Kaçınılmaz büyük değişim

A -
A +

30 Mart 2014 Seçimleri, yarınlarımız için bir kırılma noktası oldu. Biz, bu seçimin neticesini "AK İhtilal" diye ifade etmiştik. Bu neticede 8 Şubat 2012, 17 Aralık 2013 ve 25 Aralık 2013 İsyanlarının tetikleyici büyük rolü vardır.
Şayet o isyanlar, ihanetler, devleti ele geçirme operasyon ve darbeleri olmasaydı Sn. Tayyip Erdoğan, bu mahalli seçimlere bu denli hırsla girişmeyecekti. Aksine itimadının suistimal edilmesinin verdiği öfkeyle "bu bir istiklal mücadelesidir" dedi, ona göre çalıştı ve zafer kazandı.
İşte bu yüzden '30 Mart' bir milattır.
Evet; Tayyip Erdoğan, öteden beri Başkanlık Sistemi taraftarıydı ama bu defa Başkanlık Sistemi dahil devletin tepeden tırnağa yenilenmesi 23 Nisan 1920 ilk meclisinde olduğu gibi asli zeminine oturması için yeni gayretlerin içine girdi.
Artık olacak mı, olmayacak mı? Tereddütleri uzakta kalmış olmalı. Önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanlığı seçimi için Avrupalı Türklerle mitinglerde buluşacak olması o tartışmaları bitirmiştir. Sn. Erdoğan'ın halkın seçmesiyle ilk defa işbaşına gelecek Cumhurbaşkanı için ilk mitingini Avrupa'dan başlatmasını manidar bulmaktayız. Bunun anlamı şudur: "Yiğit düştüğü yerden kalkar!"
İkinci Viyana'yla Avrupa'da tarihin sayfalarından üçüncü dünyaya düş-müştük, oradan doğrulup kalkmaktayız. Avrupa'daki kardeşlerimizle gerçekleştireceği mitingleri Türkiye mitingleri takip edecektir.
Bu arada diğer partiler aday çıkartır mı?
Çıkartırlar, fakat ittifaka gidemezler, seçmen o ittifakı 30 Mart'ta cezalandırdığı için aynı hata tekrar edilmeyecektir. Kaldı ki ittifak olsa bile diğer isimlerin Tayyip Erdoğan karşısında şansı yoktur. Sn. Erdoğan, bu milletle aile yapısı, iman yekpareliği ve ideal birliğine sahiptir. Ne dediğini yarı aydınlar anlamasa bile halk, derinden sezmekte, anlamakta ve tasdik etmektedir.
Çok avantajlı bir vaziyette olan Tayyip Erdoğan, yüksek bir ihtimalle 10 Ağustos 2014'te yapılacak ilk tur Cumhurbaşkanlığı seçiminde Çankaya'ya çıkacaktır.
O tarihten sonra  değişim ve yeniden yapılanma hızlanır. Yeniden yapılanmanın kemal noktasına varması şunlarla mümkündür: Seçim Kanunu, Siyasi Partiler Kanunu ve Anayasanın yeniden yazılması... Bunlardan ilk ikisi muhtemelen mevcut AK Parti meclis grubuyla gerçekleşecektir. Asıl değişiklik, Esas Teşkilat Kanunu yani Anayasayla alakalı olandır.
Yeni Anayasa yapılması 2015 genel seçimlerinden sonra mümkün olabilir. Dar bölge sistemi oturtularak seçimlere gidildiğinde AK Parti, anayasa için ihtiyaç duyduğu sayıyı yakalayacağı inancında. Bundan dolayı Türkiye, 2015 genel seçimlerine kadar adı "parlamenter sistem" de olsa fiilen yarı başkanlıkla yönetilecek, seçimlerden sonra yapılacak anayasa değişikliğiyle Başkanlık sistemine gidilecektir. Bütün bu işler olurken Türkiye Milletvekilliği, üzerinde ayrıca durulmaya değer bir meseledir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.