Aysal'ın hezimeti!..

A -
A +

Çok zayıf takımlarla yapılan hazırlık maçları dahil, "yüz kızartıcı" bir futbola (Acaba "futbol" demek mümkün mü, o da ayrı mesele) abone olduğunu gösteren, buna Süper Kupa Finali'nde "penaltı atmasını bile becerememeyi ekleyen", Muslera ve Chedjou'nun Fenerbahçe önünde "hezimetten kurtardığı" bir takım!..
Başta kaptan Selçuk olmak üzere, sahaya "kazanmak için değil, dökülmek için" çıktıklarını, dosta düşmana, "kenarda şaşkın şaşkın koşuşturmaktan ve acz içinde dilini çıkarmaktan yorulan" hocaları Prandelli ve  Başkanları başta Galatasaray camiasına ve taraftarına  gösteren bir yığın futbolcu!..
Bu takıma, bu futbolculara ne oldu; "Parayı basarım, futbolcular  birbirlerini döver kazanırlar" diyecek kadar futboldan da, takım ve kulüp yönetiminden de bihaber olduğunu gösteren bir Başkan'ın ve "ona sesini sedasını çıkaramayan" bir yönetimin iki sezon üst üste "kazanmadık kupa bırakmayan" Galatasaray'ı, "tam bir mirasyedi zihniyeti ile" getirdiği yer işte burası; iftihar edebilirler!..
"Süper Kupa finali için 500 bin dolar prim basmış" Sayın Başkan, "Galatasaray penaltılarla kazansa", utanmayacak mıydı, o futbolcular ve o teknik direktör, acaba, "o primleri alırken?.."
Yüzü kızarmayacak mıydı, o başkanın ve o yönetimin "o primleri verirken?.."
Oturup kalksın başkan da, yönetim de, hoca da, Galatasaray takımı da, "Emenike'nin beceriksizliğine" ve Muslera gibi bir kalecinin "penaltılar dahil"  yaptığı inanılmaz kurtarışlara; yoksa Manisa'da uğranılan hezimetin sesi, taa Florya'dan duyulurdu!..
Bence gene de duyulmalı; "Kurumsallaşma ve büyüyerek dünya kulübü hâline gelme vaatleri ile işbaşına gelen" bir başkan, "kasaya oluk gibi akan paralara rağmen", Galatasaray'ı mali bir çıkmazın içine düşürmüş, dahası UEFA'dan mali fair-play uyarısı ve para cezası alacak hâle sokmuştu; dahası da var; basketbolda ve voleybolda başlanılan küçülme uygulamasına, görülüyor ki, "futboldaki küçülme de ekleniyor" ve "bu durum" açık açık da itiraf ediliyor!..
Pazartesi gecesi herkes gördü ki; "Ben" diyen bir başkan, "bulduğu" İtalyan hocalar ile "120 dakika, Olcan, Bruma ve Burak'ın attığı ve kaleyi bile bulmayan tehlikeli birkaç şut dışında hiçbir hücum varlığı gösteremeyen, bir tane bile  gol pozisyonuna giremeyen" bir takıma kadar getirdi, iki yıl üst üste içeride-dışarıda "kupa koleksiyonculuğuna soyunan" o güzelim takımı!..
"O takımı", başkanı ile beraber "Fatih Terim kompleksi içinde" yerle yeksan eden Mancini'den sonra, "onun eline verdiği rapor ile hareket ettiği anlaşılan" Prandelli'den de, "ne hayır geleceğini" pazartesi gecesi gördük; "Kolu kanadı kırık, şaşkın şaşkın Fenerbahçeli futbolcuları kovalamaya çalışmaktan başka bir şey yapamayan, top tutamayan, pas vermekten aciz, istatistiğin her bölümünde rakibine ezilmiş bir Galatasaray!.."
Tribünde maçı seyreden Fatih Hoca'nın gönlünde kim bilir ne fırtınalar kopmuştur; Galatasaraylılara "işkence çektiren" o "bitmek bilmeyen" maç boyu!..
5 yabancı hakkının 4'ünü defansta kullanan ve hâlâ "Balanta gibi yabancı bir stoper peşinde koşan" ve "Chedjou'nun nasıl bir stoper olduğunu Manisa'da görüp", Mancini'nin raporunun "kendisini nasıl yanılttığını" herhalde anlamış olması gereken Prandelli'nin de "güleç yüzü ve iyi huyu hariç", futbol anlayışı bakımından "vatandaşı" meslektaşından pek farkının olmadığı ortada!..
Yanına "Türk futbolunu, futbolcularını, rakiplerini tanıyan bir Türk yardımcı almamasına" ve "Olcan hariç, ocak ayından beri transfer edilen bütün futbolcuları, Galatasaraylılığı ve mücadele azmi bakımından birkaç defa cebinden çıkaracak kaptan Sabri'ye yaptığına", dahası "Galatasaray'a oynatmaya çalıştığı taktik ve futbola"  bakılırsa, sarı-kırmızılı taraftarların bu sezon tribünlerde çok çekeceği var!..
Zira, bu takım "bu zihniyetin elinde", Süper Lig'de de, Şampiyonlar Ligi'nde de başarılı olamaz; Galatasaraylıların haberi ola!..
***
Belçika'daki "ikinci lig takımı ile yapılan" maçtan sonra Manisa'da da "Galatasaray seyircisinin yaptığı çirkinlikler kabul edilemez"; bunun "mutlaka cezası, hem de ağır bir cezası olmalı"; hem de hemen!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.