Hilafet'i tartışmak -I-

A -
A +

10-15 yıl öncelerinde yaptığımız yorumlara gelmiş Hilafet tartışmalarına, mesnet teşkil eden kanun, 431 Numaralıdır. 3 Mart 1924'te kabul edilerek 6 Mart 1924 tarihli Resmî Ceride'de yayınlanıp yürürlüğe girmiştir. İsmi şudur: -Hilafetin İlgasına ve Hanedanı Osmaninin Türkiye Cumhuriyeti Memaliki Haricine Çıkartılmasına Dair Kanun. Mevzubahis olan kanunun 1 numaralı maddesidir: Madde 1-Halife halledilmiştir. Hilafet Hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiç olduğundan Hilafet makamı mülgadır. Madde, o günkü milli harflerden bugünkü Latin harflerine aktarılırken "hal' etmek" kelimesi "halletmek" diye yazılmıştır. İkisinin manası farklıdır. İş halledilir, insan ise hal' edilir. Hal' edilene de mahlu/devrik denir. Şöyle olması lazımdı: -Halife, hal' edilmiştir. Hilafet, hükümet ve Cumhuriyet mânâ ve mefhumunda esasen mündemiç olduğundan Hilafet makamı mülgadır. Geçenlerde birkaç hukuk talebesi ziyaretimize geldiler. Onlara sordum "esbabı mucibe" ne demektir? Hiçbiri "gerekçe" diyemedi. Üzülmeyin dedim, 20 yıl önce bir hukuk mezununa sormuştum o da bilememişti. Bu itibarla kanun metnindeki kelimeleri herkesin anlaması icap eder: İlga: Ortadan kaldırmak. Hanedani Osmani: Osmanlı Hanedanı. Memalik: Memleketler. Halife: Peygamber vekili. Hilafet: Halifenin bulunduğu makam. Hal' etmek: Devirmek, makam sahibini makamından indirmek. Mefhum: Kavram. Mündemiç: Özünde taşıyan, ihtiva eden. Mülga: Ortadan kaldırılmış. Maddeyi Türkçe'den Türkçe'ye şöylece sadeleştirebiliriz: -Halife, makamından indirilmiştir. Hilafet, Hükümet ile Cumhuriyetin mânâ ve kavramında esas itibariyle mevcut bulunduğundan Hilafet kurumu kaldırılmıştır. 431 Sayılı Kanunun 1. Maddesi şöyle değildir: -Halife, hal' edilmiştir, Hilafet mülgadır. Şayet, ilk meclisin niyeti, Hilafeti ortadan kaldırmak olsaydı, madde bu cümleden ibaret olur, kanunu kendi içinde şerh etme, gerekçelendirme mecburiyeti hissedilmezdi. Halbuki "Halife hal' edilmiştir" cümlesi ile "Hilafet mülgadır" cümlesi arasına "Hilafet, hükümet ve Cumhuriyet mânâ ve mefhumunda esasen mündemiç olduğundan" kaydı bilhassa derc edilmiştir. TBMM'nin iradesiyle Hilafet, hem hükümet tüzel kişiliğinde ve hem de Cumhuriyet idaresinde mevcut addedilmektedir. Ancak bir kurumun iki ayrı yerde var olması muhaldir. Bu itibarla: -Egemenlik millette olduğuna, milleti de TBMM temsil ettiğine göre Hilafet, TBMM'nin mânevi şahsiyetinde ve onun adına da meclis başkanındadır, diye bir mütalaa mümkündür. Ne var ki kanun, "hükümette ve cumhuriyette" diyor. Burada Cumhuriyetten kasıt devlettir. Kanun, Hilafeti "ilga" adı altında geçici bir şekilde mer'iyetten kaldırırken bir taraftan da onu Cumhurbaşkanlığı makamına dahil etmiştir. Çok net olarak görülmektedir ki kanunda Hilafet kurumunu sahiplenme ve elde tutma fikir ve gayreti vardır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.