Devlet Bahçeli: Abdullah Gül'ün adaylığına ihtimal vermiyorum, olursa kendini sıfırlar

Düzenleyen:
Devlet Bahçeli: Abdullah Gül'ün adaylığına ihtimal vermiyorum, olursa kendini sıfırlar

POLİTİKA Haberleri

Gül'ün adaylığı için "ihtimal vermiyorum" diyen MHP lideri Devlet Bahçeli, "'Kardeşin olarak Cumhurbaşkanı olmuştum, kardeşim olarak Cumhurbaşkanı olmanı istiyorum' demesi lazım" ifadelerini kullandı.

Bahçeli, Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı adaylığı ile ilgili konuştu; Gül'ün sessizliğini korumasını eleştirdi, bu sürece son vermesini, seçimde aday olması durumunda kendini sıfırlayacağını söyledi. Bahçeli, Gül'ün "Böyle bir adaylığım yok" demesi gerektiğini de ekledi.

MHP lideri dün akşam kendisini izleyen gazetecilerle yaptığı yemekli sohbette, gündeme ilişkin sorulara cevap verdi. Bahçeli, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün adaylığı konusunda "Sayın Gül'ün adaylığına ihtimal vermiyorum çünkü yanlış olur. 'İlle de aday olmayı düşünüyorum' diyorsa Allah yolunu açık etsin Sayın Erdoğan'a varıp, 'Kardeşin olarak Cumhurbaşkanı olmuştum, kardeşim olarak Cumhurbaşkanı olmanı istiyorum' demesi lazım" ifadesini kullandı.

"GÜL-DAVUTOĞLU GÖRÜŞMESİ İFLAS ETMİŞTİR"

(Gül Davutoğlu görüşmesi) Sayın Gül ile Ahmet Davutoğlu arasındaki bahse konu görüşme iflas etmiş demektir. Çünkü Davutoğlu 'Ben cumhurbaşkanı adayı olarak Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı destekliyorum' demiştir. Bu ifadeyi kullandıktan sonra görüşmelerinin muhtevası ne olursa olsun, kamuoyunda yapılan yorumların hepsi geçerliliğini kaybetmiş demektir. Demek ki Ahmet Davutoğlu Bey ile Sayın Abdullah Gül arasındaki görüşmelerde, "Biz cumhurbaşkanı adayı olalım mı, olmayalım mı' konusundaki tartışmaların yeterli bir seviyede olmadığı anlaşılmış, Ahmet Davutoğlu sonucu bağlamıştır.

MHP lideri dün akşam kendisini izleyen gazetecilerle yaptığı yemekli sohbette, gündeme ilişkin sorulara cevap verdi.

Bu sonuca Abdullah Gül beyin bir cevap vermesi lazım. 'Biz şu kadar saat görüştük ama Ahmet Davutoğlu'nun ortaya koyduğu görüş, görüşmelerimizin özünü teşkil etmektedir. Benim de aday olma niyetim yoktur' demeleri lazım. Şu ana kadar demediklerine göre tek yanlı bir görüşme olarak kalmıştır. Davutoğlu kendisini çekmiş, gerçeği görmüş Gül'e de böyle bir gerçeği görmesi için davet çıkarmıştır. Sayın Gül görecek mi görmeyecek mi, onu bilemiyoruz artık.

"GÜL "KARDEŞİN OLARAK SENİ DESTEKLİYORUM" DEMESİ GEREKİR"

Gül'ün ısrarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok yanlış bir tutum. Twitterda da bunu çok yönüyle ele aldık,ağır ifadeler de kullandık. (Yusuf Has Hacip'ten örnekler de verdik. Bizim siyasette ki el kitabımız odur) Sayın Abdullah Gül bey hangi süreçten gelmiştir? AKP'nin 5 kurucusundan biridir. İkincisi Recep Tayyip Erdoğan'ın milletvekili olmaması nedeniyle Meclis'te temsil edilememesinden dolayı -parti genel başkanlığı devam etmesine rağmen- başbakanlık görevini üstlenmiş olan birisidir. Recep Tayyip Erdoğan Başbakan olduğunda dışişleri bakanı olmuş bir şahsiyettir. Böyle bir süreçte Cumhurbaşkanlığı seçiminde AKP'nin adayı olarak taktim edilmiştir. Düşünün bir partinin kurucususunuz, partinin başbakanı olmuşsunuz, dışişleri bakanı olmuşsunuz ve bir Meclis grup toplantısında Recep Tayyip Erdoğan sizi, "Cumhurbaşkanı adayımız kardeşimiz Abdullah Gül" diye taktim ediyor. "Kardeşim Abdullah Gül" ifadesiyle taktimin anlamı vardır. Kardeş arasında vefa vardır, sevgi vardır, saygı vardır, sadakat vardır. Bunu dikkate almak lazım. Bu sebepten dolayı Recep Tayyip Erdoğan beyin şuan cumhurbaşkanı olarak görevini üstlenirken, Cumhurbaşkanı hükümet sistemine yönelik bir sürecin içerisinde, bu süreci tamamlayabilecek bir seçimi düşündüğü sırada, sizin isminizi dolandırıp, kendinizi göstermeyen bir yaklaşımdan vazgeçmeniz gerekir. Ve Recep Tayyip Erdoğan'ın yanına gidip, "Sen benim kardeşimsin. Dün sen beni kardeş ilan etmiştin. Bugün ben seni kardeş ilan ediyorum. Kardeşin olarak cumhurbaşkanı olmuştum, kardeşin olarak Cumhurbaşkanı olmanı istiyorum" demesi lazım. Bunu demediği müddetçe Gül siyasi birikiminin hepsini -Şimdi yeni tabir var ya sıfır baraj- sıfırlamış olur. İsmini fazla dolandırmamasında, kendisini istismara yönelik kişilerle olan temaslarını mesafeli bırakmasında yarar vardır diye düşünürüm. Çünkü bir siyasetçi ülkede zor yetişiyor. Önemli görevlerde her insana nasip olmuyor. Yani parti kuruyorsun,başbakan oluyorsun, dışişleri bakanı oluyorsun,cumhurbaşkanı oluyorsun… Bunlar önemli makamlar hepimize nasip olmuyor. Bunu hazmetmek lazım. Siyaseti yozlaştırmadan, siyaset irtibatlarını bazı kırgınlıklara sebebiyet vermeyecek boyutta sürdürmekte yarar vardır. Türkiye'nin de buna ihtiyacı vardır. Genel tabloyu hepimizden fazla onların görmesinde yarar var. Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan bir kişi kafasında oluşabilecek her türlü soruyu açıklığa kavuşturabilmek için devletin tüm kademelerine müracaat ederek bilgi sahibi olabilir. Bunları yaparak hala çatıydı, şuydu diyerek bir takım şeylere giriyorsa o zaman söyleyecek bir şey kalmıyor. Ben aday olacağına ihtimal vermiyorum. Vermiyorum çünkü yanlış olur. Ama ille de aday olmayı düşünüyorum diyorsa Allah yolunu açık etsin. Kim aday yapacaksa yapsın.

"FETÖ GÜL'ÜN ADAYLIĞINI İSTİYOR MU?" DİYE SORDULAR

İstismar dediniz. "FETÖ Gül'ün adaylığını istiyor mudur?

Bahçeli: FETÖ ile benim bir irtibatım yok. Fetullah Gülen'in ne düşündüğünü de anlamakta güçlük çeken bir insanım. Ama istismar edildiği kanaatindeyim. "CHP adayımız olabilir mi","SP'den olabilir mi?", "Gül olursa desteklerim", 24 saat sonra "Hayır ben yüz bin imza toplayacağım, şöyle yapacağım" konuşmalarının olduğu yerde bir isim konuşuluyor o isim sessiz kalıyor, hiçbir yerde görünmüyorsa, her zaman yaptığı geleneksel Cuma namazından sonraki sohbetini yapamayacak bir durumda kalmışsa ne yapacaksınız? İstismar edildiğinizi fark edeceksiniz.

"NEFSİ KONTROL ALTINA ALMALI"

Kardeşlik ilkesiyle açıkladınız. Kardeşlik ilkesine ihanet edilmemesi gerektiğini söylediniz. Sayın Gül'ü ihaneti götüren nedir sizce?

Bir projeyi oluşturmaya çalışanlar önemli aktörler ise bunların çabası olabilir. İkinci olarak nefsi kontrol altına alamazsanız her şeyi yapabilirsiniz.

EKMELEDDİN'İ BENİMSEMEYENLER, GÜL'Ü NASIL BENİMSEYECEK?

Gül'ün adaylığı konusuna CHP tabanından tepki var. CHP ile olan münasebeti tabanı açısından zarar verir mi?

O konuda bir şey söylemek çok zor. Çünkü daha evvelden yapılmış olan bir Cumhurbaşkanlığı seçimindeki birliktelikten haberleri olmadığını, bunu da şimdi kamuoyuna EkmelettinFormülü olarak taktim ettiklerini söylüyorlar. O çerçevede düşündüğünüz taktirde bir hata olmuşsa kendileri açısından ikinci kez aynı hatayı işlememeleri lazım. Yani "Ekmelettinformülünü" benimsemekte zorlananların şimdi Abdullah Gül formülünü benimseyecek halde olmamaları lazım. EkmeleddinBey projesi doğru bir projeydi. Orada samimi bir kucaklayış olsaydı belki farklı olabilirdi. Ama şimdi onların hepsini yaşadıktan sonra aradan yıllar geçtikten sonra kalkıp bunlar söyleniyor… Ekmeleddin Bey -ki MHP'nin milletvekilidir. Muharrem İnce ağzından çıkanı duyacak ve ona göre konuşacak. Benim milletvekili olarak kabul ettiğim, partimde bulunan bir şahsa dil uzatamaz. Biz herhangi bir şekilde kendisine dil uzatıyor muyuz? Gitsin Yalova'da tatil yapsın biraz.

"GÜL, SİZİ ZİYARET ETTİ Mİ?" SORUSU

Sayın Gül, Genel merkezde de sizi ziyaret etti?

Evet benzeri şeyler. Ayrı konular ama erken seçimle falan alakalı konular değildi. O da çok kısa sürdü.

"GÜL PROJESİNİN HEDEFİ NE?"

Meral Hanım önce ortaya çıktı ardından Gül meselesi neredeyse son anda ortaya çıktı. Hedefi nedir bu projelerin size göre?

Erken seçim kararı alındığı için seslendirilir hale geldi. Yoksa Gül meselesi çok eskiden beri var. İşte İstanbul'da biraya geliyorlar bir takım çevreler konuşuyor. İşin mahiyetini bilmiyoruz çünkü ilgilenmiyoruz. Bunlar ne konuşuyor diye merak da etmiyoruz. Nasıl olsa gazeteler bir gün yazar. İki asistanımız vardı sonradan profesör oldular. Bir gece 2.30 sularında beraber kaldıkları eve doğru yürürken Kızılay tarafında tanklar hareketleniyor. Biri, "Kemal bu tanklar bu saatte ne dolaşıyor" diye soruyor, Kemal Bey de, "Kafanı yorma Naci, yarın gazeteler yazar" diye cevap veriyor. (Gülüyor). Oysa 27 Mayıs gecesi… Sonra ikisi de profesör oldu. Kemal Dal ile Naci Kınacıoğlu. İşte siz de yazarsanız biz de öğreniriz. (gülüyor)

Düzenleyen:  - POLİTİKA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...