Passolig rezaleti!..

A -
A +
Samsunspor-Yeni Malatyaspor Ziraat Türkiye Kupası maçından önce stadın önünde meydana gelen olaylar, Türk futbolunun "kimler tarafından ve nasıl yönetildiğinin (yani, yönetilmediğinin, yönetilemediğinin) son ve acı örneklerinden biridir!.."
"1997 yazının temmuzundan, aynı yılın aralığının sonlarına kadar süren"  bir Fetret Devri'nde, iş başında olan bir, onun istifası ile iş başına gelen iki ve onların art arda istifası sonunda "bir başkan yardımcısının atanmasıyla görevi devralan" bir Federasyon hariç tutulursa, "böylesine ne yaptığını ve yapacağını bilmeyen, hemen her şeyi yüzüne gözüne bulaştıran bir Federasyonu" yarım asrı geçen meslek hayatımda hatırlamıyorum!..
"O yılın son 6 ayında", işin içine "havuzu dağıtma sözü alınan" adayın  desteklemesi için Federasyon seçimine gelen delegeleri baskı altında tutmak üzere, 'mafya babalarının' ve adamlarının da girdiği bir süreç yaşanmıştı. Büyük kulüplerin bazılarıyla, büyük medya gruplarının bazıları anlaşmış, göreve seçtirecekleri federasyon vasıtasıyla "havuzu parçalayıp, paylaşmak üzerine" anlaşmalar yapılmıştı. İşe mafya da karışınca, iş başındaki Federasyon istifa etmiş, daha sonra gelen iki Başkan da "problemi çözmek yerine" yeraltı dünyasından gelen tehditler yüzünden "görevi bırakıp gitmiş", bu arada Federasyon "atama ile gelen bir başkanvekili ile aralık ayına kadar" götürülmeye çalışılmış, ama olmamıştı. Nihayet yapılan seçimi "devlet güvenlik güçlerinin korumasında ve Eyüp Sultan'da kesilen kurbanların da yüzü suyu hürmetine kelle koltukta kazanan" Haluk Ulusoy, bütün tehditlere rağmen, "havuzu yıktırmayarak" Türk futbolunun geleceğini kurtarmıştı!..
İşte bugün de, o Fetret Devri'nin art arda gelen "kısa ömürlü" federasyonlarına benzeyen, "sorunları çözemeyen, hatta daha da arttıran, günü geçiştirmeye çalışan" ama gene de "koltukta oturmakta inat ve ısrar eden" bir Federasyon var, karşımızda. Esen rüzgâra kendini kaptırıp, oradan buraya savrulan, oradan buradan gelen talimatlara, kulüp başkanlarının tehditlerine boyun eğen bir federasyon! Bu yüzden "şike soruşturmasını, yabancı kontenjanını yüzüne gözüne bulaştıran" ve nihayet bugün de futbolumuzu "Passolig bataklığına iten" bir Federasyon!..
Kanunda, sadece "E-bilet zorunluluğu var"; peki, nereden çıktı bu "Passolig uygulaması"; kim buldu, neden buldu, neden "durum bütün rezaletiyle ortada iken" inat ve ısrar ediliyor; anlayan beri gelsin!.. 
Daha doğru dürüst, "hangi maçlarda uygulanacak, hangi maçlarda uygulanmayacak" belli değil, dahası "hangi liglerde uygulanacak, uygulanmayacak" bilen acaba kaç kişi, kendisi "Süper Kupa finalinde uygulatmayarak, tribün felaketine davetiye çıkarmadı" mı, bitmedi, "uygulayan" kulüpler çile çekiyor, türlü çeşitli bahanelerle "uygulamayanlar" da var, onlar sefa sürüyor!.. 
Hatta Türkiye Kupası'nda "uygulanacak mı, uygulanmayacak mı" onu da "doğru dürüst" bilen yok. "Uygulanmayacak" deniyor da, peki Samsun Stadı'nın önünde güvenlik güçleri ile "Passolig kartınız yok" diye stada alınmayan sporseverleri karşı karşıya getiren ve yaralanmalara sebep olan olaylar, neyin nesi?..
Türk sporu, Türk futbolu, şikesiyle, şiddetiyle, ayrımcılığıyla, dopingiyle, kulüpleriyle, kulüp yönetimleriyle, federasyonlarıyla dibe vurmuş, sporseverlerin güvenini yitirmiş, marka değeri yerlerde sürünüyor; tribünler ve TV başları boşalmış, "para" diye inleyen kulüplerin ve sporumuzun "en büyük gelir kaynaklarından biri" zaten kurumaya başlamış, bir de başa "Passolig belasını çıkarmak ve uygulamada ısrar ve inat etmek" ne demek oluyor?..          
Ey Federasyon, ey Spor Bakanlığı, ey Spor Genel Müdürlüğü yetkilileri, ey medya yöneticileri, ey spor yazar-çizerleri olarak bizler, "Harç bitti, yapı paydos" denilmesini mi bekliyoruz?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.