ve Esra Saydam'la törene birkaç saat kala sinema üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.


Sinemaya ilginiz nasıl başladı, nelerden ilham aldınız?
Esra Saydam: Ben TRT 1 izleyerek büyüdüm. Kanalda yayınlanan filmler benim sinemaya olan bağımı güçlendirdi. Bir süre sonra babamın satın aldığı DVD oynatıcısı ile birlikte Fellini, Bertolucci ve Godard filmleri adeta ufkumu açtı. Özellikle Last Tango in Paris filmi, benim için diğerlerinden fark oluşturan bir yapımdı. Her ne kadar lisede sık sık film festivallerini takip etsem de, üniversitede iş bulamama kaygısıyla sinema bölümüne girmekten çekindim. Fakat sinema tutkum yıllar boyu devam etti ve sonunda Columbia Üniversitesi Sinema ve Güzel Sanatlar bölümünde okumaya başladım.


Nisan Dağ: Henüz 7 yaşımda, arkadaşlarımla tiyatro yapardım ve herkesin repliğini yazardım. bilkent Üniversitesi, İletişim Tasarım bölümüne girmemde Pesapane Adams, Jiri Trnka ve Tim Burton'un animasyon filmlerine olan merakım sayesinde oldu. İstanbul'da sinema okuma hayalim, ailemin bütçesini aştığı için suya düştü. Bunun üzerine üç burs alarak, sinema masterı yapmak üzere ABD'ye uçtum. Animasyona olan ilgim de, oyuncularla çalışmaya başlayınca, oyuncuların varlığının bir filme ne kadar katkı sağladığını gördüğümde azaldı. Evet, kuklalar bir kenarda hiç şikâyet etmeden sabırla sonsuza dek duruyorlar ama asla size bir oyuncunun verebileceği tadı veremiyorlar.


Peki, ikinizin yolu nasıl kesişti? Bu proje nasıl ortaya çıktı?
Esra: Columbia'dakiler her şeye fazla teorik bakıyordu. Oysa biz Nisan'la çok duygusal insanlarız. Farklı tarzda filmler yapıyor olsak da aslında dertlerimiz aynıydı. İkimiz de dışarıda kalmış insanları çok seviyoruz.


Nisan: Aslında hikâyelerimizin kalbi birdi. Esra'yla arkadaş olduktan sonra birlikte bir şeyler üretme isteği doğdu. Şükran tatilinde, ABD'de herkes ailesinin yanına giderken baktık ki biz yalnızız, 'hadi bir senaryo tatiline çıkalım dedik' ve kendimizi yollara attık. Amacımız yazlık bir şehre giderek, kafa dinlemek ve senaryolar yazmaktı. Bu hikâyeyi de Esra bana ilk orada okudu. İlk başta kısa film senaryosu olarak yazılan Deniz Seviyesi'ni bir süre sonra uzun metrajlı film olarak çekmeye karar verdik.


Deniz Seviyesi yurtdışında ne zaman gösterilecek?
Nisan: Londra'da, Raindance Film Festivalinde gösterilecek, o yüzden çok heyecanlıyız.


Bir röportajınızda Reha Erdem'in ilham kaynaklarınızdan biri olduğunu söylemişsiniz. Erdem'in başkan olduğu bir jüride yarışmak nasıl bir duygu? Nisan: Çok mutluyum. Hatta İstanbul Film Festivali'nde filmlerimiz aynı kategoride yarıştı. Bu benim için inanılmazdı. Hani hep derler ya 'önemli olan yarışmaktı' diye, ben bunu içten bir şekilde hissettim.


Altın Koza'dan önce filminiz İstanbul Film Festivali'nde de gösterim yaptı. Peki, Altın Koza sizin için nasıl bir deneyim oldu?
Esra: Her şehrin insanı ve dokusu, festivalin oluşturduğu deneyimi etkiliyor tabii. İkisi de bize değişik şeyler tattırdı.
Nisan: Evet, filmi burada daha huzurlu izledik, İstanbul Film Festivali'nde adeta alev alarak izlemiştik çünkü çok heyecanlıydık. Adana'da heyecanımızı atmış olmanın rahatlığı ve seyircinin de verdiği enerjiyle film akıp gitti diyebilirim.


Filmin öyküsünü bir de sizden dinleyebilir miyiz?
Esra: Film için, iki insanın hesaplaşma hikâyesi diyebiliriz. Bir nevi eskiye dönüp ilerlemeye çalışmanın öyküsü...


Nisan: Filmin içinde birçok katman var. İsteyen en üstteki katmanı alır, isteyen daha derinlere iner. Biraz daha açar mısınız? Mesela açıkça göstermediğimiz gay bir karakterimiz var. Bunu yaparken 'burada da bir hikâye var' demek istedik ama derinlerine girmek istemedik. Çünkü böyle ince detaylar hoşumuza gidiyor.




Damla Sönmez kimdir?
Türk oyuncu. 2009 yılında Bornova Bornova filmiyle 46. Altın Portakal Film Festivalinde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü aldı.[1]
Türk televizyonunda birçok yapımda yer alan Damla Sönmez, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nda yarı zamanlı 2 yıl keman 1 yıl piyano dalında öğrenim gördü. St. Joseph Lisesi'ni bitirdikten sonra Fransa'da Paris Sorbonne Üniversitesi'nde tiyatro eğitimi alan oyuncu, Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü'ne devam etmektedir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...