Bu mudur hizmet, bu mudur kul hakkına riayet?

A -
A +

Diyanet İşleri Başkanlığı'na; Bu yıl hac farizamızı yerine getirmek üzere kutsal topraklara gideceğimiz için, çok sevinmiştik. Ama yolda yaşadıklarımızdan dolayı çok sıkıntı çektik, çok yorulduk, manen yıkıldık. Tercihimiz, müstakil tip iki kişilik odalardı. İstanbul Havalimanı'ndan uçacaktık. Türkiye'nin her yerindeki hacı adayları bulundukları yerden, sayıları ne olursa olsun kendi il müftülükleri tarafından kafileler halinde götürüldükleri halde, Siirt Müftülüğü bunu yapmadı. Bizlere, "On bir kişilik bir grup için uçak kaldıramayız. İster uçakla, ister otobüsle, ister özel otolarınızla gidin ama mutlaka 18 Kasımda İstanbul'da bulunun. Herkes kendi başının çaresine baksın. Hac dönüşünüzde, yaptığınız yol masraflarını iade edeceğiz" dendi. Bizler de, hava muhalefeti olur diye korkumuzdan 16 Kasımda kara yoluyla Diyarbakır'a gittik, oradan hava yoluyla da İstanbul'a uçtuk. İki gün İstanbul'da bekledik. 18 Aralıkta kutsal topraklardan geri döndük. Uçağımız 11:30'da İstanbul Havaalanı'na indiği halde, ancak akşam 18:45'te Diyarbakır'a doğru uçabildik. Diyarbakır'a varış saati 21:00 idi. Oradan da kara yoluyla Siirt'e gittik. Gece yarısı 24:00'da Siirt'e vardık. Uçaklara yetişemeyip, kaçırırız endişesiyle manen çok sıkıntı çektik, psikolojimiz bozuldu. 20 gündür kutsal topraklardan döndüğümüz halde Siirt Müftülüğü vaadini yerine getirmedi. Siirt-İstanbul, İstanbul-Siirt yol masrafını değil de, sadece gidiş geliş otobüs bilet ücreti olarak her birimize 150 TL verildi. Oysa ki yaptığımız masraflar 600-700 TL'yi bulmuştu. Bu mudur hizmet, bu mudur kul hakkına riayet?! H. Ayşe Yusufoğlu, H. Avniye Batğı, H. İbrahim Batğı-SİİRT Krizden çıkmanın yolu yüksek vergiler olmamalı İlgililer, aldıkları ekonomik tedbirlerle krizi atlatmayı hedeflemiştir. Ancak kriz gerekçesiyle gündeme gelen ekonomik tedbirlerin alt ve orta sınıftaki halkın üzerine yeni yükler getirmesi, tüketiciyi bu tedbirlerin başarısını sorgulamaya yöneltmektedir. Dar gelirliye yapılan maaş zammında enflasyon oranından şaşmayan ilgililer, kamu hizmetlerine ve dolaylı vergilere yaptıkları yüksek zamlarla, krizin faturasının yine tüketiciye kesildiği izlenimini vermektedir. Özellikle insanların kullanmak zorunda olduğu akaryakıt ve ulaşım giderlerine yapılan zamlar, enflasyon oranının çok üzerindedir. En pahalı yakıtı kullanan ülkemiz tüketicisi, akaryakıttaki son ÖTV zammı ile birlikte akaryakıt için en fazla vergiyi de ödemek zorunda bırakılmıştır. Ücret artışlarında enflasyon oranını baz alan ilgililer, dolaylı vergilere yaptıkları bu zamlarla, alt ve orta ekonomik sınıftaki halkın alım gücünü giderek zayıflatmaktadır. Ayrıca, harcamadan tahsil edilen bu vergilerin artışıyla, gelir dağılımındaki dengesizlik giderek artmaktadır. Kamu hizmetlerine enflasyon oranının üzerinde zam yapılamayacağına dair yüksek yargı kararları varken, dolaylı vergilere özellikle yılın son günlerinde bu zamların yapılması, tüketiciyi kızdırmıştır. 729 TL brüt geliri olan asgari ücretliden kesilen gelir vergisi bile tek başına bu ironiyi göstermeye yeter durumdadır. Tüketiciler Birliği, artık hükümetin tüketici yanlısı ekonomik çözümler üretmesini beklemektedir. Ekonomik krizden çıkmanın anahtarı yüksek vergiler değil, alım gücü artmış olan halkın varlığıdır. Bir an evvel bu yanlıştan dönülerek, halkın üzerindeki ÖTV yükü hafifletilmeli, yapılacak vergi reformuyla, gelir ve servet durumuna bağlı vergilendirme esas alınmalıdır. Nazım Kaya (Tüketiciler Birliği Başkanı) 'Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneği' 1 maaş tutarına çıkarılmalı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunuyla, öğretim yılına hazırlık ödeneğinin yüzde 4 oranında 25 TL zamlanarak 540 TL olarak belirlenmesi, enflasyon oranları ve sağanak gibi yağan zamlar karşısında hiçbir değer ifade etmeyecektir. Başta öğretmenler olmak üzere, eğitim çalışanlarının ekonomik durumları çok kötü, bu sebeple, 540 TL olan eğitime hazırlık ödeneğinin bir maaş tutarına yükseltilmesi ve saatlik ek ders ücretinin de 10 TL olması gerekir. Eğitim çalışanlarına her yıl kış mevsimi başında 500 TL yakacak yardımı yapılmalı, mahrumiyet bölgelerindeki öğretmenlere 250 TL tazminat ödenmelidir. 540 TL'lik miktarı yetersiz buluyor ve ödeneğin yalnızca öğretmenlere ödenmesini adaletsiz bir uygulama olarak görüyoruz. Yıllardır süren bu mağduriyete son vermek adına, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun konuya el atması gerekir. Ödeneğin bir maaş tutarına yükseltilerek, bütün eğitim çalışanlarını kapsaması yönünde yasal düzenlemeler yapmalıdır. Mine Kıvrak (Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkan Yardımcısı)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.