Türk'üm, baklavayla büyüdüm
27 Temmuz 2014 01:00
Baklava, Türklerin vazgeçemediği tatlıların en başında gelir. Yarın Ramazan Bayramı. Baklavayı anlatayım da öyle yiyin.
"Diş kirası" nedir bilir misiniz? İftara davet edildiğiniz hane sahibinin ayrılırken size verdiği hediyenin adı. İftar vermek sevaptır. "Davetimi kabul ettiniz ve iftarı benim soframda açtınız" der davet sahibi. "Benim ikram ettiğim yemekleri çiğneyen dişleriniz yoruldu. Lütfen bu hediyemi diş kirası olarak kabul edin."
Kibarlığı, nezaketi görüyor musunuz? Yediriyor, içiriyor ve ardından da "vaktini bana ayırdın. Ben sevap kazanayım, diye dişini yıprattın" deyip "diş kirası" veriyor. "Diş kirası" olarak ikram edileceklerin başında hiç şüphe yok ki, baklava gelir.
Baklava deyince aklıma geldi. Şam'da çok güzel baklava yapan tatlıcılar var diye, baklavanın anayurdu Suriye ya da o taraflarda bir yer diye biliyordum; değilmiş. Öz be öz Türk tatlısıymış. Onu da, diğer işlerimizde olduğu gibi yine bir yabancı araştırmacı bulmuş. Orta Asya'da göç eden Türk boylarının takip ettiği yolda iz süren Amerikalı araştırmacı Charles Perry, baklavanın Orta Asya'dan çıktığını Türklerle birlikte Anadolu ve çevresine yayıldığını tespit edip belgelendirmiş.
Baklava hakkında bir iyi iş daha yaptı Türkiye ve baklavanın Türk markası olduğunu Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'na kabul ettirdi. Gaziantep Sanayi Odası 4 sene uğraştı ve "Antep Baklavası"nı tescil ettirip AB Resmî Gazetesi'nde yayımlattı. Türkiye'nin AB Komisyonu nezdinde tescilli tek ürünü baklava olmuş oldu ki, bu da ayrı bir özelliği.
Yunanlı uyanık. Baklavaya sahip çıkmıştı. Lokum ve helva için de durum aynı. En kısa zamanda bu ürünlerin de patentini alıp tescil ettirmek lazım. Hem ekonomik değeri var çünkü bu ürünlerin hem de marka değerleri yüksek. Ülkelerin marka olması için markalaşmış ürünlerin olması, ürünlerin marka olması için ise ülkelerin markalaşmış olması gerekiyor.
Ayrıca baklavanın göz ardı edilmeyecek ekonomik bir değeri de var. Türkiye'de günde 600 ton civarında baklava tüketiliyor mesela. Neresinden bakarsanız bakın 3-4 milyar liralık bir pazar bu pazar. 30 bine yakın imalatçının geçim kapısı.
Pazarın en eski ve en büyüklerinden biri de hiç şüphesiz ki Güllüoğlu. Faruk Güllüoğlu 55 mağazaya ulaştıklarını ve bu sene sonunda 70 mağaza büyüklüğüne ve 100 milyon lira ciroya erişmeyi hedeflediklerini söyledi.
1871'den beri baklavacılık yapan Güllüoğlu geleneğinin temsilcisi Faruk Güllüoğlu, yaptığı iş ile de Türkiye'yi temsil ediyor. Bakü'de imal edip komşu ülkelere satıyor. Amerika ve Avrupa'ya ihracatı var. Uzak Doğu ve Rusya pazarlarına girdi.
Türkiye olduğu gibi dünya da baklavadan vazgeçemiyor. Baklavanın kalitesi çok önemlidir. Baklavaya tat veren ürünlerden biri de fıstıktır. Fıstık geçen seneklerdeki fiyatı 20-25 lira iken bu sene 80 liraya kadar çıktı. Şerbet ve yağı da hesaba katıldığı vakit baklavayı 40 liradan aşağı satın almak imkânsız. Daha düşük fiyatla satılan baklavayı alırken çok dikkatli olmak lazım...
Ramazan Bayramınızı tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dilerim.
"Diş kirası" nedir bilir misiniz? İftara davet edildiğiniz hane sahibinin ayrılırken size verdiği hediyenin adı. İftar vermek sevaptır. "Davetimi kabul ettiniz ve iftarı benim soframda açtınız" der davet sahibi. "Benim ikram ettiğim yemekleri çiğneyen dişleriniz yoruldu. Lütfen bu hediyemi diş kirası olarak kabul edin."
Kibarlığı, nezaketi görüyor musunuz? Yediriyor, içiriyor ve ardından da "vaktini bana ayırdın. Ben sevap kazanayım, diye dişini yıprattın" deyip "diş kirası" veriyor. "Diş kirası" olarak ikram edileceklerin başında hiç şüphe yok ki, baklava gelir.
Baklava deyince aklıma geldi. Şam'da çok güzel baklava yapan tatlıcılar var diye, baklavanın anayurdu Suriye ya da o taraflarda bir yer diye biliyordum; değilmiş. Öz be öz Türk tatlısıymış. Onu da, diğer işlerimizde olduğu gibi yine bir yabancı araştırmacı bulmuş. Orta Asya'da göç eden Türk boylarının takip ettiği yolda iz süren Amerikalı araştırmacı Charles Perry, baklavanın Orta Asya'dan çıktığını Türklerle birlikte Anadolu ve çevresine yayıldığını tespit edip belgelendirmiş.
Baklava hakkında bir iyi iş daha yaptı Türkiye ve baklavanın Türk markası olduğunu Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'na kabul ettirdi. Gaziantep Sanayi Odası 4 sene uğraştı ve "Antep Baklavası"nı tescil ettirip AB Resmî Gazetesi'nde yayımlattı. Türkiye'nin AB Komisyonu nezdinde tescilli tek ürünü baklava olmuş oldu ki, bu da ayrı bir özelliği.
Yunanlı uyanık. Baklavaya sahip çıkmıştı. Lokum ve helva için de durum aynı. En kısa zamanda bu ürünlerin de patentini alıp tescil ettirmek lazım. Hem ekonomik değeri var çünkü bu ürünlerin hem de marka değerleri yüksek. Ülkelerin marka olması için markalaşmış ürünlerin olması, ürünlerin marka olması için ise ülkelerin markalaşmış olması gerekiyor.
Ayrıca baklavanın göz ardı edilmeyecek ekonomik bir değeri de var. Türkiye'de günde 600 ton civarında baklava tüketiliyor mesela. Neresinden bakarsanız bakın 3-4 milyar liralık bir pazar bu pazar. 30 bine yakın imalatçının geçim kapısı.
Pazarın en eski ve en büyüklerinden biri de hiç şüphesiz ki Güllüoğlu. Faruk Güllüoğlu 55 mağazaya ulaştıklarını ve bu sene sonunda 70 mağaza büyüklüğüne ve 100 milyon lira ciroya erişmeyi hedeflediklerini söyledi.
1871'den beri baklavacılık yapan Güllüoğlu geleneğinin temsilcisi Faruk Güllüoğlu, yaptığı iş ile de Türkiye'yi temsil ediyor. Bakü'de imal edip komşu ülkelere satıyor. Amerika ve Avrupa'ya ihracatı var. Uzak Doğu ve Rusya pazarlarına girdi.
Türkiye olduğu gibi dünya da baklavadan vazgeçemiyor. Baklavanın kalitesi çok önemlidir. Baklavaya tat veren ürünlerden biri de fıstıktır. Fıstık geçen seneklerdeki fiyatı 20-25 lira iken bu sene 80 liraya kadar çıktı. Şerbet ve yağı da hesaba katıldığı vakit baklavayı 40 liradan aşağı satın almak imkânsız. Daha düşük fiyatla satılan baklavayı alırken çok dikkatli olmak lazım...
Ramazan Bayramınızı tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dilerim.