Yüz karası medya

A -
A +
Her şey tabiî seyrine kavuştu. Başbakanın saldırgan Baas jetinin cezalandırıldığını basın toplantısıyla değil, mitingde açıklandığı günlerde yaşıyoruz.

"Post Modern Darbe" denilen 28 Şubat taşeronluğunun bin yıl süreceği mağrur edalarla iddia edildiği hafızalardadır. Ne var ki o çapulculuk, 3 Mart 2002'de sandıktan gelen Ak İhtilal müdahalesiyle on yıl bile sürmedi.
Şayet; aksi olsaydı ve Tek Parti zihniyetinin üniformalı şeklinin camiler dahil her değerimize düşman olan Post Modern Darbe defedilmeseydi de faraza Baas jeti 28 Şubat günlerinde düşürülseydi bugün Başbakan Tayyip Erdoğan'a, iktidara ve vazifesini yapan Org. Necdet Özel'e hakaretler yağdıran bu medya neler yazardı?
Malum medya, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat darbelerinin tamamında silahlı cunta önünde yağhanelerde kıtlığa yol açacak denli küçülmüş,  alçalmış, temenna çakmış, göze girmeye çalışmış, "emret paşam" diyerek emir erliğini hiç bırakmamıştır.
Bugün, bu iktidara zehir-zemberek ifadelerle yiğitlik taslayan bu sirk aslanlarının darbeler döneminde nasıl bir postal düşkünü olduğu, nasıl el-etek postal öpücülüğü yaptıklarını iyi bir araştırma gayet güzel şekilde ortaya koyar.
28 Şubat faşizmi devam etse ve bu cunta döneminde Baas jeti düşürülseydi o zaman bu gayrı millî ve kadın teşhircisi medyanın neler yazmış olacaklarını görür gibiyiz. Ekranlarda jetli, tanklı görüntüler, hamaset dolu haberler, methü senalarla kaleme alınmış yorumlar, marşlar, gazetelerde fotoğraflar, destan başlığı gibi sürmanşetler, baştan aşağı hayranlık dolu makaleler vs vs...
Halbuki aynı medya bugün Suriye basınından daha fazla Baasçı bir üslupla, kendi hükümetine, Başbakanına ve Genelkurmay başkanına saldırmakta. Bir meşru müdafaayı "kin tutmak" olarak tescillemek gibi iftiraların en bayağısını atmakta.
Halbuki Baas jetleri, hava sahamızı aşıp semalarımıza dalsalardı Paralel aşı yapılmış her değerimize düşman aynı medya bu defa yine Başbakana, iktidara ve Genelkurmaya demeyeceklerini bırakmayacaklardı.
Sultan Abdülhamid Han, bazı hassas kararlar alacağı zaman istişare edecekmiş gibi Rus sefirini huzura çağırır; "şöyle bir mes'ele var; biz şöyle düşünüyoruz, siz ne dersiniz?" diye fikrini alıp gönderdiğinde maiyetindekilere "aksini yapın" talimatını verirmiş. O gün Rus elçisi ne diyorsa doğru, onun zıddıydı.
Bugün de bu medya ne diyorsa doğru, onun zıddıdır.
Mevzubahis medya, bu toprakların deseninden hiçbir renk taşımaz. Çıkarlarına göre Almanlara, İngilizlere, Nazilere, Komünist Rusya'ya, İsrail'e, Amerika'ya yanaşmış, kendi yerli unsurlarıyla bunları koruyan iktidarlara husumet besleyerek saldırmıştır. Görünen o ki şimdi de bilançolarına Esad'ı eklemişler.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.