"O kafa!.."

A -
A +

Yanlış hatırlamıyorsam, "o kafa" , sevgili Rauf Tamer'in "bir zamanların" Tercüman'ındaki köşesinde "gazetecilik literatürüne kazandırdığı" çok ünlü bir deyimdir!.. "O kafa" o gün neyse, bugün de "odur", bir santimlik, bir atımlık, bir bakımlık bile değişemediğini hâlâ göstermektedir ve ne yazık ki, sporumuzda da "hakim kafadır!.." "Bu sezon bizi statlarında oynatmadılar, seyircileri de, yöneticileri de, takımlarının bu hafta bizim stadımızda bizim takımla oynayacağı maça gelmesin" diyen "kafa", işte "o" kafadır!.. Sadece İtalya'da değil, dünyada bile "birbirlerinin en büyük rakibi olan" takımların başında gelen İnter ile Milan daha dün "en iyi forvetleri" Pazzini ve Cassano'yu takas ederlerken, "Ya başarılı olursa, taraftarım bana ne der, sokakları dar eder" diye düşünerek, mesela "başına dert olan" Quaresma'yı, "Galatasaray ile doku uyuşmazlığına düşen" ama hâlen Türkiye'de, "bir sezonluk ve bütün Trabzonspor takımının çalıştığı" Burak dahil, "golcü" olarak "ondan daha iyi bir golcü" göremediğim Baros'u takas etmekten korkan "kafa", işte "o" kafadır!.. "Burak gittikten sonra" golcü aramaya başlayan, ama hâlâ bulamayan, Galatasaray'ın nerede ise "nohut / çekirdek parasına vereceği" Baros için "Galatasaray'ın artıklarının Trabzonspor'da işi yok" diyebilen kafa, işte "o" kafadır!.. Dahası, "takımları ve kendileri için, Alex'sizliğin, kulübede oturan Alex'lilikten kat be kat daha iyi olduğunu göremeyen" kafalar, işte "o" kafalardır!.. Saha içinde, "bazı futbolculara farklı davranmak" ile "pozisyonları farklı yorumlayıp, farklı düdük çalmak ya da çalmamak" arasındaki farkı anlayamayan ve "Cüneyt Çakır, Alex'e farklı, bize farklı davranıyor" diye şikâyet etmeye kalkan, yani, "bu farklılık" ile Cüneyt Çakır'ın bütün futbolculara vermek istediği "Sizler de Alex gibi olun, sizler de farklı davranılmayı hak edin" mesajını bile alamayan "kafalar", işte "o" kafalardır!.. "Savunmasını gönüllü olarak üstlendikleri" bazı yöneticiler için "haklı olarak" durup dinlenmeden "Yargıyı etkileyecek haberler yapmayın, yorumlar yapmayın, yazılar yazmayın" derken, kendileri yüzlerce, binlerce defa, hatta mahkeme kararından sonra bile, "son karar" Yargıtay'a kalmışken, "Tertemizlerdir, suçsuzlardır, onları göz altına alanlar, tutuklayanlar, mahkûm edenler suçludur" diye kampanya sürdüren, "Suçludur" demenin "yargıyı etkilemek", ama "Suçsuzdur" demenin "yargıyı etkilememek" olduğunu zanneden "kafa", işte "o" kafadır!.. "Şunları, bunları, onları, ötekileri yapmanın, suçsuzluğun karinesi olamayacağını" anlayamayan, dahası "Bunları yapan, başaran insan nasıl suçlu olabilir" diyebilen, yazabilen, ama tarihin, "ülkesi ve ülkesinin insanları için çok büyük ve faydalı işler yaptıkları hâlde, çok ağır, hatta insanlık suçları işledikleri için hem yargı önünde, hem tarih önünde mahkûm olanlar ile dolu olduğunu" göremeyen "kafa", işte "o" kafadır!.. Olimpiyatlarda, "Madalya alamazlarsa çalışma kamplarına gönderileceklerini bilen" Kuzey Koreliler bile "onca altın madalya ile ülkelerine dönerlerken", bizim "başarısızlığımızı" hiç yüzleri kızarmadan "ülkemizde altın ödüllerine boğulacak" sporcularımızın "stres yüklenmiş" olmasına bağlayan "kafa", işte "o" kafadır!.. "O kafa" değişmedikçe, sporumuzda "çok şeyi" değiştiremeyeceğiz; "tellaklar" değişse bile, hamam "eski" hamam olarak kalacaktır!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.