Orta Doğudaki huzursuzluğun sebebi

A -
A +

Irak'ta terör durmuyor. Tarihin emanetlerinden o topraklarda Amerikan işgali sonrası yaşanan acılar, daha çok uzun süre devam edeceğe benziyor. Ancak işgal sonrası yaralar sarılacağına intihar saldırıları, suikastler devam edip gitmekte. Bu da yetmezmiş gibi merkezî hükümetle otonom Kürdistan hükümeti sürtüşmekteler. Irak, bunu da kâfi görmeyerek Ankara ile ihtilafa düşmekte. Türkiye, Orta Doğunun en rahat devletiyken bizde de Sünnî Türkiye kudretini parçalamak için tesis edilmiş olan bölücü terör yüzünden bir bölgemizde kan ve ateş durmuyor. Suriye, Irak'tan sonra harabeye dönen ikinci Orta Doğu ülkesi oldu. Tıpkı Irak gibi ölen, yerinden-yurdundan olan insan sayısı belli değil. Yarım asra yakındır, bu memleketi tahakkümüne almış bir azınlık zihniyetin ceberut hükümeti, iktidarı bırakmamak için sonuna kadar direnmekte. Mısır, bir Kuzey Afrika devleti. Fakat onu da Orta Doğu ülkesi saymak çok yanlış olmaz. Mısır'da da hadiseler durulmadı. Hüsnü Mübarek sonrası kısa bir sessizliği müteakiben yeni cumhurbaşkanı Mursi'nin aşırı yetkiler elde etmesine öfkelenen halk, sokaklara döküldü. Mursi, geri adım attı ama vaziyetin nasıl bir şekil alacağı belli değil. Daha İran var, Suudi Arabistan var, Yemen var, vs. Her birinde kendine göre karakteristikler mevcut. Bütün bunların hepsi bir yana, Orta Doğuda asıl kavga merkezi, İsrail-Filistin eksenidir. Diğerleri bir şekilde hallolur, biter. Ama İsrail-Filistin ihtilafı bitmedi ve bitecek gibi değil. Suyun dalgalarının sahile vurması gibi bu ihtilaf, bölgedeki terörü tetiklemekte. 'İhtilaf' kelimesi de çok isabetli değil. İhtilaf yani geçimsizlik, daha ziyade denk kuvvetler arasında olur. Burada ise devletleşmiş, modern silahlarla silahlanmış ve batı dünyasını arkasına almış bir İsrail ve yalnız kalmış bir halk ve o halkı savunmak için teşkilatlanmış birimler var. İsrail-Filistin ihtilafı bitse Orta Doğu çok büyük ölçüde huzura kavuşur. Bu ihtilafın daha doğrusu savaşın bitmesi için İsrail'in adalete riayet etmesi ve insaflı davranması şarttır. 1948'den beri sürekli biçimde Filistin aleyhine büyüdü. Bu sebeple Orta Doğuda huzur yok... Nasıl olsun ki? Filistin'in BM tarafından kısmen tanınmasına bile öfkelenen Kadima Partisi başkanı Shaul Mofaz, hiç sıkılmadan bütün dünyanın önüne "İşte fırsat! Gazze'ye gelmiş Halid Meşal'e suikast yapalım!" diyor. Nobel Barış Ödülü sahibi İsrail cumhurbaşkanı Şimon Peres ise barış düşmanı bu militan ağzı kınayacağına 45 yıllık bir hasretten sonra vatanına dönebilen Halid Meşal'i kınıyor. O ödül ne, bu taassup ne? Bu tavrın adı adaletsizliktir. Adaletten kuvvet almayan hiçbir devlet ayakta kalamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.