Darısı başımıza...

A -
A +

Başbakan Erdoğan, ABD başkanlık seçimi esnasında başkan adayları Obama ve Romney'nin tartışma üsluplarını ve birbirlerine yönelik tavırlarını kastederek 'darısı başımıza' demiş. El hakk, doğru... Sonuç belli olur olmaz, kaybedenin kazanana başarı dilemesi, diğerinin de 'beraber çalışalım' demesi, bizim ülkemiz için 'bilim kurgu' kadar gerçeküstü... Oysa Amerikalılar için zaten olması gereken bir durum... Bugün Obama'nın başkanlığına en büyük katkıyı yapan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, 2008 seçimlerinden önceki adaylık yarışında Obama'nın en dişli rakibiydi. Yarışı kaybetti, ama Obama'nın teklifini hiç yüksünmeden kabul edip, ekibine dahil oldu. ABD seçiminde, başkanlık oylamasının yanında, başka seçimler de vardı; 38 eyalette 176 konuda referandum da yapıldı. İdam cezasından eşcinsel evliliğe, marihuana satışından toplu sözleşme hakkına kadar birçok konu, eyalet halklarının oyuna sunuldu. İlginç sonuçlar da çıktı. California idam cezasının kalkmasını reddederken Washington marihuana satışını kabul etti. ABD kimi zaman dünyaya askerî gücüyle abanıp başka halklara acılar yaşatsa da, kendi halkının demokratik yaşam kalitesini daima üstte tutuyor. Amerika'da halk esas, devlet araç; ifade ve tercih hürriyeti esas, kısıtlamalar istisna... Hak talebini ve ferdi özgürlükleri 'haklar bildirgesi' denilen anayasalarının temeline koyan ve bunu da bir aksesuar değil, toplum hayatının ana unsuru olarak kabul etmiş bir ülke ABD... Yani, ABD'ye bakıp 'başımıza darı' isteyeceğimiz o kadar çok husus var ki... > Yükselen not Türkiye'nin kredi notu ilk defa 'yatırım yapılabilir' düzeyine çıktı. Gerçi Fitch'in notları, kredi derecelendirme piyasasının raconunu kesen Moody's ve S&P kadar etkili olmasa da, 'öncü gösterge' olarak dikkate şayan... Esasen 2008 krizi, rating şirketlerinin boyasını dökmüştü. AAA verdikleri bankalar, ülkeler gümbürdeyince, rating'cilerin fiyakası çok fena bozuldu. Kendileri 'derecelendirmeye muhtaç' bir hâle geldiler. Lakin, küresel ekonomide yeni değerleme parametreleri ve yeni kriterler oluşuncaya kadar, mevcut düzenin ölçüleriyle hareket etmek durumundayız. Ve kredi notu, ülkelerin ve şirketlerin küresel piyasada kendilerini ifade etmek için hâlâ önemli bir unsur... Türkiye'nin 'yatırım yapılabilir' notu bu bakımdan ehemmiyetli... Mesela, ana sözleşmelerinde 'sadece yatırım yapılabilir ülkelere' fon aktarabilecekleri yazılı olan birçok emeklilik veya yatırım fonu, bugüne kadar 'isteseler bile' Türkiye'ye yatırım yapamıyorlardı. Şimdi bu fonların izleme listelerinde Türkiye de olacak. 10 yıl içinde 150-200 milyar dolarlık yeni portföy yatırımı girişi tahmin ediliyor. Hülasa, kredi derecelendirme şirketlerinin 'değerleme ölçüleri' artık tartışılır olsa da, yenisi gelinceye kadar 'eski düzenin kurallarıyla' devam edeceğiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.