Nimetin kıymeti bilinince artar...

A -
A +
Bir kimse, Allahü teâlânın ihsan ettiği nimetlerin kıymetini bilir, buna göre yaşarsa yani kendinde bir değişme olmazsa, bu kimseye verilen nimetler, onda hep kalır hatta artar...
Allahü teâlâ, insanların saâdetlerine sebep olan şeyleri emretmiş ve felâketlerine sebep olanları da yasak etmiştir. Dinli olsun, dinsiz olsun, bir kimse bilerek veya bilmeyerek, bu emir ve yasaklara uyduğu kadar, dünyada rahat ve huzur içinde yaşar. Bu hâl, faydalı ilâcı kullanan herkesin dertten kurtulması gibidir.Bir kimse, Allahü teâlânın ihsan ettiği nimetlerin kıymetini bilir, buna göre yaşarsa yani kendinde bir değişme olmazsa, bu kimseye verilen nimetler, onda hep kalır hatta artar. Bu hâl, cemiyet ve milletler için de aynıdır. Ra'd sûresinin 11. âyetinde meâlen;(Bir millet, kendini bozmadıkça, Allah onların hâllerini değiştirmez) buyurulmuştur.Şükür, bütün nimetleri İslâmiyete uygun olarak kullanmak demektir. Ni'met, insana faydalı olan şey demektir. Allahü teâlâya şükretmek ise, Onun dinini kabul etmek, emrettiklerini yapmak, yasak ettiklerinden de sakınmak demektir Cehennemden kurtulmak için, itikâtta ve amelde, Muhammed aleyhisselâma uymaktan başka çâre yoktur. İyilik yapana teşekkür edileceğini, herkes bilir. Bu, insanlık îcâbıdır. İyilik edenlere hürmet edilir, nimet sâhipleri, büyük bilinir. Bunun için, her nimetin hakîkî sâhibi olan Allahü teâlâya şükretmek, insanlık îcâbıdır, bir vazîfe ve bir borçtur. Nisâ sûresinin 147. âyetinde meâlen;(Allahın nimetlerine şükreder ve îmân ederseniz, Allah size niçin azâb etsin?) buyurulmaktadır.İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:"Allahü teâlânın, bir kuluna, faydalı, güzel işler yapmayı, çok kimsenin ihtiyaçlarını sağlamasını nasib etmesi, çok kimsenin ona sığınması, bu kul için pek büyük bir nimettir! Allahü teâlâ, kullarına 'ıyâlim' demiş, çok merhametli olduğu için, herkesin rızkını, nafakasını kendi üzerine almıştır. Allahü teâlâ, bu ıyâlinden birkaçının rızıkları, nafakaları için ve bunların yetişmeleri, rahat yaşamaları için bir kulunu görevlendirirse, bu kuluna büyük ihsân etmiş olur. Bu büyük nimete kavuşup da, bunun için şükretmesini bilen kimse, çok tâlihli, pek bahtiyârdır. Bunun kıymetini bilip, şükretmek, kendi sâhibinin, Rabbinin ıyâline hizmet etmeyi saâdet ve şeref bilmek ve Rabbinin kullarını yetiştirmekle öğünmek, akıl icâbıdır..."Netice olarak, nimetin kıymeti bilinmez, hakkı gözetilmezse elden gider. Şükredilir, hakkı gözetilirse elde kalır ve artar. Sûre-i İbrâhîmin 7. âyetinde meâlen buyurulduğu gibi:(Nimetlerimin kıymetini bilir, şükrederseniz, yani emrettiğim gibi kullanırsanız, onları arttırırım. Kıymetlerini bilmez, bunları beğenmezseniz, elinizden alır, şiddetli azâb ederim.)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.