Bugünün gençleri, yarının ihtiyarlarıdır!

A -
A +
"Bir genç, bir yaşlıya, yaşından dolayı hürmet ederse onun yaşına varınca, Allahü teâlâ, ona gençleri hürmet ettirir."

Dün "Yaşlılar Haftası" başladı... Bu münasebetle, sizlere din büyüklerinin kıymetli eserlerinden birkaç kelime nakledelim efendim...
Dinimiz, ihtiyarlara hürmet etmeye büyük önem vermiştir. İmam-ı a'zam hazretleri, İmam-ı Ebu Yusuf'a, "İlim sahiplerine hürmet et! Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster!" buyurdu. Hangi inançtan, ırktan olursa olsun her yaşlıya saygı göstermelidir. Ancak Müslümanların ihtiyarlarına saygı göstermenin sevabı daha başkadır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Yaşlılarımıza hürmet ve ikram, Allahü teâlâya saygıdandır.) [Buhari]
(Büyüklerimizi saymayan, küçüklerimize acımayan bizden değildir.) [Buhari]
(Şu üç şey, Allahü teâlâya tazimdendir: 1- Müslüman olarak yaşlanan kimseye ikram. 2- Kur'an-ı kerimi ezberleyene ikram. 3- İlim sahibine ikram.) [Ramuz]
(Müslüman olarak ihtiyarlayan kimseye ikram eden, Nuh aleyhisselama ikram etmiş gibi sevab alır. Nuh aleyhisselama ikram eden de, Allahü teâlâya ikram etmiş olur.) [Hatib]
Peygamber efendimizin, (Allahü teâlâ, yemin ederek, "Müslüman olarak ihtiyarlayana azap etmekten hayâ ederim" buyurdu) dedikten sonra ağladığı görüldü. Sebebi sorulunca, (Allahü teâlâ, kendisinden hayâ ettiği hâlde, Ondan hayâ etmeyene ağlıyorum) buyurdu. (Beyheki)
Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Bir genç, bir yaşlıya, yaşından dolayı hürmet ederse onun yaşına varınca, Allahü teâlâ, ona gençleri hürmet ettirir.) [Şir'a]
Evet, burası "Etme, bulma dünyası"dır. Bugünün gençleri, yarının ihtiyarlarıdır. Bu bakımdan, tanıdık tanımadık bütün yaşlıların; bilhassa dedelerimizin, ninelerimizin duasını almaya çalışmalıyız.
Hüseyin Hilmi bin Saîd "kuddise sirrûh" buyurdu ki: "Bir evde bir yaşlıya hizmet ediliyorsa, o evde yapılan duâları Allahü teâlâ kabul eder."
*** 
Bir gün sabah namazı vaktinde, Hazret-i Ali mescide giderken, yolda bir ihtiyara rast geldi. Onun ak sakalına hürmet edip, önüne geçmeyip, ardından yavaş yavaş giderdi. Mescid kapısına vardığında ihtiyar içeri girmeyip, yoluna devam edip gitti. Ancak o zaman, Hazret-i Ali onun Müslüman olmadığını anladı.
Mescidde Resulullahı rükuda buldu. Güneşin doğma zamanı yaklaşmış idi. Cemaate uyup, namazı kıldılar...
Namazdan sonra, Eshab-ı güzin; 
-Ya Resulallah, birinci rükûda âdet-i şerifinizden fazla durdunuz. O kadar ki, güneşin doğması yaklaştı. Sebebi ne idi? diye sordular. Resulullah efendimiz şöyle buyurdu:
-Semi Allahü limen hamideh, dedikten sonra, kıyama kalkmak istediğimde, Cebrail (aleyhisselam) başımı tutup, kalkmama engel oldu. Hikmetinin ne olduğunu bilmiyorum...
Allahü teâlâ Cebrail aleyhisselama, "Habibime sebebini bildir, eshabına açıklasın" buyurdu. Bunun üzerine Cebrail aleyhisselam dedi ki:
-Ya Resulallah! Mübarek başınızı rükudan kaldırmak istediğiniz zaman, Allahü teâlâ bana, "Habibimin arkasını tut; rükudan kalkmasın ki, Ali, yolda bir ak sakallı ihtiyara hürmet edip, yavaş yürümekle, cemaat sevabından mahrum kalıyor. Kalmasın, Habibime yetişsin" diye emretti. Ben de gelip emredileni yaptım, Ali de yetişmiş oldu. Hikmeti budur...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.