"İbâdetlerini ihlâs ile yap!"

A -
A +

Abdullah-ı Tüsterî buyurdu ki: "Yolumuzun esâsı üç şeydir: Helâl yemek, ahlâk ve amelde Resûl aleyhisselâma tâbi olmak ve ihlâs yani her işi, yalnız Allah rızâsı için yapmaktır."
İbâdet, Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için yapılır. Başkasının muhabbetine, ihsânına kavuşmak için yapılan ibâdet, ona tapınmak olur. Allahü teâlâya ihlâs ile ibâdet etmemiz emrolundu. Hadîs-i şerîfte; (Allahü teâlânın birliğine îmân edenden, namazı ve zekâtı ihlâs ile yapandan Allahü teâlâ râzı olur) buyuruldu.
Resûlullah efendimiz, Mu'âz bin Cebel hazretlerini Yemen'e vâli olarak gönderirken; (İbâdetlerini ihlâs ile yap. İhlâs ile yapılan az amel kıyâmet günü sana yetişir) buyurmuştur.
Dünya nimetleri geçicidir, ömürleri de kısadır. Bunları ele geçirmek için dînini vermek ahmaklıktır. İnsanların hepsi âcizdir. Allahü teâlâ dilemedikce, kimse kimseye fayda ve zarar yapamaz. İnsana Allahü teâlâ kâfidir. Bunun için Allahü teâlâdan korkmalı, Onun rahmetinden ümidi kesmemelidir. Ümit, korkudan çok olmalıdır. Böyle olanın ibâdetleri zevkli olur. Gençlerde korkunun, ihtiyarlarda ümidin daha fazla olması lâzımdır denildi. Hastalarda ümit fazla olmalıdır. Korkusuz ümit ve ümitsiz korku câiz değildir. Birincisi emîn olmak, ikincisi ümîtsiz olmaktır. Hadîs-i kudsîde; (Kulumu, beni zannettiği gibi karşılarım) buyuruldu.
Zümer sûresinin 53. âyet-i kerîmesinde meâlen; (Allah bütün günâhları affeder. O gafûrdur, rahîmdir) buyuruldu.
Bunlardan, recânın, ümidin fazla olması lâzım geldiği anlaşılmaktadır. (Allah korkusundan ağlayan, Cehenneme girmez) ve (Benim bildiğimi bilseydiniz, az güler çok ağlardınız) hadîs-i şerîfleri de, havfın, korkunun fazla olması lâzım geldiğini göstermektedir.
Allahü teâlâya yakın olmak yani Onun sevgisine kavuşmak için, ihlâs ile İslâmiyetin emirlerine  uymak, yasak ettiklerinden sakınmak lâzımdır. İslâmiyete uymak için; önce Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi îmân etmek, sonra haramlardan sakınmak ve farz olan ibâdetleri, ihlâs ile yapmak lâzımdır. Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî hazretleri buyuruyor ki:
"Yolumuzun esâsı üç şeydir: Helâl yemek, ahlâk ve amelde Resûl aleyhisselâma tâbi olmak ve ihlâs yani her işi, yalnız Allah rızâsı için yapmaktır."
Netice olarak, İslâmiyete yapışmak yani emirleri yapmak ve haramlardan sakınmak, insanı Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşturur ise de, bunları ihlâs ile yapmak şarttır. Mal, mevki, hürmet, şöhret kazanmak için yapılan ibâdette ihlâs olmaz, riyâ olur. Böyle ibâdete sevap verilmez. Bunun için hem İslâmiyete uymalı, hem de, ihlâs elde etmelidir. İslâmiyete uymak, ilim, amel ve ihlâs ile olur. İhlâs ile yapılan ibâdetler, zamanla nefsi zayıflatır, devamlı ihlâs elde etmeye sebep olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.