Beşiktaş'ta neler oluyor?..

A -
A +

Koca Beşiktaş ne hale geldi, getirildi!.. Elbette bu durumdan birinci derecede sorumlu olan Yıldırım Demirören'dir, ama Fikret Orman da "bu sorumluluğa ortak olmak için" elinden geleni yapıyor!.. Göreve "durumu bile bile" talip olan ve geldikten sonra da "Ölmüş bitmişiz" sızlanmaları ile haftalar geçiren Orman yönetimi, "Demirören'in mahkemeye verilmesinden, Quaresma'nın gönderilmesine kadar" bir çok hayati olayda öyle gaflar yapılıyor ki, "amatörlere bile yakışmaz!.." Tam bir "kararsız Kasımlar görüntüsü vermek için" adeta özel çaba harcıyorlar, sonunda verilen karar da en iyiyi, iyiyi bir tarafa bıraktım, zaman zaman "alınmaması gereken" en kötü karar oluyor!.. Quaresma'ya yapılanlara bir bakın; Beşiktaş'a yakışır mı?.. Daha dün, "futbolcularına haklarını ödememek ve bunun için sahte belge düzenlemekten ceza almış" bir kulübün, "istemediği bir futbolcuyu bezdirip kaçırmak için" böyle bir yola baş vurması utanç verici değil mi?.. Quaresma "sıradan bir sporcu değil"; yarın Portekiz medyası TV'cisiyle, gazetecisiyle başımıza üşüşür, iş FIFA'lara, UEFA'lara kadar götürülürse ne olacak?. Adamı istemeyebilirsin, göndermek de isteyebilirsin; bu "en tabii hakkın", ama bunun bir usulü, erkanı, adabı, sözleşmesi, imzası, hukuku var; ona uyacaksın. Beşiktaş'ın, Türk Futbolu'nun prestijini düşüneceksin!.. "Bezdirip kaçırırım" ne demek; "bunlar" ancak "Kaddafi'nin oğlunun kulübünde olabilecek şeyler!.." Neymiş, "Quaresma ile yan yana gelip el sıkışmamış, onunla tek kelime konuşmamış, beraberce bir idmana çıkmamış" bir Hoca "onu istemiyormuş", öyleyse "tıpış tıpış gitmeliymiş"; baş üstüne!.. Türkiye bir hukuk devleti değil mi?.. Burada FIFA / UEFA talimatları geçerli değil mi?.. Sözleşmeler "bakkal kağıdı" mı?.. "Sporcu hakkı" bir yana Beşiktaş yönetimi, "insan hakkına saygı göstermek" zorunda değil mi?.. Dahası, "pahalıları ve yaşlıları gönderip, gencecik, savaşan bir takım kuracağız" lâflarının da havada kaldığı çok çabuk ortaya çıktı; Avrupa'dan "gideceklerin yerine getirilen ve kaçıncı sınıf oldukları bonservis bedellerinden belli olan" futbolcularla takviyeli Beşiktaş konusunda "en sert cevabı" bizzat siyah-beyazlı taraftar verdi, Fikret Orman'a; "2000'i bile bulmayan kombine satışı"; çok yazık!.. Ey Demirören ve Orman yönetimlerinin yöneticileri, ey bu yönetimlerin seçilmiş denetçileri, ey Beşiktaş Divan Kurulu ve ey Beşiktaş Genel Kurulu'nun sayın üyeleri, "bu olanlardan" sizler de sorumlu değil misiniz?.. Bütün "bunlar olur" ve Beşiktaş Kulübü "bu hâle getirilirken" nerelerdeydiniz ve hâlâ neredesiniz?.. 10'luk test!.. Bizim için iyi başlamadı Londra Olimpiyatı!.. İki halterci ve bir atletimizde "doping" ve Londra'da bir otelde "ölü bulunan" spor adamımız ile ilgili haberler, inşallah o kadarla kalır ve bu haberlerin yerini, "sporcularımızın alacağı madalyaların haberi" doldurur!.. Olimpiyatlarda benim çıtam; "Engelli olimpiyatı hariç, toplam 10 madalya normali, altı başarısızlığı, üstü başarıyı işaret eder!.." Şöyle ki; 2-3 altın, 3-4 gümüş, 4-5 bronz!.. "Katılım sporcu sayısı" itibariyle "övündüğümüz" rakamın "bir şey ifade etmesi için", mutlaka "madalyaları sayacağız"; bakalım Londra'dan "ne" getirilecek?.. Puffff!.. Bu nasıl iş, bu nasıl gazetecilik?.. "Hadi adını yazmamayım", koskoca gazetenin internet sitesinde manşet; "Aziz Yıldırım'ın talimatı ile gizli operasyon; Fenerbahçe mutlaka Arda Turan'ı alacak" haberi!.. Bu haberin yanında bir başka haber; Fenerbahçe Kulübü'nün resmi açıklaması; "Arda ile ilgili bir girişimimiz yok, düşünmedik bile!.." Bu iki haber yan yana konuyorsa, "iki alternatif var" demektir: 1 - Ben "yalan" yazıyorum!.. 2 - Fenerbahçe "yalan" söylüyor!.. Hangisi?.. İşte "gazeteci olarak" itibarımızın sıfırlanması "böyle" oluyor!.. Tuncay'ın dramı!.. Nereden nereye!.. "Taş yerinde ağırdır" sözünü hatırlamayanların başlarına neler geleceğini gösteren son örmektir; Tuncay Şanlı!.. Türk Milli Takımı'nın ve Fenerbahçe'nin "en gözde futbolcuları arasında yer alırken", bugün geldiği nokta ortada; "Ortada kalmış da ağlayanı yok!.." Yazık!.. Erol Kaner!.. Hey gidi Erol hey!.. Gazetecilik / spor yazarlığı / meslek kuruluşlarında yöneticilik, balotaj kurulları üyeliği / büyüklü küçüklü çeşitli gazetelerde ve TRT'de yöneticilik, şeflik, müdürlük / Beşiktaş Kulübü Divan Kurulu üyeliği / Türk Kalp vakfı basın danışmanlığı ve vakfın dergisinin yayın kurulu üyeliği / spora ve gazeteciliğe adanmış dolu dolu ve Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü'ne lâyık görülmüş bir hayat!.. O İstanbul'daydı, ben Ankara ve İzmir'de; "gazetecilik görevleri" ve "dernekçilik" bizi sık sık bir araya getirirdi; dost olarak, meslektaş olarak ona saygım ve sevgim büyüktü, ama asıl insan olarak "dürüstlüğüne ve ilkeliliğine hayrandım!.." Yaşıtımdı; "aramızdan ayrıldığı haberini gazetelerde okuyunca", gözlerim nemlendi; "giden gidiyor", yeri de kolay dolmuyordu!.. Ailesine baş sağlığı ve sabır, Erol Kaner'e rahmet ve cennette bir köşe dilerim; nur içinde yatsın!.. Spor basınımızın vefasızlığına ve elbette Beşiktaş resmi internet sitesinde ona "4 satırı reva görenlere" de selâm ederim!.. Bu mu gazetecilik?.. Bodrum'da Fatih Hoca'nın evinde kardeşim Hıncal Uluç ve sevgili Nebil Özgentürk'le beraber yemek yedik, sohbet ettik; neredeyse 2.5 saat!.. Bu arada "Galatasaray takımını ve transferlerini" de konuştuk!.. Sorduğum sorulara son derece rahat, açık, net cevaplar verdi!.. "Sohbet olduğu için" bir kelimesini yazmadım!.. Daha sonra, gazetelerde "Terim'in ağzından çıkmış gibi yazılan" öyle şeyler okudum ki, şaştım kaldım!.. "Atmak olur" da, "Bu kadarı olmaz!.." Bir gazeteci olarak utandım!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.