Yarışarak cumhurbaşkanı olmak

A -
A +

Cumhurbaşkanı adayı Sn. Erdoğan'ın ufuk belgesi, yeni Türkiye yolundan Büyük Türkiye'yi bulup demokratik, müreffeh ve öncü ülkeyi tesis etme idealini taşımakta.
Son on iki yılın en isabetli tasarruflarından biri anayasada değişiklik yaparak cumhurbaşkanını halkın bizzat seçebilmesine imkân verilmesidir. Cumhur, mevcutken vekiller eliyle cumhurbaşkanları seçilmekteydi. Vekile tanınan hak, asilden esirgenmekteydi. Aslındaysa vekile de o hak tanınmamakta, TBMM üyeleri zoraki yönlendirmeyle hareket etmekteydiler. Siyasi irade âdeta parsellenmişti. Hükümet, partilerden, cumhurbaşkanı TSK'dan seçilir diye utandırıcı bir örf çıkmış, bu örfle Türkiye üçüncü lige mahkûm edilmişti.
Bir düşünmeli; şu kadar gelmiş-geçmiş cumhurbaşkanından kaçı Meclisin serbest iradesiyle seçilmiştir? 4 isim dışındakiler askeriyeden gelmedir, seçilmelerinde silah, ya açıkça gösterilmiş veya hissettirilmiştir. O 4'ten Bayar bile anladığımız şekliyle sivil değildir. İttihatçı kökten gelmektedir. "Atatürk seni sevmek ibadettir" diyecek kadar fanatik Kamalist olmasına rağmen DP kadrosunda yer aldığı için tahammül edilememiş, hikâyesi Yassıada'da nihayetlenmiştir. İkinci isim Turgut Özal, halkın yaptığı tarifle "sivil, dindar ve demokrat Cumhurbaşkanı"dır. Zihinleri değiştiren, nesillere ufuk kazandıran bir devlet adamıydı. Dünya liderleriyle yakın dostluklar kurabilmiş, alışılmadık büyük reformlara imza atmıştı. Fakülte arkadaşı başbakan Demirel'in "Çankaya noteri" sataşmasıyla itibarsızlaştırılmak isteniyordu. Şüpheli bir ölümle hayata veda etti. Süleyman Demirel, Çankaya'ya sivil olarak çıkmışsa da yeni hayatında askerleşmiş ve bütün mazisini yalanlarcasına 28 Şubat darbesinin koruyucusu olmuştu. Halbuki, iki silahlı darbe yaşamış, çok tehdit almış, askerî vesayet ve basın baskısı kendisini hep bunaltmıştı. Fakat O, bunları dünde bırakarak yaşadığı günü fırsat bilip, parti kurarak kendisine güç kaybettiren Necmettin Erbakan'dan keyfini çıkarta çıkarta intikam almıştı. Ahmet Necdet Sezer, Çankaya'ya cübbesiyle taşındığı için sivil sayılamaz.
Turgut Özal'dan sonra gerçek anlamda sivil ikinci cumhurbaşkanı Abdullah Gül'dür. Abdullah Gül, vazife yaptığı müddet içinde hükümet ve partilerle ahenk içinde çalışan, devlette problem çıkartmayan, problemleri büyütmeden çözebilen bir devlet adamı şahsiyeti ortaya koyabildi. İç ve dış temasları sıcak ve canlı oldu. Vatandaşları ayırmadan topyekûn kucakladı.
Şimdiden sonraysa cumhurbaşkanları seçimle gelecek.
Seçmen, 10 Ağustos'ta sandık başında olacak.
Bir ilke imza atılmakta. Seçmen sınıf atladı, denebilir. Seçmen, artık yalnızca muhtar, belediye reisi, milletvekili değil cumhurbaşkanı da seçebilecek. Bu netice, vesayetin yani vatandaşa "Haso-Memo" diyen ceberut Tek Parti zihniyetinin tükenişidir.
Ortada üç cumhurbaşkanı adayı var.
Adaylardan Tayyip Erdoğan 11 Temmuz 2014 Cuma günü Haliç Kongre Merkezinde Cumhurbaşkanlığı Ufuk Belgesini açıkladı. Salon hıncahınç doluydu. AK Parti teşkilatlanmada, kapalı salon ve meydan toplantılarında gayet başarılı. Başbakan, önce yaptıklarını anlattı. Sonra da yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır dercesine istikbale atıfta bulundu. Şöyle özetleyebiliriz: Yeni Türkiye Yolundan Büyük Türkiye'yi bulup demokratik, müreffeh ve öncü ülkeye varılmak istenmekte. Burada Öncü Ülke çok önemli bir kavram. Her yerde nabız yoklamaktayız. Görünen o ki Recep Tayyip Erdoğan, ilk turda açık ara farkla kazanacaktır.
Bir isim cumhurbaşkanı olacak fakat; cumhur, kedisi kaale alınmadan, vekili baskı altında tutularak bir seçim yapılmadığı için memnun kalacaktır. Doğru olan, dürüstçe, hukuk içinde kalarak yarışıp seçilmektir.
Beklenen buydu.
Yapılacak olan da budur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.