Şöhret olmanın yolu bar kapısından geçiyor

Şöhret olmanın yolu bar  kapısından geçiyor

MAGAZİN Haberleri

Oyuncu Taylan Güner, 'Yarışmadan ya da bardan çıkıp gazetelere haber oluyor. Sonra başrol oynayıp dünya para kazanıyor. Bu adalet değil...' dedi

Gizem DUMAN
Adana'da doğdu, 18 yaşından sonra İstanbul'a geldi. Orta halli bir çiftçi ailesinin oğlu. 4 kardeşi var. Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar mezunu. “Beyaz Gelincik” dizisiyle ekranlara 'merhaba' dedi. Daha sonra Duvar, Küçük Ağa ve Huzur Sokağı gibi birçok başarılı yapımda rol aldı. 2009'da rahmetli Gazanfer Özcan'ın Tiyatrosu'nu satın aldı. Ancak 2 yıl sonra kapatmak zorunda kaldı. Yapımcılığa da el attı. TV projelerine ağırlık vermeye karar verdi. Şu an Atv'nin sevilen dizisi “Kertenkele”de Şenol karakteriyle edebiyat öğretmenini canlandırıyor. Oyunculukta kendine ait bir yer edinen Taylan Güner'le projelerini ve sektörü konuştuk...
Beyazperde mi, tiyatro mu, TV mi?
Tiyatro... Tiyatro olması gereken ve sevilerek yapılması gereken bir şey. Ama gerçeğe dönüp baktığımızda TV de şart. Çünkü televizyonda para var. 
Başrol mü yan rol mü? 
Bana hep başrol ya da ikinci rol geldi ama bununla ilgili hiçbir zaman bir takıntım olmadı. Mesela dün bir sinema filmiyle anlaştık. Sadece 3 sahnem var. Ama karaktere bakıldığında senaryonun akış noktasını değiştiren bir rol. 
İlk defa bir komedi dizisinde (Kertenkele) yer alıyorsunuz...
Bu benim için gecikmiş bir proje. Kötü adam oynamayı çok istiyorum. Yıllardır hep tekdüze karakter oynadığım için artık biraz farklı olması gerekiyor. Komedi çok önceden gelmesi gereken bir karakterdi. Bu işle o kırılma noktasını gerçekleştirdik. İnşallah ileride kötü ya da sokakta yaşayan serseri bir adam karakteri gelir.
'Keşke şu dizide yer alsaydım' dediğiniz bir proje var mı?
'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz' dizisi. İsterdim böyle bir projede yer almayı. Ama projenin en başında. Dizi tuttu, devam ettiği için değil. Senaryodan, karakterlerden dolayı. 
Eşiniz de bu sektörden mi? Özel hayatınıza vakit ayırabiliyor musunuz?
Hayır, reklam sektöründe o. Arkadaş ortamında tanıştık 2007'de. O zaman olmadı. Yıllar geçti. Yine görüştük. Bu kez karar verdik ve hemen evlendik. Sürekli eşimle beraberim. Haftada maksimum 3 gün çekimlerdeyim. 
Hayata geçirmek istediğiniz bir proje var mı?
O kadar fazla ki... 2016 yılının projeleri hazır. Bir komedi filmim var, Alanya'da başlayacağız. Bir dram var, Adana'da çekeceğiz. 2016 yılı dolu dolu geçecek. 
Boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?
Spor yapmayı çok seviyorum. Uzak Doğu sporları, fitness, yüzme... Bir de yıllardır sabah 8'de kalkarım, bağıra bağıra kitap okurum. Oyunculuğa da artısı var. Dizi kültürüm yoktur. TV izlemem. Gece zaten 12-1'de eve gidiyorum. Uykum yoksa oturuyorum, gün içerisinde neler olmuş onlara bakıyorum. 
Kıvanç Tatlıtuğ ve Burak Özçivit'e gönderme: Örnek alınacak oyuncu değiller

“Burak, mesela benden sonra sektöre girdi. Ben özel hayatımı hep geride tuttum. Onlar basında ön plana çıktı”
Rol model aldığınız oyuncular var mı ?
Al Paçino. Kamera önü oyunculuk eğitimimi Özay Fecht'ten aldım. Robert De Niro'nun Amerika'daki okulunda koçluk yapmış bir isim. Türk asıllı Alman. Türkiye'deki esas oğlan, esas kadınların hepsini o yetiştirdi. Beni 6 ay Al Paçino'nun filmlerini izleterek eğitti. Türklerden kendimi en yakın bulduğum ise Erkan Petekkaya. Kendi gibi oynuyor, hiç çaba sarf etmiyor, anlatmıyor, yaşıyor.
Kıvanç Tatlıtuğ, Burak Özçivit gibi yeni nesil jönler hakkında ne düşünüyorsun?
Allah yollarını açık etsin, ne diyeyim. Jenerasyon olarak çok yakınız. Burak, mesela benden sonra sektöre girdi. Ben özel hayatımı geride tuttum. Onlar basında ön plana çıktı. Örnek alınacak oyuncu değiller. Kıvanç'ın yeri biraz ayrı. O üzerine ekliyor. Sektöre bakıldığında sansasyonel oyuncular hep ön planda. Kertenkele'de öğrenci rolündeki oyunculara bakıyorum mesela. Sabah 8 buçukta sete gitmişiz. Daha ayılamamış. “Ne oldu?” dedim. “Abi gece 4'e kadar kulüpte eğlendik” diyor. Herkes istediği gibi yaşayabilir ama bunu ekranda, sosyal medyada göstermemek gerektiğini düşünüyorum. Popüler bir meslek olabilir fakat bu işe girecek oyuncu adaylarının artık bunu diğer meslekler gibi görmesi lazım. Yarışmadan ya da bardan çıkıp gazetelere haber oluyor. Sonra başrol oynayıp dünya para kazanıyor. Bu adalet değil. Sponsorlar da buna kanıyor. “Evet ben Ali'yi Ayşe'yi tanıyorum ama ben Mehmet'i istiyorum. Çünkü basında hep Mehmet'i görüyorum. Demek bu adamın basın değeri var” diye düşünüyor. Nasıl haber olduğuna bakmıyor. Gazeteciler bana “Düzgün adamsın, seni niye haber yapayım? Her gece bir mankenle görünmen lazım” diyor. Yeni jenerasyon, kendini var edebilmek için şebeklik yapıyor TV'de. Bana gelen oyuncuların da rol modellerini sorduğumda Kıvanç'tır, Kenan'dır, Beren'dir. Hiç kimse Şener Şen dememiştir. Adam hayatını bu sektörde harcamıştır. Ne zaman gördük Şener Şen'i magazinde. İşte bunu yapmak lazım. Şu dönemde iyi oyuncu olmak önemli değil marka oyuncu olmak önemli. 
Babam ölünce namaza başladım


Taylan Güner, sık sık sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor. Her kesimden insanın buluştuğu bir platformu var. Modacısı modayla ilgili, oyuncusu oyunculukla ilgili fikirlerini sunup bir dernekle iş birliği yapılıyor. Kimsesiz çocuklar için yetimhane inşa edilmiş bu şekilde. Babası annesine şiddet uyguladığı için kadına şiddet projelerinde aktif olarak yer alıyor. Bir gün babasına kanser teşhisi konmuş ve 1 yıl ömür biçilmiş. Ve tam 365 gün sonra babası vefat etmiş. Bundan çok etkilenen Güner, o günden sonra namaza başlamış.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...