Din, kadere inanmak ve kanâ'at etmektir

A -
A +
Müslümânlık, Allahü teâlânın takdirine râzı olmak ve kazandığına kanâ'at etmektir.

İslâmiyet, kadere inanmak ve kanâ'at etmektir. Fakat kader, bazılarının zannettiği gibi çalışmamak, fazla istememek değildir. Kader, insanların ne yapacağını, Allahü teâlânın önceden bilmesi demektir. Allahü teâlâ, çalışmayı emrediyor, çalışanları övüyor. Nisâ sûresinin 94. âyetinde meâlen;
(Cihâd edenler, çalışanlar, uğraşanlar, oturduğu yerde ibâdet edip cihâd etmiyenlerden dahâ üstündürler, dahâ kıymetlidirler) buyuruldu. Resûlullah efendimiz de;
(Çalışıp kazananları Allahü teâlâ sever) buyuruyor.
Ehl-i sünnet âlimlerinin kitapları iyi okunursa ve târîh gözden geçirilirse, İslâmiyetin, çalışmak, kazanmak dîni olduğu iyi anlaşılır. Resûlullah efendimiz;
(İki gün bir derecede bulunan, ilerlemeyen aldandı) buyurarak, hergün ilerlemeyi, yükselmeyi emrediyor. Ayrıca;
(İşlerinizi yarına bırakmayınız. Sonra yok olursunuz!) buyuruyor.
Bazı kimselerin, âhıret ni'metlerini düşünmek, çalışmayı önler demeleri, cahillik ve insâfsızlıktır. Çünkü;
(Çalışıp kazanan kimse, âhıret günü ayın ondördü gibi parlak olacak), (Âlimlerin uykusu ibâdettir), (Helâl kazanın ve hayırlı yerlere harcedin), (Din kardeşine ödünç verenin, günâhları affolur) ve (Herşeye ulaştıran yol vardır. Cennete kavuşturan yol ilimdir) hadîs-i şerîfleri, çalışıp kazanmayı ve dünyâda iyi yoldan kazanıp, iyi yere verenlerin, âhıreti kazanacağını bildirmektedir.
Müslümânların kurduğu Emevî, Abbâsî, Gaznevî, Hind Timûrları, Endülüs ve Osmânlı medeniyetleri, çalışkanlığı mı, yoksa uyuşukluğu mu gösteriyor? İslâm düşmanları tarafından uydurulmuş olan, "Bir lokma, bir hırka" sözü, Kur'ân-ı kerîmin ve hadîs-i şerîflerin emirlerini değiştirebilir mi? Bu söz, müslümânlık demek değildir. Âhırete inanmak, acı çekmeye değil, fertlerin, âilenin ve cem'iyetin düzenli, huzûrlu olmasına sebeptir. Târîh, böyle olduğunu açıkça göstermektedir. İslâm dîni, acı çekmeyi değil, maddî, ma'nevî acıları gidermeyi, acılara, sıkıntılara sebep olmamayı emretmektedir.
Netice olarak müslümânlık, Allahü teâlânın takdirine râzı olmak ve kazandığına kanâ'at etmektir. Kanâ'at, bir hırkaya râzı olup tenbel oturmak değil, kazandığına râzı olup, başkasının kazancına göz dikmemektir. Avrupaya medeniyeti islâmiyet getirdi. Çünkü islâmiyet, iktisâdî refâhı sağlıyan yolları göstermektedir. Buna kavuşmak için, çalışmayı istemektedir. (İnsanların hayırlısı, en üstünü, insanlara dahâ faydalı olanlarıdır) gibi hadîs-i şerîfler, bunu açıkça göstermektedir. Peygamber efendimizin buyurduğu gibi:
(Sizin en hayırlınız, başkasından beklemeyip, çalışan, kazananınızdır.)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.