Mumla arıyoruz!

A -
A +

İster süte su katın, isterseniz ihaleye fesat karıştırın, isterseniz size verilen yetkileri kendi çıkarlarınız için kullanın bunun adı yolsuzluktur. Eski adıyla suiistimal, yani iyi niyeti kötüye kullanmak, hayatımızın her alanını kaplayan bir olgu hâline geldi. Yolsuzluğun en önemli çeşidi, rüşvet, yani haksız kazançtır. Yaptırılmak istenen bir işte yasa dışı kolaylık ve çabukluk sağlanması için karşınıza çıkan yetkili kişiye mal ve para olarak sağlanan çıkar. Dünya Bankası rakamlarına göre 1 yılda yaklaşık 100 milyar dolar yolsuzluk nedeniyle el değiştiriyor. Türkiye son 20 yılda rüşvet ve yolsuzluktan dolayı 300 milyar dolar, terörden 100 milyar dolar kayba uğradı. Tabii bunun sonucunda ortaya çıkan ekonomik kaybı, o ülkenin halkı ödüyor. Cezalarda ağırlaştırma yapmak, yolsuzluğu kısmen azaltabilir. Ama yetmez. Yolsuzluğun tek çaresi, topluma çocuk yaşta çok iyi eğitim vererek, bunların iyi insan olarak yetişmelerini sağlamaktır. Özetle, çocuklarımızın kalplerine Allah korkusunu yerleştirmemiz lazım. Bakın atalarımız Osmanlı nasıl adam yetiştiriyordu...
Avrupalılar, Papa'nın kışkırtması ile bir araya gelip Osmanlı topraklarına saldırmaya teşebbüs edince, Kanuni Sultan Süleyman Han, Balkan Seferine çıkar. Hıristiyan beldesinde üzüm bağlarından geçerken, askerlerden biri bir salkım üzüm koparır, yer.. Yerine de bir kese para bağlar, yoluna devam eder. Mola verildiği sırada kan ter içinde bir Hıristiyan köylü gelir, komutana kendi bağından koparılan üzümün yerine konulan paradan dolayı teşekkür eder. Komutan bu olaya hiç sevinmez. O askeri hemen buldurur. Kanuni, olayı öğrenince "kursağında haram lokma bulunan bir askerin bulunduğu orduya zafer müyesser olmaz" diyerek o askerin atılmasını emreder...
Orduya Belgrad yakınlarında bir yerde konaklama emri verilir. Askerler, çeşmelerden abdest tazelemeye, susuzluklarını gidermeye çalışır. Çeşmelerden birinin yakınlarda bir manastır vardır. Manastırın rahibi, Osmanlı askerinin durumunu öğrenip haçlı askerini haberdar etmek için, rahibelerden birkaçını süsleyip ellerine verdiği testilerle çeşmeye gönderir. Rahibelerin geldiğini gören Osmanlı askerleri, hemen çeşme başından ayrılıp, sırtlarını döner, kimse dönüp bakmaz. Rahip, haçlı ordusu komutanına mektup yazar:
"Bu insanlar Allah yolunda komutanları emrinde çekinmeden can veriyor. Biliyorlar ki şehid olup Cennete gidecekler. Kadına kıza bakmıyorlar, mala mülke önem vermiyorlar. Bunlarla savaşa kalkışırsanız binlerce askeriniz telef olur!.." der. Haçlı kumandanı bu mektubu buruşturup atar, savaşa girer, Türk askeri zafer kazanır.. Günümüzde böyle erleri mumla arıyoruz!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.