Bayramın öğrettikleri

A -
A +
Güzel bir bayramı daha geride bıraktık. Allahü teala nice bayramlara sağlıkla, huzurla, mutlulukla kavuştursun. Bu bayram benim gibi gelenekçiler için iyi geçti. Büyüklere gidildi. küçükler kabul edildi. Kabir ziyaretinde bulunuldu. Gidilemeyenler telefonla aranıp gönülleri alındı. Çocuklar sevindirildi.
Bayrama tatil gözüyle bakanlar da var. Kim ne diyebilir ki? Koca bir endüstri. Oteller çarşaf çarşaf ilan veriyorlar. Tur operatörleri birbirinden cazip paket programlar sunuyorlar. Ayrıca temmuz-ağustos tatil ayı. Çalışan insanın tatile de ihtiyacı var.
Dedim ya... Bendeniz gelenekçiyim. Bayramı bayram gibi yaşamak isterim. Bir yakınımı aramıştım, "Bizi unuttun diye kırılmıştım" dedi. Onun gönlünü almak; en cazip tatilden daha önemli benim için. Tercih meselesi.
İstanbul'u kimi ailesini ziyaret için terk etti, kimi tatil için. 5 milyon kişinin ayrıldığı tahmin ediliyor. Şehir kendine geldi. Trafik rahatladı. Fabrikalar çalışmadığı için gürültü azaldı. Havası temizdi. İstanbul'da kalanlar sakin bir bayram geçirdi. Bu da gösteriyor ki, İstanbul'un 5 milyon kişi fazlası var. Ya bu nüfusu iş sahaları açıp Anadolu'ya taşımak lazım, ya da şehrin altyapısını ihtiyaca cevap verecek hale getirmek.
Ya yollarda yaşanan kazalara ne demeli? 5 günde 200'e yakın kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı. Bu katliamı, adına "Trafik canavarı" deyip geçme kolaycılığına kaçmadan önlemek lazım. Gazze'de ölen insanlar için ağıt yakıyoruz. Yardım topluyoruz. İnsani olarak yapmamız gereken ne varsa yapıyoruz. Çok güzel hasletler bunlar tabii. De... Gazze'deki kadar insanımız trafikte hayatını kaybediyor; ona ne diyeceğiz? "Kaza" deyip geçiyoruz. Kuralsızlığın daniskası halbuki. Bizdeki kural anlayışı, araçların arkasına "Hatalıysam beni ara" yazmakla sınırlı. Oradan ileriye gitmiyor! Vaka-i adiye deyip geçiyoruz!
Çocuklar gölete giriyorlar, bir daha çıkmıyorlar! Aileler pikniğe gidiyor ormanı yakıyorlar! Adam yolda uğradığı fırının sahibiyle tartışılıyor ve fırıncı tarafından tüfekle vuruluyor. "Önce ben geçeceğim" diye başlayan kuyruk tartışması kavgaya dönüşüyor ve 3 kişi hayatını kaybediyor. Bu nasıl bir psikoloji ki, insanlar benzin gibi anında alev alıveriyorlar?!
Evet, Gazze için BM'yi göreve çağıralım. Sorumlulardan hesap soralım ama içinde bulunduğumuz kuralsızlığa da tepkisiz kalmayalım. İnsanlarımız hayatını kaybediyor, sakat kalıyorlar çünkü.
Türkiye 1976 yılında dünyanın 17'nci büyük ekonomisiydi. 1979'da 16'ncı oldu. 1980 yılı Askerî Darbe yılıydı, 20'nci sıraya düştü. Sene 2014 hâlâ 17'nci! "Orta Gelir Tuzağı"ndan çıkamıyor bir türlü. Çıkmak için katma değeri yüksek ürün üretmesi lazım ama üretemiyor. Trafik, iş güvenliği, sağlık ve çevre konusunda nasıl kuralsızsak; üretimde de var aynı kuralsızlık. Standart yok! Kural yok! Disiplin yok! Merdiven altı üretim önlenemiyor! Bu şartlarda kaliteli üretim olur mu?
Son söz: Bir yerde disiplin ve kural yoksa, orada başarıdan söz etmenin imkânı da yok. Kuralı yazmak da bir işe yaramaz! Riayet etmek lazım. Denetlemek de tabii.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.