Suriye, bataklığa dönebilir

A -
A +

Arap Baharı ile birlikte başlangıçta Orta Doğuda ne kadar diktatoryal yönetim varsa hepsi gidecek diye bir intiba verildi. Tunus, Mısır, Yemen ve Libya'nın başındaki kaşarlı zalimler, halk ayaklanmasıyla devrildiler. Sadece Libya'ya dışarıdan müdahale yapıldı. O da devrin Fransa cumhurbaşkanı Sarkozy'ye fırsat vermemek için NATO devreye girmişti. Netice itibariyle Batı, şu veya bu şekilde Orta Doğu ülkelerinin başına getirdiği mutemetlerini bertaraf ediyordu. Artık yaşları ilerlemiş, son çalışma tarihleri bitmişti. Ama Batının mutemetleri/güvenilir adamları, bunlardan ibaret değildi. Suriye ise ilk akla gelen olmamıştı. Bu memleket, o sırada sanki Türkiye'yle birleşiyordu. Yoksa, Suriye, tehlikeyi sezmiş de Türkiye'ye mi sığınıyordu? Bugün gelişen sorular şunlardır: -Arap Baharı, asıl Suriye için mi başladı? -Asıl hedef, Türkiye'nin bölgeye açılmasını önlemek miydi? -Bölgesel güç olan, ilk 10 devlet arasına girmek isteyen Türkiye, tökezletilmek mi istenmekte? -Oyuna mı geldik? Sürpriz şekilde bir "Kuzey Suriye" problemi söz konusu olmuştur. Bunun kısa ve net adı Kandil'in Suriye'nin kuzeyine taşınmasıdır. Bu tehlikeli niyet, önlenemezse Türkiye'nin Orta Doğu hududu kapanır. Diğer taraftan Suriye'ye Çekiç Güç kurulmasından söz edildi. Çekiç Güç, bizim için iyi bir hatıra değildir. Arap Baharı hareketi, gelip Suriye'de niçin durmuştur? Bu hareketin sahiplerine sormak lazım. Orta Doğudaki diktatör rejimler şurada adı geçen 5 devletten mi ibaret? Şayet bu hareket, bölgedeki diktatörlükleri ortadan kaldırmak gibi bir samimi niyet taşıyor idiyse başlangıçta olduğu gibi şimdilerde de eş zamanlı olarak bütün diktatör rejimlerine karşı devam etmesi gerekmez miydi? Diğer 4 devletin başındaki diktatörler kolay devrildiler. Suriye diktatörü uzun süredir direnmekte. Bunun birkaç sebebi var: Baastan beslenen Suriye diktatörlüğü, müesseseleşmiştir, Beşar Esad'ı batılı emperyal güçler işbaşına getirmemiştir, ülke yönetiminin Rusya ve Çin'le ideolojik İran'la itikad bağları vardır. Bu sebeple de bu devletler, ilk günden itibaren Suriye diktatörüne destek oldular. Şimdilerde Türkiye ile İran, zaman zaman soğuk anlar yaşamaktalar. O da yetmedi, Rusya'nın Suriye'ye savaş gemileriyle tanklar çıkardığı da iddia edilmekte. Kuzey Irak'ın da Kuzey Suriye üzerinden Akdeniz'e önce enerjisini indirme planında olduğu söylenmekte. Esad rejimi, bir taraftan milli kuvvetlerle çarpışırken diğer taraftan PKK'yı hem desteklemekte ve hem de Suriye'nin Kuzeyini ona bırakmak gibi çok tehlikeli bir taktiği hayata geçirmeye çalışmaktadır. Hillary Clinton, bu havada Türkiye'ye gelerek dışişleri bakanı, başbakan ve cumhurbaşkanıyla görüştü. Dedikleri şunlar: Türkiye, çok güzel bir memleket, PKK'ya karşı Türkiye'nin yanındayız, Suriyeli muhaliflere yardımcı olmak lazım, Esad yakında gider. Ama herhalde masada konuşulanlar bunlardan ibaret değil. Suriye, çok uluslu bir ihtilaf haline gelmiştir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.