Sıra kime geliyor?..

A -
A +

Aziz Yıldırım-Aykut Kocaman-Alex üçgenindeki "şimdilik düşük seviyeli, ama giderek dozunu arttıran gayrı nizami çatışmanın Fenerbahçe'ye verdiği zarar", ilk kurbanını seçmiştir; Selçuk Şahin!.. Yıllarca ay-yıldızlı ve sarı-lacivertli formalara hizmet vermiş bir futbolcunun "ne duruma düşürüldüğünü" görmek için, adına "sosyal" denilen ama "insafsızlığın zirve yaptığı" iletişim âleminde, "onun için neler yazıldığını" okumak kâfidir!.. Selçuk Şahin, "futbolcu", hatta "sporcu" olarak benim hazzettiğim bir oyuncu değildir; ama "ona yapılanları" ve de Aziz Yıldırım-Aykut Kocaman-Selçuk Şahin üçgeninin "asıl" demirbaşına gösterilemeyen tepkinin, "onu hedef seçerek" acımasızca ortaya konmasını da kabul etmem mümkün değildir!.. Selçuk Şahin olayı, yıllardan beri bilinçaltında bastırılan bir tepkinin "nihayet" patlamasıdır!.. Bu patlamada Selçuk Şahin, sadece "saptırılmış hedef" olarak kullanılmaktadır!.. Eğer, "asıl hedef", durumu hâlâ anlayamamışsa, işaretler başlamıştır; bu defa "benzer" ve "ağır" tepkiler ile ve "saptırılmış hedef" olarak çok yakında sıra "heykeli dikilecek" Alex ile Aykut Kocaman'a gelecektir!.. Peki, ya sonrası?.. "Mikrofon elde", kadın ve çocuk seyircilere, "şike soruşturması sırasında" yerlere konulamayan, göklere sığdırılamayan "muhteşem" destek kıtasına sunulan fırça ve ardından yapılan "organize" suçlamasının unutulması mümkün müdür?.. Evet, "Aykut Kocaman-Alex ikilisi" de aradan çıkınca, sıranın "kime ve nasıl geleceğini sezmek ve beklemek için" kâhin olmaya gerek yoktur!.. Pazar gecelerinin Futbol Programları'nın çoğunluğunda "Aziz Yıldırım'ın artık gitmesi gerektiğine dair" sözler yoğun olarak ve "korkusuzca" edilebiliyorsa, Fenerbahçe Başkanı'nın önündeki "koruma kalkanının da delik deşik olmaya başladığını" söylemek, hata olmayacaktır!.. Çok açıktır ki, "tek ve ezen adam" olmak tutkusu, "Şike soruşturmasında Fenerbahçe zırhıyla korunma stratejisi", dahası "bu tutku ve stratejinin kör ettiği yönetsel gözler" ve de medyadaki goygoycular dahil, "ona gerçekleri söyleyemeyen ve göstermeyen" etraf, bu "hazin" ve "kaçınılmaz" yolculuğun "dikenli ve acıtan" yollarını döşemiştir!.. İşte, "zamanında bırakmak" ile "zamanında bırakmamak" arasındaki "iki harflik" farkın, bir "efsaneyi getirdiği" nokta burasıdır!.. Temenni ederim ki, çok geçmeden "bırakmak zorunda kalan" ya da "bıraktırılmak zorunda kalan" durumuna düşmesin; en büyük paydaşı olduğu "Selçuk Şahin" olayından ders alsın; sıranın "asıl hedefe gelmek üzere olduğunu" da anlasın!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.