Zorunlu 10 Kasım

A -
A +

Kışkırtıcı olsun diye atmadım başlığı... 10 Kasım törenleri, tıpkı 29 Ekim törenleri, 19 Mayıs törenleri gibi, Bakanlık genelgesiyle bütün mülki idare personeli için zorunlu... Öğrenciler için, öğretmenler için olduğu gibi... Hatta bu zorunluluk hali, öğrenci veya memur olmayan insanlar için de geçerli, hâlâ... Mesela, eğer bu yazıyı bugün saat 9'u 5 geçeden önce okuyor iseniz, çıkın bir caddeye, sirenler çalmaya başladığında yürümeye devam edin; bakalım nasıl bir tepki alacaksınız. Hele ki Kadıköy, Nişantaşı, Çankaya gibi seçkin! muhitlerde yürümeye, hatta arabada oturmaya kalkarsanız, sözlü, hatta fiili tacizle bile karşılaşırsınız, tecrübe ile sabittir. Atatürkçü cemaatın 'Ata'mıza saygı sunmamız engelleniyor' vaveylası arasında, on yıllardır fasılasız devam eden bu 'baskıyı' da konuşsak keşke... Evet, 29 Ekim'deki engelleme yapılmamalıydı; dileyen kutlar, dileyen ayin yapar, dileyen havai fişek patlatır, dileyen de evinde yatıp uyur. Lakin, '29 Ekim benim için resmî bir günden ibaret' diyenlerin de, '10 Kasım'da dileyen dilediği ritüeli yapsın ama ben aynı şekilde davranmaya mecbur değilim' diyenlerin de yadırganmayacağı, tercihini izah etmek zorunda kalmayacağı bir toplumsal ortamın da oluşması lazım artık... Hükümetin '10 Kasım'a şunların katılması, bunların anıta çelenk bırakması zorunludur; törenler şöyle yapılır, böyle yapılmaz' diye genelgeler yayınlamayacağı; kutlamak veya anmak isteyenin ibadet eder gibi tören yapacağı ama 29 Ekim'i resmî tatil, 10 Kasım'ı da M.Kemal'in öldüğü günden ibaret görüp, kutlama veya anma ile ilgilenmeyenin de bu tercihini ifade etmekten çekinmeyeceği bir ülke olursak, hep terennüm edilen demokrasiyi de, hürriyeti de sözde değil özde yaşamaya başlamışız demektir. Henüz o menzile erişemedik ama tabuları ve ideolojik kutsalları cesaretle tartışmak, menzile giden yolu kısaltacaktır, emin olun. >> Askeriz! Önceki gün TV'de, Atatürkçü kitlenin prototipi diyebileceğimiz iki ismi izledim: ADD başkanı Tansel Çölaşan ve Gençtürk adlı, Kemalist oluşumun başkanı Mehmet Esen... Çölaşan'ın jakoben, öfkeli ve sekter konuşması ile, Atatürkçü gencin birkaç slogandan ibaret sığlığı ve iki soruyla allak bullak olan zihni yapısı, bana şunu bir kez daha teyid etti. Kemalist ideoloji, giderek daha sekter ve marjinal bir hâl alıyor bu ülkede... Olması gerektiği gibi... Dilerim ilkokul Fen Bilgisi kitabının içini dahi -hâlâ- Atatürk okuma parçaları ile dolduranlar bunun farkına varırlar. TV'de 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz, O'nun ülküsünü sonuna kadar savunacağız' diyen, totaliter devletlerin gençlik örgütlerinin replikası olan Gençtürk'ün başkanının ve onun öncülüğünde, yüzlerine M.Kemal maskeleri takarak dolaşan genç insanların, 7 yaşından itibaren her sabah 'Türküm, doğruyum.. ey bugünümüzü sağlayan ulu Atatürk...' diye bağırarak büyüdüğünü, fark etmesi gerekenler dilerim fark ederler.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.