İki ateş arasında eski bir Türk yurdu Kırım

A -
A +

  Bazıları "Kırım'ın gerçek sahibi Türkiye'dir" bile dedi. Şimdi Kırım Ukrayna ile Rusya arasında bir çekişme unsuru hâline geldi. 
ırım, ağır bir Rus mağlubiyetinin ardından imzalanan 1774 Kaynarca Anlaşması ile müstakil oldu. 3 asırlık bu Osmanlı toprağının kaybı, millî vicdanlarda çok büyük bir yara açmış; sonraki Osmanlı siyasetinin ana hedeflerinden birisi Kırım'ı kurtarmak olmuştur. "Kırım küffarda kalsın mı böyle/Hele Osmanlı'yı cenge salayım/O kâfir düşmana satur çalayım/Varıb kâfirden intikam alayım/Gözüm açık benim kalsın mı böyle?" mısralarını terennüm eden Sultan III. Selim'in Kırım'ı almak üzere giriştiği sefer, muvaffakiyetsizlikle neticelenmiştir.
Bu devrede asilzâdeler, Kırım'ın geleceği hususunda, Moskova ve İstanbul yanlıları olmak üzere bölündü. Bundan faydalanan Ruslar, Aynalıkavak Anlaşması ile Romanya'ya karışmamak karşılığında, han seçimi salahiyetini İstanbul'un elinden aldı. Sonra da Kırım'a Şahin Giray adında züppe bir Rus hayranı prensi geçirdi. Şahin Giray, Rus üniforması giyer; yaverlerini Ruslardan seçer; ataları gibi at üzerinde değil, Rus tarzı kupa arabasıyla gezer ve Rus elçisinin talimatıyla hareket ederdi. Vakıflara el koyması üzerine Kırımlılar ayaklandı, Şahin Giray, Ruslardan yardım istedi. Osmanlı-Kırım sınırında askerî tedbirler alan Osmanlı serdarına Han'ın gönderdiği elçi, serdarın kahyâsı tarafından akılsızca idam edildi. Bunun üzerine Ruslar, Şahin Giray'ın davetini bahane ederek (1979'da Afganistan'da olduğu gibi) Kırım'ı işgal etti.
İşgal kumandanı Potemkin, Çariçe II. Yekaterina'nın 19 Nisan'da gizlice imzaladığı ukazı (fermanı), cülus yıldönümü olan 9 Temmuz 1783'te okudu. Buna göre Rusya, tek bir Rus'un bile yaşamadığı Kırım'ı, Osmanlı Devleti ile olan ihtilafı gidermek için ilhak ettiğini açıklıyor; Kırım, Rusya'nın bir eyâleti oluyor; Çariçeye sadakat yemini etmeyenlerin hicretine izin veriliyor; edenlerin can, mal ve din hürriyeti temin ediliyordu. Buna rağmen, 30 bin kadar asilzade işkenceyle öldürülerek arazilerine el konuldu. O devre göre nüfus kesafeti çok fazla olan münbit Kırım'da 1,5 milyon Tatar Türkü yaşıyordu. Yüzbinlercesi kaçmak üzere limanlara yığıldı. Yarıdan fazlası açlık, hastalık ve sefalet sebebiyle yahut Rus kılıcı altında öldü. Kalanlar, Rumeli ve Anadolu'daki Osmanlı topraklarına iskân edildiler.
İstanbul, bu ilhakı kibarca protesto edecek gücü bile kendisinde bulamadı. 8 Ocak 1784'te imzaladığı üç maddelik Kırım Senedi ile Kırım'ın Rus toprağı olduğunu resmen tanıdı. Ruslar, Cengiz Han'ın 21. torunu ve Kırım'ın 49. Hanı olan Şahin Giray'a önce 800 bin ruble maaş bağladılar. Sonra da bunu ödememek için devamlı aşağıladılar. Hayatının sonuna kadar han kalacağını zanneden, ama son hanlığı birkaç ay süren bu gafil ve zavallı genç İstanbul'a kaçtı. Rodos'a sürüldü ve 4 sene sonra orada idam edildi. Osmanlı şairi Sümbülzâde Vehbi, Şahin Giray'ın ardından uzun bir hicviye yazmıştır: Kırım halkı eder ol düzâhı öyle tatayyur kim/Kef-i küffâra verdi öyle mülk-i cennet-âsârı. Şair Sürûrî de Han'ın kuş isminden hareketle der ki: Tuttu Şâhin Giray'ı fukârânun âhı/Nefy olundı Rodos'a katl olunur inşâallah/Şuârâ dest-i kabûl üzre tutar tarihin/Tîz-pervâz idi Şâhin ele geldi nâ-gâh.
Kırım kadı, müftü ve vakıfları üzerindeki halife kontrolü, komünist iktidarına kadar devam etti. Padişah, her sene Livadya'daki yazlık sarayına gelen Rus çarını karşılamak üzere bir heyet göndermeyi ve Rusya ile iyi geçinmeyi ihmal etmedi. 1854 tarihinde, İngiltere, Fransa ve Sardinya desteği ile kazanılan Kırım Harbi, halkta Kırım'ı tekrar ele geçirmek arzusunu canlandırdı. Osmanlı Devleti'nin son 150 yılındaki en büyük askerî muvaffakiyet sayılan savaş, Kırım topraklarında cereyan etmekle beraber, ele bir avuç toprak bile geçmedi; "Sivastopol önünde yatar gemiler" türküsü yâdigâr kaldı.
Rus hükûmeti, yarımadaya hayli Rus nüfus yerleştirdi. Şehirlerin ismini Rusça veya Grekçe isimlerle değiştirdi. Akyar, Sivastopol; Akmescid, Simferopol; Kefe, Feodosya; Gözleve, Yevpatorya oldu. Öteden beri akciğer hastalıkları için bir sanatoryum vazifesi gören Kırım'ın manzarası, Rus tipi binalarla değişti. Mutedil iklimi sebebiyle Kırım'da bahçe ve bağcılık ileriydi. Kırım ineği, sütünün bolluğuyla meşhurdu.
1917 Bolşevik inkılâbından sonra, Kırım istiklâlini ilan ettiyse de; komünistler 1918'de Kırım'a girdi. Çarın tekrar tahta geçmesini müdafaa eden antikomünist Beyaz Rus hükümetinin merkezi de Kırım idi. 1921'de Kızıllar kazanınca, burada otonom bir sovyet cumhuriyeti kurdular. II. Cihan Harbi'nde Almanlarla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle, otonomisi kaldırıldığı gibi, ülkede yaşayan Tatarlar, Stalin'in emriyle yük vagonlarına doldurularak, Kafkasya'daki dindaşları gibi 1944 Mayıs'ında Sibirya'ya sürüldüler. Yarıdan fazlası yollarda öldü. 1954'de Kırım, Ukrayna'ya bağlandı.
1966'da "halk düşmanı" yaftası kaldırılarak itibarları iade edildiyse de, ülkelerine dönme izni verilmedi. Yalnızca bağdan anlayanların dönmesine izin verildi; zira memleketin dillere destan bağcılığı zaafa uğramıştı. 1990'ların başından itibaren komünizmin çöküşüyle, Tatarlara vatana dönme izni verildiyse de, çoğu dönme imkânından mahrumdu. Bugün nüfusun ancak % 10'dan biraz fazlası geri dönebilen Tatarlardan ibarettir...
1991'de Ukrayna müstakil olunca, Kırım'ın statüsü gündeme geldi. Tatar otonom parlamentosunun ilan ettiği Kırım'ın istiklâlini, Kiev reddetti. Pravda gazetesinde milletlerarası deniz hukuku teşkilatı âzâsı yazar Sergei Aprelev, Ukrayna bölünürse, vaktiyle Türkiye'den alınan Kırım'ın 1954'te belirlenen statüsünün belirsizleşeceği üzerine bir beyanatta bulundu. Daha evvel de Putin'in yakın çevresinden Bogdanov ve aşırı sağcı Jirinovski, "Kırım'ın gerçek sahibi Türkiye'dir" demişti. 19 Nisan 1783 tarihli anlaşmada, Kırım'ın istiklâli veya başka bir devlete bağlanması hâlinde, tekrar Türkiye'ye döneceğine dair bir hüküm olduğu iddia edilmektedir. Böyle bir anlaşma yoktur; Çariçenin fermanı vardır. Kırım'ın Rusya'ya devrine dair anlaşma 8 Ocak 1784 tarihlidir. Böyle bir hüküm olsa bile, bu statü zaten 1954'te Kırım, Ukrayna'ya bağlanarak bozulmuştur.
Bunlar, muhtemelen Kırım'ın istiklâlini elde ederek Rusya'nın kucağına düşmesini kolaylaştırmak için kurulan bir senaryo olsa gerektir. Zira Rusya'nın en büyük deniz filosu, Kırım'dadır. Moskova, el altından nüfusun % 60'tan fazlası Rus olan Kırım'ın istiklâlini (sonra da belki ilhakını) desteklemektedir. Kırım'da bir referandum yapılması hâlinde, nüfus yapısı sebebiyle bağımsızlığın çıkacağına şüphe yoktur. Kırım Tatarları ise, yarımadanın Ukrayna'ya bağlı kalmasına taraftardır. Zira Rus müdahalesi ve Rusların istiklâl hevesleri, bir iç savaşa ve hatta Tatar kıyımına yol açabilir...

 
Kırım Harbi'nden bir sahne
 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.