"Azamet ve kibriyâ bana mahsustur"

A -
A +

Meşhur olmak için vaaz vermek, kitap yazmak, başkalarından üstün görünmek, övünmek, mal, mevki elde etmek için ilim öğrenmek, riyâ olur. Riyâ ise, harâmdır, günâhtır...
Allahü teâlâ, kullarına gönderdiği kitapların hepsinde, kibri, gururlanmayı, övünmeyi kötülemiş ve yasak etmiştir. Kur'ân-ı kerîmde, Nahl sûresinin 23. âyetinde meâlen; (Allahü teâlâ, kibirli olanları elbette sevmez!) buyurulmaktadır.
Bir kimsenin, kendisini övmesi, babaları, dedeleri ile övünmesi ve bunlarla kibirlenmesi, câhillik, ahmaklık olur. Kabil, Âdem aleyhisselâmın oğlu idi. Ken'an, Nûh aleyhisselâmın üç oğlundan biridir. Babalarının Peygamber olması, bunları küfürden kurtaramadı. İnsanın övündüğü dedeleri, bir avuç toprak oldu. Toprak ile övünmek akla uygun olur mu? Onların sâlih, iyi olmaları ile de övünmemeli, onlar gibi sâlih, iyi olmaya, onların yolunda bulunmaya çalışmalıdır.
Meşhur olmak için vaaz vermek, kitap yazmak, başkalarından üstün görünmek, övünmek, mal, mevki elde etmek için ilim öğrenmek, riyâ olur. Riyâ ise, harâmdır, günâhtır. Allahü teâlâ için öğrenilen ilim, Ondan korkmayı ve Ona itâatı arttırır ve kendi ayıplarını görmeye sebeb olur. Ayrıca böyle olan ilim, Şeytânın aldatmasına da mâni olur. Ebü'l-Abbâs-ı Mürsî hazretleri buyurdu ki:
"Kulun iyiliği; 'Allahü teâlâyı, nefsini ve dünyayı tanımak' olmak üzere üç şeydedir. Allahü teâlâyı tanıyan Ondan korkar. Dünyayı tanıyan ona düşkün olmaz. Haramlardan, şüphelilerden ve mubahların çoğundan sakınır. Nefsini tanıyan da, Allahü teâlânın kullarına karşı mütevâzı olur. Bazı kimseler, 'şu kadar hatim yaptım. Şu kadar rekat namaz kıldım, şu kadar hac yaptım' ve bazıları da, 'benim, Allah yolunda harcanmış şu kadar senem var' derler. Bunlar, yaptıkları kötülükleri, hata ve kusurlarını sayıp onları düşünseler daha hayırlı olur. Halbuki; Allahü teâlânın ilminde saîdlerden mi yoksa şakîlerden miyim diye düşünmek, ilmine ve ameline güvenmemek lâzımdır."
Netice olarak Allahü teâlâ, ilim, kudret gibi bütün sıfatlarından kullarına biraz ihsân buyurmuştur. Fakat üç sıfatı kendine mahsustur. Bu üç sıfattan hiçbir mahlukuna vermemiştir. Bu üç sıfatı, kibriyâ, ganî olmak ve yaratmak sıfatlarıdır... Kibriyâ, büyüklük, üstünlük demektir. Ganî olmak, başkalarına muhtaç olmamak, her şey Ona muhtaç olmak demektir. İnsan ise ihtiyaç sahibidir. Allah yaratıcıdır, insan ise yaratıktır, fânidir... Buna karşılık olarak kullarına üç aşağı sıfat vermiştir. Bunlar da, zül ve inkisâr, yani aşağılık, kırıklık ile ihtiyâç ve fânî olmak, yok olmaktır. Bunun için kibirlenmek, Allahü teâlânın sıfatına, hakkına tecâvüz etmek olur. Kullara kibirlenmek yakışmaz. En büyük günâhtır. Hadîs-i kudsîde buyurulduğu gibi: (Azamet ve kibriyâ bana mahsûstur. Bu iki sıfatta, bana ortak olmak isteyenlere, çok acı azâb ederim.)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.