Bir İsmet Atlı vardı!..

A -
A +

İsmet Atlı, Yaşar Doğuların, Celal Atiklerin, Nasuh Akarların Dünya minderlerini titreten dönemlerinden hemen sonra gelen ve sayıları giderek azalan "efsanelerden" biridir.

Hey gidi, "koca şampiyon" İsmet Atlı hey, hey gidi "Füze" Selami hey!..    "İki efsane Çukurovalıyı, iki büyük sporcuyu art arda kaybettik" ama Türkiye'de neredeyse "kimselerin haberi olmadı!.."
İsmet Atlı, 1960 Roma Olimpiyatları'nda, hem de doktorlar, akşam saatlerinde finaller başlarken, "Hasta belki de güreşemeyecek" derken, müsabakaların yapıldığı tarihi Basilica di Massengio harabelerinde, sabaha karşı mindere çıkarak, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük güreşçilerden İranlı Tahti'yi eze eze "altın madalyayı ay-yıldızlı göğsüne takan" bir büyük, çok büyük şampiyondu.
(Ey sevgili Cüneyt Koryürek ağabeyim, o basilicada minderlerin karşısındaki basına ayrılmış telefonların birinden "canlı yayın yapar gibi", Ankara'daki o zamanlar yayınlanan yazı işleri müdürlerinden biri olduğum Öncü Gazetesi'ne, telefonun bu ucundaki spor müdürümüz Hıncal Uluç aracılığıyla, o "tarihin yazıldığı" müsabakayı  nasıl "saniye saniye anlatmış" ve çok gazete "İsmet Atlı hastalandı, baskıya verildiğimizde finale çıkamayacağı bildiriliyordu" haberleriyle yayınlanırken, bizlere "İsmet Atlı Olimpiyat Şampiyonu" manşetini attırmıştın?.. İşte şimdi cennette "Şampiyon" ile yine buluştunuz!..)
Bakınız, bu "büyük şampiyonu", Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Devlet Türk Halk Müziği Korosu Şeflerinden, araştırmacı, derlemeci, öğretim görevlisi Dr. Halil Atılgan "nasıl" anlatıyor:
"Evet, 'Şampiyon güzel insandır', şampiyon sanatçıdır. Şairdir, ozandır. Saz çalar, türkü söyler. O dev gibi görünen adamın yüreği kadife gibidir. O yürek yağmur yüklü bulutlar gibi sevgi yüklüdür. Bu sevgi, bağlamada, türkü söylemede, ağıt derlemede, Türk kültürüne olan bağlılığıyla dile gelmiştir. O bazen Toros Dağlarında kokan menekşe, Ceyhan'ın kenarına konmuş bir Yörük çadırı, bazen de Elif'in elindeki kirmendedir.
Ondaki yürek bazen iğde dallarına konan bir serçe, bazen küren küren uçan sığırcıktır. Bazen balarısı olur püren püren dolaşır. Onda bir deli gönül vardır ki Düldül Dağının tepesinde gezinir. Karacaoğlan'ın bir bozlağı olur. 'Aman olda kara gözlüm aman ol / Güzeller içine gel de tamam ol / Ben ölürsem cenazeme imam ol / Kıl kara zülfüne kurban olduğum' diyerek Tilan Çayına, Sumbas'a dökülür."
İsmet Atlı, Yaşar Doğu'ların, Celal Atik'lerin, Nasuh Akar'ların Dünya minderlerini titreten dönemlerinden hemen sonra gelen ve sayıları giderek azalan "efsanelerden" biridir, yüzlerce güreşçi yetiştiren hocadır, ozandır, destanlar yazar, söyler, folklor derlemelerini yayınlar,  "Dünya Güreşine Oyun Getiren Ustalar", "Yazılar, Anılar ve Şiirlerle Türk Güreşi" kitaplarına imza atar, Tercüman, Türkiye ve Çukurova yerel gazetelerinde yazarlık-güreş yorumculuğu yapar, atçıdır, yiğittir, dosttur, örnek bir babadır, ama biz "onu unuttuk!.."
Tercüman gazetesinde "beraber olduğumuz" süreçte, onu yakından tanıdım, daha sonra Türkiye gazetesinde yıllarca aynı sayfada yazılar yazdık, "büyük bir şampiyon, büyük bir sporcu, büyük bir insandı!.."
Ama, işte bu "ama" için, bakın ne diyor, Halil Atıklgan;
" ... Onu ben çok iyi tanırım. O, ölüme yıkıldığına üzülmez. Hem de hiç üzülmez. Devletinin ve milletinin ona sahip çıkmayışına üzülür. Esas onu işte bu yıkar. O gerçekten yıkıldı. Ülkesinin bayrağını dünyada 14 defa şeref kürsünden dalgalandıran İsmet Atlı'yı onun varlığından haberdar olmayan yetkililer yıktılar."
Söyleyin sevgili okurlarım, Atılgan Hoca haksız mı?..
Nur içinde yat, koca şampiyon, ruhun şâd olsun!..
***
Bir "büyük" Çukurovalı ve de "efsane", dahası Türk futbolunun "Füze" lâkaplı Selami'sini yarın yazacağım!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.