Sahalar yolgeçen hanı oldu!

A -
A +

Geçen yıl ülkede futbolu çok bilenler; "4.hakemlerin, antrenörlerle çok uğraştığını" söyleyip durdular.    Teknik adamlara özgürlük dediler. Ve bu işi sulandırmayı başardılar.
Kupadaki Bursa-G.Saray maçında Mancini saha içinde depar atıyor. Burak'ı kontrol altına alabilmek için.
Beşiktaş-F.Bahçe derbisinde Bilic saha içinde.
M. Park Antalya-Sivas maçında Roberto Carlos saha içinde Semih Şentürk'ü kovalıyor.
Bütün bunlar 6 gün içinde yaşandı.
Uluslararası 3 yabancı hoca, Federasyonu, hakemleri, temsilcileri, kurulları "ADAM YERİNE" koymuyor.
Hadi şu yaptıklarınızı bir Avrupa maçında yapsanıza...
Göreyim boyunuzun ölçüsünü.
Bir teknik adam oyun sahasına "ne niyetle olursa olsun" giremez. Adımını atamaz.
Adamlar Türkiye'deki otorite boşluğunun farkındalar ve köküne kadar istismar ediyorlar.
Bu ülkeyi ciddiye almıyorlar.
Bu kadar eyyam! Olacağı buydu! Gözünüz aydın!

Ofsayttaki farklı yorumlar Türkiye'nin sorunu değil!
Sezon başlamadan (26 Temmuz'da) ofsayta getirilen yeni yorum değişikliklerinin henüz oturmadığını ve herkesin kafasının karışık olduğunu yazmıştım.
- F.Bahçe-Torku Konya maçında Alves'in attığı gol. Alves kafayı vuruyor, Sow ayağını uzatıyor.
- Beşiktaş-F.Bahçe maçında Motta'nın attığı golde Almeida ofsayt mı değil mi?
- Samsun-Buca maçındaki ilk gol. Önce hakem haklı bulundu, sonra yardımcı hakem haklı kabul edildi.
Buna benzer bu sezon belki 10 tane örnek yaşandı.
Şu çok iyi bilinmeli ki; bu Türkiye'nin krizi değil.
UEFA ve FIFA da bu konuda çelişkiler içinde.
UEFA ölçülerine göre çekilen bir bayrak, FIFA ölçülerine göre yanlış olabiliyor.
Ya da tam tersi!
8-9 Nisan'da yapılan bizdeki son hakem seminerinde UEFA Yardımcı Hakem Eğitimcisi Giovanni Stevanato "Alves'in Konya'ya attığı gole" ilk gün ofsayt dedi.
Ertesi gün Uilenberg'le görüştükten sonra "ofsayt değil" dedi.
Bizim yorumcular maçların devre arasında birkaç "uzmanla (!)" görüşüyor.
Sonra sosyal medyada ya da ekranda bazı yorumlar yapıyorlar.
Tribünler başlıyor gerilmeye. Sonra hakemi parçalamak birilerine keyif vermeye başlıyor.
Avrupalı diyor ki; "Yorumdur, hakem haklıdır."
Ama bizde böyle bir hoşgörü maalesef yok. Bizde adamın gözünü oymak var.
***
Kuraldaki can alıcı nokta şu:
Defansın yaptığı vuruşun kalitesi yardımcı hakemin kararını bağlamıyor.
Topu kornere göndermek ya da takım arkadaşına vermek istedi ya da uzaklaştırmak istedi. Top rakibe gitti. Bu devam.
Yakınında onunla beraber aktif oyun alanı içinde mücadele eden bir rakibi yoksa bu vuruşun hücum oyuncusuna gitmesi ve gol olmasında herhangi bir ofsayt ihlali yok.
***
Bu hafta uzmanlar pek çok konuda fena çuvalladı.
Bari küçük bir katkımız olsun.
Son Beşiktaş-F.Bahçe maçında Dany, topu kafasına alıp kalecisi Tolga'ya vermek istedi.
Burada Tolga'nın topu eline alıp almaması hiç önemli değil. Burada önemli olan Dany'nin yasak olan bir hareketi eyleme dönüştürmesi.
Tolga'nın topu eline alıp almamasının hiçbir manası yok.

Öz ve üvey evlatlar!
Bazı maçlarda hakemlerin aldıkları notları duyuyorum. Kulaklarıma inanamıyorum.
10 numara maç yöneten hakem bakıyorsunuz gözlemci tarafından doğranmış.
Öte tarafta maçtaki siyah-beyaz hatanın sayısı belli değil. Gözlemci, 8,3 - 8,4'ü basmış geçmiş.
Kimi hakem gözlemcisinin notuna göre dinleniyor veya PTT 1. Lig'i mesken tutuyor.
Kimi hakem için gözlemcisinin notu asla ölçü değil. "Hakemi kazanalım" düşüncesiyle maç vermeye devam.
Kollanan hakemleri herkes iyi biliyor. Kollanmayanları da...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.