Kâfirin kalbini bile incitme!..

A -
A +

"Allahü teâlâya kalbin yakın olduğu kadar hiçbir şey yakın değildir. Mü'min olsun, kâfir olsun, hiçbir insanın kalbini incitmemelidir!.."
Müslüman, her bakımdan örnek insan demektir. Her geçimsizlikte, sıkıntıda kusuru kendisinde görür. Kimseyle münakaşa etmez. Kalbleri "Allah'ın evi" bildiği için bir kalbi incitmekten çok korkar.
Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyurdu ki: "Kalb, Beytullahtır. Yani [Allahın evidir.] Onun için kalp kırmamalı. Hattâ kâfirin kalbini bile kırmak câiz değildir. Kâfire 'Sen kâfirsin' demeyeceğiz. Kalb kırmak yok..."
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Bir Müslümânı haksız yere incitmek, Kâbe'yi yetmiş kere yıkmaktan daha günâhtır.)
İmâm-ı Rabbânî hazretleri bu hususta buyuruyor ki: "Kalb, Allahü teâlânın komşusudur. Allahü teâlâya kalbin yakın olduğu kadar hiçbir şey yakın değildir. Mü'min olsun, kâfir olsun, hiçbir insanın kalbini incitmemelidir! Çünkü, kâfir olan komşuyu da korumak lâzımdır. Sakınınız, sakınınız, kalb kırmaktan pek sakınınız! Allahü teâlâyı en ziyâde inciten şey küfürdür. Küfürden sonra kalb kırmak gibi büyük günâh yoktur. Çünkü, Allahü teâlâya ulaşan şeylerin en yakın olanı kalbdir. İnsanların hepsi, Allahü teâlânın kullarıdır. Herhangi bir kimsenin kölesi dövülür, incitilirse, onun efendisi elbette gücenir. Her şeyin her insanın, biricik mâliki, sâhibi olan Allahü teâlânın şânını, büyüklüğünü düşünmelidir!"
Abdullah Beylânî hazretleri de diyor ki: "Dervişlik, yalnız namâz, oruç ve geceleri ibâdet yapmak değildir. Bunlar, herkesin yapacağı kulluk vazîfeleridir. Dervişlik, kalb kırmamaktır."
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî buyurdu ki: "Define, yıkık yerlere saklanır. Sakın fakir ve dertlilerin kalbini kırma, ahlarını alma!.."
Müslüman, kendine zulmedeni affetmeli, bu sebeple karşılık vermemeli ve ona darılmamalıdır! Dargın ise hemen barışmalıdır.
Kendimiz yüzde yüz haklı bile olsak, eğer karşımızdaki mü'min özür dilemişse, özrünü kabul etmelidir! Özrü kabul etmek ve kusurları affetmek, Allahü teâlânın sıfatlarındandır...
Kalb kırmaya sebep olan kötü huylardan biri de münâkaşadır. Hadîs-i şerîfte, (Haklı bile olsa, münâkaşadan vazgeçmedikçe, kişinin imânı tamam olmaz) buyuruldu...
Her çeşit kötülükten kaçarak iyi insan olmalıdır. Peygamber efendimiz ümmetine hitaben (İnsanların en iyisi, insanlara iyilik edendir. İnsanların en kötüsü, insanlara zarar verendir) buyurdu. O halde her Müslümân imânı düzelttikten sonra, iyi insan olmaya, insanları sevindirmeye çalışmalıdır!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.