'Mermileri vücudumuza sararak Kıbrıs’a getirdik'

'Mermileri vücudumuza sararak Kıbrıs’a getirdik'

GÜNDEM Haberleri

Mehmetçiğin Kıbrıs’a çıkmasının üzerinden tam 47 yıl geçti. Bu yıl ayrıca Kıbrıs’ın Osmanlı tarafından fethinin de 450’nci yılı. 20 Temmuz 1974 yılında gerçekleşen Kıbrıs Barış Harekâtı’na katılan askerlerin hafızalarında o günler hâlâ canlı.

Selçuk Böke | ANKARA

Türkiye Muharip Gaziler Derneği Genel Başkanı Emekli Kurmay Albay Mithat Işık da o askerlerden biri. O günleri gazetemize anlatan Mithat Işık, özetle şunları söyledi:
Kıbrıs Barış Harekâtı’nda Londra ve Zürih Antlaşmalarına göre 650 kişilik bir alayımız vardı. Ben o alayda görev aldım. Biz oraya, Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan önce gitmiştik. Bütün havaalanları ve limanlar, Makarios’un (Eski Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başpiskopos) kontrolündeydi. Bu nedenle Ada’ya mermi sokamıyorduk. Mücahitlerin ve kendimizin kullanacağı mermileri vücudumuza sararak geçirdik. Londra ve Zürih Antlaşmalarının bir maddesinde şöyle diyordu: ‘Türk askerinin üzeri aranmaz.’  Bu madde bizim için çok stratejik bir önemdeydi. Götürdüğümüz mühimmatların büyük bir kısmını Mücahitlere veriyorduk.

MEHMETÇİĞE “ABDEST ALIN SAVAŞ ÇIKACAK” DEDİM
15 Temmuz’da Nicos Samson (EOKA-B isimli örgütün komutanı) Makarios’a karşı bir darbe yaptı ve iktidarı devirdi. Samson’un 15 Temmuz’da yapmış olduğu darbenin amacı Kıbrıs’taki Türkleri imha etmek ve ENOSİS’i (Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması) sağlamaktı. Samson darbe yapınca biz de savaş durumuna geçtik. Yunanlar kendi aralarında çatışırken zaman zaman bizim mevzilerimize de havan mermileri ve top mermileri atılıyordu. ‘Yanlışlıkla atıyoruz’ diyorlardı. Tansiyon iyice yükselmişti. Bölük Komutanı, ‘Arkadaşlar 20 Temmuz sabahından itibaren TSK, adaya havadan ve denizden müdahale edecek. Yani, savaş başlayacak’ dedi. Saat 17.00-18.00 gibi takım Tuzla Tepe’ye geldi. Girne Körfezi’ni Lefkoşa’ya bağlayan yerin kontrolü sağlayacaktık. Takım çavuşumu çağırdım. Biz 22 kişiydik. Askere ‘Yarın sabah savaş çıkacak, ona göre hazırlıklarımız yapalım. Temiz olalım, abdest alın’ dedim. Çünkü savaşta gazi olmak da şehit olmak da var. Çok duygusal anlar yaşadık.
Sabah erkenden Girne’de top sesleri duymaya başladık. Daha sonra saat tam 07.00’de paraşütçüleri bırakacak uçaklar, batıdan doğuya doğru pasaja gidiler.

PARMAKSIZ ZEKİ'Yİ YAKALAYAN KOMUTAN
Türkiye, Emekli Albay Mithat Işık’ı 1998 yılında PKK’lı terörist Şemdin Sakık’ın (Kod adı: Parmaksız Zeki) Irak’ın kuzeyinde yakalanarak ülkeye getirilmesiyle sonuçlanan operasyonu yöneten komutan olarak tanıdı. Bu olayı anlatan bir de kitabı (Yarasa Operasyonu) bulunan Işık, gerek komando birliklerinde gerekse Özel Kuvvetler Alay Komutanlığı yaptığı dönemde pek çok terör operasyonuna katıldı.

KIBRIS, TÜRKLER İÇİN TÜRKİYE KADAR ÖNEMLİ
Türkiye Muharip Gaziler Derneği Genel Başkanı Emekli Kurmay Albay Mithat Işık, Kıbrıs Barış Harekâtı ile yeni bir Türk devleti kurulduğunu belirterek, şunları kaydetti:
Türkiye’yi Anadolu’ya hapsetmek isteyen emperyalizmin de önüne geçtik. Kıbrıs, hem Doğu Akdeniz hem Batı Anadolu’nun güvenliği için çok stratejik bir nokta. Kıbrıs, Türkiye’nin batmayan uçak gemisi. Hem Ege hem Doğu Akdeniz’de ‘Mavi Vatan’ diyebilmemiz için Kıbrıs bizim elimizde olmalı. Kıbrıs’ın stratejik öneminin yanı sıra, son yıllarda keşfedilen hidrokarbon yataklarının çok olmasıyla bir de ekonomik önem kazandı. Kıbrıs, Türkler için Türkiye kadar önemli. Bu bakımdan artık Kuzey Kıbrıs değil de bana göre oradaki devletin adı artık Kıbrıs Türk Devleti olmalı. Rumlarla artık bir arada yaşamayız. ENOSİS’i hâlâ kafasından çıkarmış değiller.

GENÇLERE ÇAĞRI: TARİHİ OKUYUN
Gençlere Kıbrıs konusunda tavsiyelerde bulunan Mithat Işık, “Gençlerimiz Kıbrıs tarihini okusunlar. Kıbrıs’ı ziyaret etsinler. Kıbrıs’a gidin denize girin ama oradaki Barbarlık Müzesi ve diğer müzeleri görmeleri lazım. Rumların katliamlarını unutmamız lazım. Gençlerimiz kendilerine emanet edilen mirasa sahip çıkmalı” dedi.

YUNAN, SANCAĞI BIRAKIP KAÇTI
Emekli Kurmay Albay Mithat Işık, Kıbrıs’a iki harekât gerçekleştirildiğine dikkat çekerek şunları anlattı:
Birinci harekâtta, Uluslararası Lefkoşa Havalimanı’nı ele geçirdik. İndirme birlikleri ile çıkarma birlikleri birleşince birinci harekât sona erdi. Ateşkes sağlandı ve görüşmeler başladı. Görüşmelerde başarı sağlanamayınca ikinci harekâta karar verdik. Bu defa bizim güçlerimiz daha çok geldi. İkinci harekâtta Yunan alayına batıdan ve güneyden taarruz ettik. O anda bir Türk-Yunan savaşı yaşandı. Çok çetin çatışmalar ve çarpışmalar oldu. Saat 12.00 gibi başlayan taarruzumuzdan 3-4 saat sonra Yunan alayının içerisine girdik. Alayın bir kısmı çekildi, çekilemeyenler de bize teslim oldu. Yunan alayını ele geçirmiştik. Rumların yaptığı gibi esir olan hiç kimseyi öldürmedik. Hukuksal çerçevede ne gerekiyorsa onu yaptık.
Yunan alayının bir karargâhında Yunan bayrağı vardı. Ben de oradan o bayrağı aldım ve katlayıp çantama koydum. Harekât bittikten bir gün sonra, Barış Gücü nezdinde Yunanlar, hayatını kaybeden askerlerin cesetlerini almak için geldiklerinde bölük komutanımız bana ‘Nezaret et, cesetlerini alsınlar’ dedi. O sırada Yunanlı bir teğmene çantandan çıkardığım Yunan bayrağını tertemiz bir şekilde verdim. Teğmene ‘Bakın bu sizin bayrağınız. Biz millet olarak hiçbir ülkenin millî değerlerini ayaklarımız altına almayız. Bu şekilde de teslim ediyorum’ dedim. Yunan teğmen mahcup bir şekilde bayrağı aldı.

KKTC’YE 43 SENE SONRA GİTTİM
Harekâta katılan takımımla bugün hâlâ görüşüyoruz. Hepimiz birer dede olduk. Harekâttan 43 sene sonra KKTC’yi ziyaret ettim. Tabii çok değişmiş. Köyler, kasabalar kurulmuş, büyümüş, gelişmiş. Bizim savaştığımı yerleri görünce o anları tekrar yaşadım. Büyük bir hüzün yaşadım. Şehitlikleri ziyaret ettim. Çok sevdiğimiz arkadaşlarımızın mezarlıklarını buldum, onlara dua okudum.


UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...