Esad gitmeden IŞİD bitmez

A -
A +

Türkiye'nin son yıllarda takip ettiği Orta Doğu politikasını eleştirenler, Maliki ve Esad ile neden ters düşüldüğünü sorgulayanlar, şu anda devam eden BM oturumlarını izliyorlar mı? Eğer izliyorlarsa özellikle ABD, Batı ve Körfez ülkelerinin Irak ve Suriye konusunda Türkiye'nin tezlerine geldiklerini fark ediyorlar mı? Maliki'nin mezhepçi politikaları Irak'ı bölünme noktasına getirdi. IŞİD'in Irak'ta taban ve taraftar bulmasının en temel nedeni Maliki yönetiminin mezhepçi ve baskıcı politikaları olmuştur. Diğer yandan başta ABD olmak üzere medeni dünya Esad'la etkin mücadele etmediği ve ona karşı mücadele veren muhalifleri askerî açıdan desteklemediği için Suriye'de otorite boşluğu oluştu. Bu boşluğu IŞİD diye radikal bir terör örgütü doldurdu.
Esad zulmünün durdurulması için Türkiye, ABD dahil Batı dünyasına âdeta yalvardı. Ama ABD; Rusya ve Çin'in vetosunu mazeret göstererek Esad'ın katliamlarına göz yumdu. Libya'ya müdahalede Rusya ve Çin vetosunu umursamayanlar, 'Suriye'de Esad'dan sonra Müslüman Kardeşler iktidara gelir. Bu da İsrail'in bekası için iyi olmaz' düşüncesinden hareketle milyonlarca insanın evini-yurdunu terk ederek mülteci konumuna düşmesine, yüz binlerce insanın Esad rejimi tarafından katledilmesine göz yumdular. Türkiye bu insanlık dramını defalarca BM'ye taşıdı ama ilgisiz kaldılar. Ne zamana kadar? IŞİD, hunharca ABD'li gazetecinin kafasını kesene kadar seyrettiler. IŞİD önemli petrol merkezlerini ele geçirmeye başlayınca "Gelin koalisyon kurup bu örgüte müdahale edelim" dediler. Doğrudur, IŞİD terör estiriyor. Peki yüz binlerce insanı katleden, milyonlarca insanı evinden-yurdundan eden Esad'la IŞİD arasında ne fark var? Neden Esad'ı durdurmak için koalisyon gücü kurmaya ihtiyaç duymadınız? Gazze'yi açık hava hapishanesine çeviren, binlerce Filistinliyi katleden İsrail yönetimi ile IŞİD'in yaptıkları arasında benzerlik yok mu? Esad, Suriye'nin başından gitmeden IŞİD durdurulabilir mi?
Türkiye vicdani ve ahlaki bir dış politika izliyor. IŞİD'den kaçan 60 bin Kürt akrabamıza ve 30 bin Yezidi'ye biz kucak açtık, diğer yandan Esad zulmünden kaçan 1.5 milyon Suriyeli kardeşimize biz gönlümüzü açtık. Bize maddi ve sosyal sıkıntılar verse de o insanların bombaların altında kalmasına vicdanımız razı olamazdı. Yezidi'ye, Kürt'e, Arap'a, Şii'ye-Sünni'ye, Türkmen'e hiçbir ayrım yapmadan kapılarımızı açıyoruz.
Türkiye'nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da izlediği vicdani, ahlaki ve ilkeli dış politika rehine operasyonunda meyvelerini vermiştir. Irak'taki aşiretler, kanaat önderleri rehinelerimizin sağ salim kurtarılmaları için IŞİD'e ciddi baskılar yapmışlardır. Türkiye'nin dış politikasına olan vefa borçlarının gereğini yerine getirmişlerdir.
Dünyanın en belalı coğrafyasından ve kelle kesmekle ün yapmış aşırı radikal bir örgütün elinden 49 rehineyi burunları bile kanamadan almayı başaran bir ülke büyük bir ülkedir. Gerisi boş lafı güzaf. Dünyanın imrenerek izlediği bir kurtarma operasyonu gerçekleştirildi. Bu bir dış istihbarat operasyonudur. Siyasi bir başarıdır. Yerel unsurları etkin bir şekilde kullanma becerisidir.
Gazeteci merak eder, gazeteci sorgular. Bu temel ilkelere bir itirazım yok. Ama bu merak ve sorgulamanın sınırları önemlidir. Dün gazetelere baktım, meslektaşlarımız operasyonu saniye saniye kaleme almışlar. Bunu hem bu operasyona katılanların hem de katkı veren yerel aktörlerin güvenliği açısından doğru bulmuyorum. Bundan sonra yapılması muhtemel benzer operasyonların başarısı tehlikeye atılmaktadır. Yabancı servislere malzeme sağlamakla haberciliği karıştırmamak lazım.
Bu askerî operasyon mu, temas mı? Rehineler askerî operasyonla mı kurtarıldı, sessiz diplomasi ile mi? IŞİD nasıl ikna oldu? IŞİD'e hangi tavizler verildi? Bu rehine alma işi danışıklı mıydı? Danışıklı değilse IŞİD neyin karşılığında rehineleri serbest bıraktı?.. Tabii ki gazeteci bu soruların cevabını merak eder ve sorgular. Ama gazeteci sunu da bilir; kişilerin ve kurumların güvenliği, ülkenin millî çıkarları ve insanların can güvenliği söz konusu olduğunda o noktada merak sona erer. Devletlerin bu tür operasyonları vardır ve çoğu yönü gizli kalır.
Bence her şey gayet açık. Türkiye gücünü-bölgedeki etkinliğini kullanarak istihbari bir operasyon gerçekleştirdi. Fidye ödenmedi, herhangi bir şart kabul edilmedi. Rehinelerin hayatını tehlikeye atacak girişimlerden kaçınıldı.
5-6 kez kurtarma aşamasına gelindi ama bölgede devam eden savaş ortamı nedeniyle ertelendi. Elde edilen başarıda MİT'in bölgede kazandığı tecrübe ve itibar ile hükümetin hiçbir ayırım yapmadan insani saiklerle yakınlık kurduğu gruplarla iş birliğinin önemli bir yeri var.
'Rehineler kurtuldu' diye hayal kırıklığı yaşayanlar bu ülkenin dostu olamaz. Unutmayalım, ABD ve Batılı müttefiklerimiz Esad'dan kurtulmadan IŞİD'den kurtulamazlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.