Gelen ve giden!..

A -
A +
Sevgili Kemal Belgin'in Türkiye'nin spor sayfalarına, aramıza dönmesinin mutluluğunu yaşarken, Turgan Ece Ağabey'in  ölüm haberi ile sarsıldı, yüreğim ve "kaçıncı defa"  sordum kendi kendime; "uzun ve sağlıklı yaşamanın güzelliğinin içinde", sonlara doğru, "tatlı-acı anılar zincirimize  daha çok ve daha hızlı acı halkaların eklenmesi",  bilmem ki, tesadüf mü, yoksa işlediğimiz günahların daha bu dünyadayken  başlayan cezalandırılması mı?.. 
Sevgili Kemal, taa "Tercümanlı yıllarımızdan beri", dürüst ve cesur gazeteciliğine de, spor ve futbol bilgi ve kültürüne de, "has ve öz" Fenerbahçeliliğine de, ama "Doğrucu Davut" ölçeğinde "kalemini inandığı doğrulardan başka hiçbir şey için kullanmama" inanç ve iradesine de, dahası kullanması için yapılan baskılara direncine" de inandığım, güvendiğim, okuduğum, dinlediğim ve "ondan çok şey öğrendiğim" bir meslektaşım, arkadaşım, kalemdaşımdır!..
Rahmetli Necmi Tanyolaç Ağabeyimizin başında olduğu "efsane Tercüman Spor Servisi ekibinde Ankara'da 1968'li yılların yazında göreve başlarken" , sevgili Kemal İstanbul'da, "Türk spor gazeteciliğinde reform yapan Hürriyet ve  Milliyet ekollerinden sonra,  Babıali'ye rönesansı getiren" servisin gözdelerindendi!..
Necmi Ağabey, "Güneş gazetesinin çıkışında", servisin "önemli isimlerinin önemli bir bölümünü alıp giderken", ortaya çıkan "fetret devrinin atlatılması formülü içinde", İzmir temsilcisi olan Öcal Uluç'un, İstanbul'a servisin başına getirildiği "kısa dönemde" de, "yeni ve müthiş imkanlar içinde çıkan, gelen gazetecilere müthiş maddi imkanlar sağlayan" gazeteye "gitmeyen" ve Tercüman'da kalan "vefalı arkadaşlarımızla", o kaos dönemini atlatmış, sonra da "rahmetli patronumuz Kemal Ilıcak'la ilkeler bakımından anlaşamadığım ve uyuşamadığım için" görevimi sevgili Atilla Gökçe'ye devrederek İzmir'e "eski görevime dönmüştüm." 
O servis, Atilla Gökçelerle, Necati Bilgiçlerle, Kemal Belginlerle ve Hasan Sarıçiçek başta "ateş gibi" gençlerle, "heyecanından, kalitesinden, gücünden, ağırlığından hiçbir şey kaybetmeden" ve hatta bayrağı daha da ileri götürerek, "efsaneyi sürdürmüştü!.." 
"Kemal Belgin'in imzasını" sayfada gördüğümde, "onca yıl, onca acı-tatlı hatıra bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti" ve de bana İkinci Dünya Savaşı'nda Japonlara karşı Filipinlerden çekilirken, "I'll come back - Geri döneceğim" diyen ve gerçekten de "çok daha güçlü olarak" Bataan'a dönen ve "Uzak Doğu'daki savaşı kazanan" General Douglas MacArthur'u hatırlatmıştı!..
"Onu  durmadan şikayet eden ve ettiren" Fenerbahçeli yöneticileredir, bu hatırlatmam!..  
Ve de Kemal Belgin gibi bir ağır topu, "spor gazeteciliğimizde sayıları çok azalan Mohikanlar'ın sonuncularından biri olan" bir mücadele adamını gazetemize, bizlere yeniden kazandıranlara da teşekkürlerimi sunarım, sağ olun!..
*******  
Turgan Ağabey'in Galatasaray Kulübü yönetiminde görev aldığı ilk yıllar, benim de gazeteciliğine, spor gazeteciliğine başladığım ilk yıllardı. O İstanbul'da, ben Ankara'da idim. Ama "o zamanlar"  Ankara'nın "Birinci Lig'de çok takımı vardı" ve 'Üç büyüklerin' takımları Ankara'ya sık sık gelir, cumartesi-pazar üst üste iki maç oynar, dönerlerdi; Ankara takımlarının İstanbul deplasmanları da öyleydi. Eh serde "Galatasaraylılık ve Galatasaray yazarlığı" da var; onun için tanışma, koklaşma, konuşma, sohbet için çok vaktimiz oldu. Galatasaray'ın dış seyahatlerinde, özellikle "Demir Perde gerisi maçlarında" da çok beraberliğimiz oldu. (Galatasaray'ın "Avrupa'nın Paris gibi, Londra gibi, Roma gibi" gözde kentlerine gidişinde İstanbul'daki servisimizin gözdeleri görev alır, biz taşralılara da arada bir Demir Perde gerisi seyahatleri düşerdi,)
O seyahatlerde Turgan Ece'yi çok daha yakından tanıdım; "hiçbir menfaat gözetmeyen, bütün ömrünü renklerine ve kulübüne vakfeden bir Galatasaraylı idi o; baba, ağabey, arkadaş, dost!.. En kötü ve sıkıntılı anları, "anlattığı fıkralar ve söylediği güzel sözler" ile aydınlığa çevirir, gelecek maçlar için teknik adamların, futbolcuların morallerini düzeltmek için elinden geleni yapar ve başarırdı. Hele "Galatasaray'a, Galatasaray sporuna yabancı Galatasaray başkanları döneminde (Acaba kimler ola ki?) Galatasaray'ın bu tarafı, bu hazineleri unutuldu gitti; onun için Galatasaray'da "kulüptaşlık" da, "takımdaşlık" da çok yara aldı; Mancinilerin, Bülent Tulunların borusu öter hâle geldi!..
Nur içinde yat, Turgan Ağabey, mekanın cennet olsun!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.