Çılgın gündem

A -
A +

Sn. Erdoğan liderliğindeki iktidarda devlet, bir asır sonra vatandaşıyla barışmaktadır. Horlanmaktan duyguları nasır tutmuş vatandaş, artık hesaba katılan insan olmasının şuur ve zevkini tatmıştır. Bu yüzden bir halk adamı olan Tayyip Beyi evinin bir mensubu olarak görüp sevmektedir.
İşin esasına bakarsak şu günlerde yüzyılın gündemini yaşamaktayız. İttihat ve Terakki Partisi veya cuntasının 31 Mart 1909 "Gezi Parkı" isyanıyla  idareyi ele geçirmesinden bu yana devam eden bir küflü zihniyetin tasfiyesi mevzubahis. Bu baskıcı, ufuk kapatan ve gücünü askerî cunta, yargı cuntası, üniversite cuntası, ısmarlama medya ve topyekûn bürokrasiden alan ideoloji, önce Tek Parti oligarşisine, parlamenter sisteme dayanıyor. Tek Parti aşılı bu sistemde halk, karar veren, tayin eden değil, güdülen lalettayin kalabalıktır. Yaşanmış darbeler, muhtelif yüksek mahkeme kararları, bu yapıyı korumaya dönüktür. İçte vatandaşına zulmedebilen, dışarıda ise "yurtta sulh, cihanda sulh teranesiyle" kabuğuna sığınan anti demokratik bir korkak yapı.
Adnan Menderes, kısmen Süleyman Demirel dönemi, Turgut Özal, Necmettin Erbakan kavgaları buna dairdir. Milletten yana olanlarla tayin edilmişlerin seçilmişlere hükmettiği bir bozuk düzeni ortadan kaldırma mücadelesi.
Bu kavga, Recep Tayyip Erdoğan'la birlikte zirve yapmıştır. O, daha yaşarken halkın gönlünde destan olmuş bir liderdir. Bugün Cumhurbaşkanı olup olmayacağı tartışılmakta, Başbakan kalmasındaki faydalar dile gelmekte, Başkanlık tercihi ele alınmakta... yine aynı şekilde mevcut Anayasa'nın esas itibariyle yarı başkanlık yetkilerini verdiği, Sn. Erdoğan'ın Köşk'e çıkması hâlinde bunları kullanarak fiilen yarı başkanlık rejimini uygulayacağı, dar bölge, Başbakan, AK Parti'nin başına gelecek isim ve benzeri daha birçok şey konuşulmakta...
Recep Tayyip Erdoğan'ın biyografisine bakıldığında kararlı bir siyasetçinin önüne çıkartılan deve dişi gibi engellerin her birini devire devire liderliğe ve devlet adamlığına nasıl yürüdüğü okunacaktır. Partisinde İstanbul il başkanıyken yolu kesilerek milletvekilliğine mâni olundu, O yılmadı İBB başkanı oldu; burada sürenin dolmasına müsaade edilmeyerek üstelik rejimin ideoloğu bir şahsın şiirini okudu diye hapse atıldı; çıktı parti kurdu, ilk seçimde iktidara geldi; partisinin ve kendisinin önüne cunta, yargı, medya, yabancılaşmış patronlar, çeşitli istihbaratlarla tuzaklar, engeller ve zorluklar çıkartıldı ama O, bunların üstüne üstüne giderek kazanan taraf oldu. Son yaşadığı paralel ihanettir Oslo'dan Taksim'e bir dizi sokak terörü ve yargı darbesine maruz kaldı, maksat 30 Mart seçimleriydi. Recep Tayyip Erdoğan, gözünü budaktan, sözünü dudaktan esirgemeyerek ihanet koalisyonunu mağlup etti.
Eminiz ki Sn. Erdoğan daha il başkanıyken yol haritasını çizmiştir. Bugüne kadar o haritadaki hedeflere bir bir ulaştı. Şimdi sırada Cumhurbaşkanlığı var. Görünen o ki artık ağustosta Cumhurbaşkanıdır. O makamın yetkilerini bütünüyle kullanarak yarı başkan olacaktır. Nihai hedefiyse tam başkanlık sistemi bulunmakta. Yarı başkanlık ve başkanlık rejimleri, bunlara bağlı olarak sivil anayasa Türkiye'nin çılgın gündemidir. Ezberler tepetaklak olacak. İttihat terakki kaynaklı ceberut Tek Pati cunta ve vesayetçi zihniyeti tasfiye edilerek milletin değerleriyle birlikte öncelik kazandığı bir hayat tarzı inşa olunacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.