Kendini ispatlama tutkusu!..

A -
A +

Bu yazıyı yazarken, Estonya maçına 10 saat var; yazım Estonya maçından 7 saat sonra okunmaya başlayacak; onun için "yazımın Estonya maçında oynayacaklar ve oynatacaklar üzerinde bir etkisi" ve dahası, "Estonya maçını 8-0 kazanmış bile olsak", benin aşağıda yazacağım görüşlerimde bir değişiklik olmayacak!.. Ben, bir teknik adamın sahaya çıkardığı tertibi, oynatacağı taktiği "peşin peşin eleştirmem", hatta "sonuç almışsa" alkışlarım da!.. Onun için "Hollanda maçına şu veya bu tertiple çıkması, şu veya bu taktikle oynaması" beni "spor yazarı olarak" pek fazla ilgilendirmez, ben "tertibin ne yaptığına, taktiğin neye yaradığına ve sonuç üzerindeki etkilerine bakar", eleştirilerimi, "bu çizgide yaparım!.." "Selçuksuz, Gökhansız ilk 11", daha soyunma odasında "sahaya çıkacak takıma şu mesajı" vermemiş midir; "Benim basın toplantısında ve soyunma odasında söylediklerime bakmayın, benim bilinçaltım da, bilinç üstüm de Hollanda'dan korkuyor!.." Ben, eleştirirsem, "ilk 11'deki Selçuksuzluğu ve Gökhansızlığı " sadece "bu sebeple eleştiririm!.." Amma, benim "asıl eleştirim", Abdullah Avcı Hoca'nın, "ikinci yarının ortalarına doğru, takım mağlûpken ve bir puan bile elden gidiyorken", sahaya müdahalelerinde, "hâlâ Selçuk'u ve Gökhan'ı düşünmemesinedir!.." Hele hele "gol ümidini" Burak'ı da oyuna sokarak, "Umut-Burak ikilisinde ararken", onları "futbol dili olarak en iyi anlayan" ve "hücum gücü, hücum pası, hücum vuruşu olarak" ülkenin "en iyisi" Selçuk'u "kulübede gözünün önünde otururken" bile unutmasınadır!.. Bakınız çok açık yazıyorum; Türk Milli Takımı, "kendini ülkeye, spor kamuoyuna ispatlamak durumunda hisseden" teknik adamların "kaprislerini, komplekslerini, tutkularını ve sabit fikirlerini deneyeceği" bir oyuncak değildir!.. "Ülkenin en formda oyuncuları bile oynamayabilir" denilerek başlayan serüven, "tarihinin en kötü futbolunu oynayan" Hollanda önünde iflâs etmiştir!.. Sanıyorum ki, Abdullah Hoca, birkaç gece yatağında, "en iyi ve en formda adamları oynatmayarak, Hollanda'yı mağlûp eden sihirbaz Hoca ilân edilmenin" hayalleriyle uyumuştur; "bu büyük başarı ile efsane olacak" ve Futbol Tarihi'mize geçecektir!.. Ne yazık ki, "acı gerçek", bu "tatlı hayali" bitirmiştir!.. Eğer Türkiye, "maç boyu hata üstüne hata yapan ve PTT Ligi'nde oynayan takımların defans adamlarından kurulacak bir defansın ayarında olduğu görülen" Hollanda defansı önünde, "Arda'nın kaptığı auta attığı toptan, kornerden gelen topta Sercan'ın havayı dövmesinden ve de Hollanda'nın hata üzerine hata yapan stoperlerinden birinin kendi kalesine atmak üzere fırsattan başka bir gol fırsatı yakalayamıyorsa" ve "bunu göre göre", hem de "Türkiye 1-0 mağlûp iken" bir Hoca, hâlâ "Selçuk'u oyuna sokmuyor" ve bir sezon Real Madrid'de yan gelip yatan, Liverpool'daki ilk maçında sapır sapır dökülen Nuri'yi sahaya sürüyorsa , işte "burada durur" ve o Hoca'dan, bir sporsever, bir Türk vatandaşı, bir gazeteci, bir spor yazarı olarak "en ağır şekilde" hesap sorarım; "Milli Takım paltosu, bu kadar kötü bir Hollanda önünde bile sana bol geliyorsa, bu görevi nasıl götüreceksin?.." Hadi, Selçuk gibi bir futbolcuyu, "Hollandalık futbolcu olarak görmedin ve Estonyalık bir futbolcu olarak kulübede unuttun" peki ama, Robben karşısında "Galatasaray'da dökülen ve Hollanda önünde kendini de, takımı da delik deşik eden" Hamit'i 90 dakika nasıl sahada tutar ve yanı başında oturan Gökhan'ı "hatırlamazsın?.." "Değişime herkes saygı duymalı" diyorsun; "hâlâ Emre'yi kaptan olarak çıkardığın bir değişime bile kimsenin itiraz ettiği yok" da, "iş oyuncu değiştirmeye gelince, eğer Hocamız bunu beceremiyorsa", nasıl saygı göstereceğiz, söyler misin bana?.. > NOT: Ümit Aktan'ın "Burdan Çıkış Yok" isimli köşesi, gündemin yoğunluğu sebebiyle yarın yayınlanacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.