İbâdet, doğru ve devamlı olmalıdır

A -
A +

Amellerin, ibâdetlerin kabûl olması yani sevâb verilmesi için, hem şartlarına uygun olması, hem ihlâs ile niyet edilmesi ve hem de devamlı olması lâzımdır.
Namazın ve bütün ibâdetlerin nasıl yapılacağını, yaparken nelere uyulacağını Allahü teâlâ Peygamberine bildirmiştir. Peygamber efendimiz de, bunları, öğrendiği gibi Eshâbına bildirmiş ve kendi de yapmıştır. Farzları, vâcibleri ve harâmları, Peygamber efendimiz bile değiştirmemiştir ve değiştiremez. Din imâmlarımız bunların hepsini Eshâb-ı kirâmdan görerek ve işiterek anlamışlar ve kitâplarına yazmışlardır.
İbâdetlerin en kıymetlisi, Ehl-i sünnet i'tikâdında olmaktır. Ehl-i sünnet demek, inanmakta, ibâdetlerde ve insanlara karşı yapılan işlerde, Muhammed aleyhisselâmın sünnetine, yoluna, Eshâb-ı kirâma, Tâbi'înin ve daha sonra gelen İslâm âlimlerinin söz birliğine uymaktır. Bunların yolunu, fıkıh ve ilmihâl kitâplarından okuyup öğrenmek lâzımdır. Bezzâziyye'de buyuruluyor ki:
"Kur'ân-ı kerîmden bir miktâr ezberledikten sonra, fıkıh öğrenmek lâzımdır. Çünkü Kur'ân-ı kerîmin hepsini ezberlemek farz-ı kifâyedir. Lâzım olan fıkıh bilgilerini öğrenmek ise, farz-ı ayındır."
İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
"Her şeyden önce, Ehl-i sünnet vel-cemâ'at âlimlerinin bildirdiği, kitâplarında yazdığı itikâdı öğrenmek ve îmânını buna göre düzeltmek lâzımdır. Ondan sonra, fıkıh ahkâmını öğrenmeli, farzları yapmaya sarılmalı, helâle, harâma dikkat etmelidir. Farzların yanında, nâfile ibâdetlerin, hiç kıymeti yoktur. Zamanımızın Müslümânları, farzları bırakıp, nâfile ibâdetlere sarılıyor, nâfile ibâdetleri yapmaya  ehemmiyet verip, farzları meselâ beş vakit namaz kılmayı, Ramazân-ı şerîf ayında, oruç tutmayı, zekât vermeyi, uşur vermeyi, helâli, harâmları öğrenmeyi  hafîf ve ehemmiyetsiz görüyorlar.
Zekât niyyeti ile fakîre bir altın vermek, yüzbin altın sadaka vermekten dahâ sevâptır. Çünkü zekât vermek, farzı yapmaktır. Zekât niyyeti olmadan verilenler ise, nâfile ibâdettir. Farz ibâdetin yanında nâfile ibâdetlerin hiç kıymeti yoktur. Deniz yanında, damla kadar bile değildir."
Nâfile ibâdetlerin sevâbına kavuşabilmek için, îmânda, farzlarda kusûr olmamak, günâhlara tövbe etmek ve ibâdet olarak yapmaya niyyet etmek şarttır.
Netice olarak Allahü teâlâ, yapılan amellerde, ibâdetlerde, kullarının kalblerindeki ihlâsa bakar. Allah rızâsı için yapılmayan hayrât, hasenât ve ibâdetler, kabûl edilmez. Amellerin, ibâdetlerin kabûl olması yani sevâb verilmesi için, hem şartlarına uygun olması, hem ihlâs ile niyet edilmesi ve hem de devamlı olması lâzımdır. Peygamber efendimize, hangi amelin daha kıymetli olduğu sual edilince, cevaben; (Devamlı olan ameldir) buyurmuşlardır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.