Hareket eden vücut yara kapmaz

A -
A +

KIRIŞIK YATAK BİLE YARA YAPAR! Nevresim takımları temiz ve büklümsüz, ütülü olmalıdır. Çarşaftaki küçük kırışıklıklar hem nokta basıncının artmasına hem de deride küçük sıyrıklara sebep olabileceği için hastanın yatağında çarşaflar gergin ve düz olmalıdır. Değerli okuyucular, geçen hafta büyük ilgi gören yatak yaraları (dekübitus veya basınç ülseri); adlı konumuzu bugün korunma ve tedavi yollarıyla noktalıyoruz. Basınç ülserlerinden korunmada şu yollar izlenmeli: > Riskli bölgelerin uzun süre basınca maruz kalmasının önlenmesi > Doku beslenmesini arttırıcı tedbirlerin alınması > Risk faktörlerinin azaltılması ve asıl hastalığın tedavi edilmesi YARIM SAATTE BİR YER DEĞİŞTİRİN En tesirli tedbir, hastanın mümkün olduğu kadar hareket ettirilmesidir. Eğer mümkün değilse, hastanın pozisyonu düzenli olarak her 30 dakikada bir değiştirilmelidir. Önce yüzüstü pozisyonu, sonra 30 derece sağ yan pozisyon, sonra sırtüstü pozisyonu, daha sonra da 30 derece sol yan pozisyon, ardından yine yüzüstü pozisyonu... Böylece basıncın daha geniş bir alana dağıtılması ve basınç altında kanla yeterli beslenemeyen bölgelerin adeta nefes alması ve beslenmesi sağlanarak yara oluşması için gereken süre uzatılmış olur. Hasta havalı özel yatakta yatırılmalıdır. Bacaklar, ayak bileği ve topuk özel bot gibi koruyucu kılıflarla korunmalı ve yatağa az temas ettirilmelidir. Hava yastık ve yatakları veya köpükler basıncı azaltmak için kullanılır. Cildin günlük bakımı mutlaka yapılmalıdır. Bu amaçla, eğilimi olan alanlar önce buzla hafif ovuşturulur, ardından yumuşak bir havlu veya saç kurutma makinesiyle kurutulur. HİJYEN ÇOK AMA ÇOK ÖNEMLİDİR Sızıntı varsa deri ılık suyla çok temiz tutulmalıdır. Nemlendirici losyon ve kremler kullanarak derinin kuruması engellenmelidir. Yatak ile riskli bölge arasındaki sürtünme en aza indirilmeli ve sürtünme ile deride oluşacak küçük bir yırtığın dahi yatak yarasına dönüşebileceği, idrar ve gaita bulaşması ile bu küçük sıyrıktan enfeksiyon gelişebileceği unutulmamalıdır. Ameliyat sonrası bakım Özel bakım isteyen hasta, ameliyat sonrası dönemde ortalama 2-4 hafta yüzüstü pozisyonda tutulur. Bu yapılamıyorsa özellikle akciğer problemli hastalar, havalı yataklarda sırtüstü pozisyonda yatırılabilir. Ağızdan beslenme ve bağırsak programlarına genellikle 3 gün sonra başlanır. Kültürlere ve biyopsilere göre uygun antibiyotik seçimi yapılmalıdır. Yaraya yol açan basıncın mutlaka ortadan kaldırılması gerekir, yoksa tekrar nüks eder. YATAK YARALARININ SAFHALARI Basit kızarıkla başlayıp dokunun çürümesine yol açan handikaplar > Basınç ülserleri 5 kategoride değerlendirilir. Bu ülserler ayrıca enfekte olup olmamalarına göre de sınıflanırlar. Konservatif veya cerrahi tedavi seçimi enfeksiyonun varlığına ve safhasına göre yapılır. İşte o evreler... 1. EVRE: Kemik çıkıntı üzerindeki deride basmakla solmayan eritem (kızarıklık) dokuda dönüşümlü sertlik olur, basınç 1 saat içinde kaldırılırsa, dokunun tamirine fırsat ve imkân verir. 2. EVRE: Deriyi içine alan yüzeyel yara, ağrı, deri renginin mavi-mor renkte olması, içi sıvı dolu baloncuklar veya yüzeyel krater görülür. Basıncın kaldırılma süresi 36 saate uzar. Bunun için hastanın pozisyonu çok sık değiştirilmelidir. 3. EVRE: Deri ve derialtı dokuyu içine alan derin yara, krater, ödem, kemiğe kadar uzanan iltihap görülür. Ülserlerde cerrahi uygulama ile temizlik yapılmalıdır. Pansumanlar ve proteolitik (ölü dokuları yok edici) enzimlerle desteklenmesi gerekir. 4. EVRE: Kas, kemik, adalelerin kemiğe yapışma yerlerindeki bursa denen kese gibi destek dokuları da içine alan, eklem ve boşluklara (rektum, vajina gibi) ulaşan ileri derecede yaralardır. 5. EVRE: Eklem, vücut boşluklarına (rektum, barsak, vajina, mesane gibi) kadar uzanan geniş ve derin ülser. 3., 4.ve 5. evrelerde yara kapanması için cerrahi girişim mutlak şarttır. Yara bölgesindeki ölü dokular kaldırılıp temizlendikten sonra çeşitli plastik cerrahi tekniklerle doku yaması yapılır. Bu evrelendirme, özellikle uygun tedavi planlanması esnasında önemlidir. TEDAVİ Yatak yaralarının tedavisi başlıca şu amaçlara dayanır: > Risk faktörlerinin azaltılması > Basıncın kaldırılması > Ölü materyalin uzaklaştırılması > Enfeksiyonun kontrolü > Yara bakımı ve pansumanı Dekübituslülerin tedavisinde koruyucu ve önleyici yaklaşımlarla yaraların oluşmasının engellenmesi, hastanın ve yakınlarının bakım konusunda bilgilendirilmesi, hastalık gelişmişse de erken dönemde koruyucu yaklaşımlarla tedavi edilmesi en önemli yöntemdir. Cerrahi tedavi gerektirdiğinde ise öncelikle doku temizliğine itina gösterilmeli, ardından ülser lokalizasyonu, derinliğe ve nüks ihtimaline göre en uygun yeniden tamir planlanmalıdır. Hastalar ameliyat öncesi ve sonrası dönemlerde uygun şartların sağlanabileceği yataklı sağlık kuruluşlarında tedavi ve takip edilmelidir. Sosyal hizmet uzmanları ile özel bakım için de yardımcı sağlık personeli temin edilmeli ve hastanın kendi bakımı konusunda da bilgilendirilmesi gerekir. OKUYUCULARIMIZA CEVAPLAR Çocuğa yapılan aşılar zararlı mı? > Rumuz Berrak Şelale > Çok güvendiğim bir kitapta aşıların çok zararlı olduğu, 5-10 sene sonra bu zararların ortaya çıkabileceği yazıyor. 7 yaşında kızıma 3 gün önce okulda karma aşı yapıldı, hâlâ ateşi ara ara 38.5'i buluyor. Gerçekten aşılar zararlı mı, yaptırmasak mı? Bu konuda ne tavsiye edersiniz? Diğer çocuklarda bu kadar ateş olmamış, niye kızımda oldu? CEVAP: Kıymetli okuyucumuz, eğer yerinde kullanılan aşılar olmasa idi, Türkiye'de ortalama ömür erkeklerde 73, kadınlarda 76'ya çıkamazdı. Bazı ticari istismar ve art niyetlerin dışında aşılar, hayat kurtarıcı ve çocuk felci gibi hayat boyu üzücü sakatlıkların ortaya çıkmasını engelleyici olup yaş gruplarına göre hiç de ihmal edilmemesi gereken tıbbi koruyucu tedbirlerdir. Aşı sonrası bazı çocuklarda 38-38.5'C'ye kadar yükselebilen ateş olabilir. Çünkü aşı ile vücuda hastalık yapma potansiyeli azaltılmış mikrobik solüsyonlar verilmektedir. Bundan dolayı aşı sonrası ateş düşürücülerin 1-2 gün verilmesi, rutinde bir uygulamadır. Bu konuda Sağlık Bakanlığımıza güvenin ve tavsiyelerine uyun. Yine de merak ettiğiniz ve şüphelendiğiniz bir konu varsa derhal hekiminize müracaat edin lütfen! Kanser kökünden geçer mi? > A.K. > 53 yaşındaki bir yakınımın rektumunda 'kötü hastalık' çıktı, 6 ay kemoterapi gördü. İlerleme tamamen durmuş. Ancak karaciğerde yağlanması var. Neler tavsiye edersiniz? CEVAP: Değerli okuyucumuz, rektum kanserleri bazı ailelerde, çok et tüketenlerde, posasız gıdalar ile çok beslenenlerde daha sık görülür. Özellikle 45 yaşından sonra kabızlık, zaman zaman olan uzun süredir devam eden ishal, dışkı ile kan gelmesi durumlarında derhal hekime müracaat edilmeli, yapılacak çok basit hekimin eldivenle vazelinli parmakla rektal tuşe dediğimiz makat muayenesi ile böyle durumların % 70'i tespit edilebilir. Kalın barsak kanserlerinin ilk yayıldığı yer karaciğer olup bu organın görüntüleme tetkikleri ile normal bulunması sevindirici bir sonuçtur. Tümör tamamen alındıktan sonra PET denilen ileri tetkikler ve hekim tevsileriyle durum kontrol altına alınır. Fakat aşırı ve dengesiz beslenme neticesi ortaya çıkan karaciğer yağlanması, mevcut kanserin iyileşmesi konusunda olumsuz etki yapar. Aman beslenme tarzına dikkat etsin! Bol zeytinyağlı sebze, yeşillik, salatalık, suda buğulama balık ve her çeşidinden 1 tane olmak kaydıyla meyve son derece faydalıdır. Kola, çikolata ve şekerli gıdalardan zinhar uzak dursun. Dahiliye uzmanına muayene olsun, dertlerinden kurtulsun! Düşmelerde beyne dikkat! > Hülya Sayın > 24 yaşındayım, boyum 1.57, kilom 55. Bundan 10 gün önce düştüm, çeneme dikiş atıldı, dikişleri aldırdım, özellikle sağıma ya da soluma yatarken feci başım dönüyor. Başımı düz tutunca geçiyor, boynumda düzleşme ve çok şiddetli olmayan ağrı var, boynumda ve omzumda uyuşma yok. Sizce ne yapmalıyım? Nasıl iyileşirim? CEVAP: Sevgili kardeşim, yüksekten düşme, trafikte şiddetli ani fren, Allah korusun trafik kazaları gibi boynu direkt ve oldukça etkileyen durumlar sonrası özellikle de boyun omurgasının statiği etkilenir. Bu normal dengenin bozulma sonrası atardamarların sıkışması, beyin ile beyinciğin geçici ve ani kanlanmasının azalmasına bağlı, özellikle de boynun sağa-sola, öne-arkaya çevrilmesini takiben vertigo dediğimiz çok şiddetli baş dönmeleri olabilir. Burada öncelikle yapılacak şey; boynun düzleşmesini önleyici, omurları normal pozisyonlarında dengede tutucu egzersizler yapmak, ani soğuk ve rüzgârdan korumak, gerekirse boyun adalelerini rahatlatıcı ve o bölgedeki sinirleri güçlendirici, beynin beslenmesini denge sağlayıcı hekiminin uygun göreceği ilaçları kullanmaktır. Annemin hep kalbi çarpıyor > Fulya Seven > Annem her şeyi kafasını takan bir insan, sürekli kalp çarpıntısı oluyor. Doktora gitmeyi de kabul etmiyor, ne yapacağımı bilmiyorum, çok korkuyorum. Evde tedavisi var mı? CEVAP: Saygıdeğer okuyucum, öncelikle şunu ifade etmeliyim ki; çarpıntı bir hastalık değil, belirtidir. Her yaş grubunda çarpıntıya sebep olabilecek hastalıklar değişiktir. Detaylı fizik muayene ve buna göre yapılacak gerekli tetkikler sonucu çarpıntının asıl sebebi bulunarak, nedene yönelik tedavi asıldır. Ezbere, sadece çarpıntıyı giderecek ilaç kullanmak son derece mahsurludur. Çarpıntı, kalbin ileti yollarının her hangi bir anormalliğinden (hasta sinüs sendromu, atrial fibrilasyon, W.P.W sendromu gibi) olabileceği gibi çeşitli organların salgıladığı hormonların dengesizliği (hipertiroidi, hipotiroidi, Cushing sendromu, feokromasitoma, tedavisiz hipertansiyon, kontrolsüz bazı ilaçlar gibi) sonucu da olabilir. Tüm bunlar, ancak ve ancak detaylı muayene ve tetkiklerle elde edilecek neticelere göre belirlenebilir. Sonuçların hepsi normal çıkarsa çarpıntı psikolojik faktörlere bağlanır ve ona göre tedavi edilir. Anneniz en kısa zamanda dahiliye uzmanına muayene olsun, dertlerinden kurtulsun! HER DERDİNİZİ BANA YAZIN Bana sağlıkla ilgili her konuda soru iletebilirsiniz. Uzmanlık alanımın dışındaki konuları ise ilgili hekim arkadaşlarımızı da misafir ederek sizlere elimden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışacağım... e-mail: aile.doktoru@tg.com.tr Adres: 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna-İSTANBUL

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.